Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1981/1202
K: 1981/1107
T: 13.03.1981
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara As. 3. Ticaret mahkemesince verilen, 7.3.1979 tarih ve 506/77 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, başkanı bulunduğu T.C. Merkez Bankasının denetçileri olan davalıların, 4.8.1978 gününde düzenledikleri raporla, başkanlık görevinden alınmasını sağlamak amacı ile banka meclisine başvurduklarını, konuyu inceleyen banka meclisinin, görevden affetme işlemi yapılmasına olanak bulunmadığına karar verildiğini, bunun üzerine davalı denetçilerin banka idare meclisine başvurarak belirledikleri gündem uyşarınca banka genel kurulunun 11.9.1978 gününde olağanüstü toplantıya çağrılmasına gerek gördüklerini bu nedenle gündemdeki konuların görüşülüp karara bağlanmasını istekdiklerini, oysa denetleme kurulunun dört üyesinden birinin göreve başlamaması nedeniyle kurul teşekkül etmiş sayılamayacağından, çoğunluk oyuyla ve heyet halinde olmaksızın karar alma yetkisi bulunmadığını, ayrıca ortada banka meclisinin ihmali yada zorunlu ve aceleyi gerektirir durum bulunmadığından çağrının yasaya aykırı olduğunu, gündemdeki konuların genel kurul yetkisi dışında bulunduğunu, zira 1211 Sayılı Yasa hükümlerine göre, genel kurulun banka başkanı, yada banka meclisi üyelerini görevden alma yetkisi bulunmadığından denetçi seçiminin ise aceleliği gerektirmediği, raporlarına dayanak yaptıkları 1976 ve 1977 yılı işlemlerine ilişkin olağan genel kurul toplantılarına sunulan olumlu görüşlerine karşılık son raporlarında döviz rezevrelerinin yüksek gösterildiğini ileri süren davalıların, iyi niyet ilkelerine aykırı davrandıkarını ileri sürerek davalıların denetçi sıfatıyla banka genel kuruluna 11.9.1978 günü için düzenledikleri gündeme göre olağanüstü toplantıya çağırmaya hak ve yetkilerinin bulunmadığının tesiti ile, anılan topantıya davet kararı ve gündemin biçim ve esas yönünden iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, banka paydaşı olmayan davacının kendi adına dava açamayacağını, denetleme kurulu olarak işlem yapıldığını husumetin bankaya yöneltilmesi gerektiği olağanüstü genel kurulun yasaya uygun bir biçimde toplandığını, gündem maddelerinin 1211 Sayılı Yasa ve TTK. hükümlerine uygun bulunduğu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 1211 Sayılı Yasanın denetleme kuruluna ilişkin 23 ve 24. maddelerinde, kurulun çalışma biçimi hakkında hüküm ulunmadığından anılan yasanın 1/2. maddesi yollaması ile TTK.nun konuya ilişkin 347 ve devamı hükümlerinin uygulanması gerektiği kurulun bir üyesinin seçilmesine karşı görevli olduğu kamu kuruluşunca gönderilmeyişi nedeniyle denetçiliğe başlıyamamasının toplandığı, ayrıca genel kurulun toplanıp gündemdeki konuları karara bağlamış bulunmasına göre, bu toplantının iptalini isteme olanağın varken buna etki yaparak nitelikli olan bu tespit davasının görülemeyeceği gerekçesiyle oyçokluğu ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davac vekili temyiz etmiştir.
1 - Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacğı gibi davadaki istem, T.C. Merkez Bankası Denetçileri olan davalıların banka genel kurulunu, 11.9.1978 günü için olağanüstü toplantıya davet etmeye yetkileri bulunmadığının tesbiti ile toplantıya çağrı kararı ve gündemin iptaline ilişkindir.
Davacı, dava dilekçesinde, bir taraftan 1211 Sayılı T.C. Merkez Bankası Kanununun ilgili maddelerine ve diğe taraftan da bu kanunun yollama yaptığı Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlere ilişkin hükümlerine değinerek banka organlarının durumu hakkında bazı açıklamalarda bulunduktan sonra özel olarak:
a) Banka Denetleme Kurulunun heyet halinde karar alması gerekiren bu lazimeye riayet etmeden Genel Kurulu toplantıya davet kararı aldığını,
b) Banka Denetleme Kurulundaki üye sayısının yasa hükmü icabı dört olması gerekirken üyeliklerden birinin münhal olduğunu, bu nedenle denetleme kurulunun teşekkül etmiş sayılamayacağını,
c) Banka genel kurulunun Denetçiler tarafından toplantıya davet edilebilmesi için yasaların öngördüğü koşulların mevcut olmadığını, İdare Meclisinin (Banka Meclisi) ihmalinden (TTK. 353/8) söz edilemeyeceği gibi, ortada toplantıyı gerektirecek zaruri ve müstacel sebeplerin de (TTK. 355) bulunmadığını,
d) Olağanüstü genel kurul gündemindeki konuların niteliği itibariyle genel kurulca incelenip karar bağlanacak konular olmadığını, örneğin seçildiği halde göreve başlamayan denetçilerin yerine Denetleme Kurulunun, TTK.nun 351. maddesinin verdği yetkiye dayanarak genel kurulun ilk toplantısına kadar görev yapmak üzere bir başkasını seçmesi mümkün iken bu konunun gündeme alınmadığını, bu halin Genel Kurulun toplantıya çağrılmasını gerektirecek zaruri ve müstacel bir durum olarak nitelendirilemeyeceğini,
e) Denetçilerin davranışlarının objektif iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığını denetçilik hak ve yetkilerinin kötüye kullanıldığını, ileri sürmüştür.
2 - Gerçekten, banka denetleme kurulunun dört üyeden oluşacağına ve bunlardan bir üyenin (II) sınıfı pay sahiplerince, iki üyenin (B) ve (C) sınıfı pay sahiplerince ve bir üyenin de (D) sınıfı pay sahiplerince seçileceği hususu 1211 Sayılı T.C. Merkez Bankası Kanununun 23. maddesinde öngörülmüş olmasına karşın denetleme kurulu üç üye ile işlem yapmı ve hazırladığı gündem uyarınca da genel kurulu 11.9.1978 günü içni olağanüstü toplantıya davet etmiştir.
Ne var ki, Denetleme Kurulunun dört üye ile toplanamamış olmas, üyeliklerden birinin münhal olmasından değil, evvelce üyeliğe seçilen kimsenin işe başlamamış olmasından ileri gelmiştir. 25.4.1978 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında (B ve C) sınıfı pay sahiplerince denetleme kurulu üyeliğine seçilen şahıs bazı nedenlerle göreve başlıyamadığı için denetleme Kurulu toplantılarına da katılmamıştır.
ancak seçilen bir üyenin mücerret ise başlamamış olması, o üyeliğin ihlal etmesine ya da Denetleme kurulunun hukuki varlığını yitirmesine neden olamaz. Zira, 1211 Sayılı Yasanın (Denetleme Kurulu-kuruluş, Süre ve Nitelik) başlığını taşıyan 23. maddesinde, üye seçiminin ne suretle yapılacağı belirtildikten sonra, üyelerin görev süreleri ile niteliklerine ilişkin hükümlere geçilmiştir. Maddede kuruluşla ilgili başka bir hükme yer verilmemiştir. Şu halde Denetim Kurulunun, kurulabilmesi için üye seçiminin belirtilen şekilde yapılmışolmasını yasa koycu yeterli görmüştür.
Olayımızda üye seçimi bir önceki genel kurul toplantısında yapıldığına göre, denetleme Kurulu or tarihte hukuken vücut bulmuş v eson geel kurulu toplantısına kadarazil veya istifa gibi üyelerle varlığını devam ettirmiştir. Bir an için, davalıların TTK.nun 351. maddesinin verdiği yetkiye dayanarak işe başlamayan üye yerine bir başkasını seçip eksiği tamamlamaları lüzumu hatıra gelinmekte ie de, 1211 Sayılı Yasanın 23. maddei hükmü karşısında böyle biryola gitmemekte ise de, 1211 Sayılı Yasanın 23. maddesi hükmü karşısında böyle bir yola gitmenin mümkün olduğu söylenemez. Zira hangi sınıf pay sahibinin ne kadar üye seçeceği anılan maddede yarı ayrı gösterilmiş bulunmaktadır. Yasa koycu pay senetlerinin sınıfların göre öyle bir ayırım yapmakla adeta pay sahiplerine Denetim Kurulu üyelerini seçme konusunda bir ayrıcalıtk tanımıştır. Örneğin (A) sınıfı pay senetleri münhasıran hazineye ait olduğu cihetle (1211 S.K. md. 8), Hazine tarafından seçilmesi gereken üyenin diğer ınıf pay sahiplerince seçilmesi mümkün olmadığı, Şu halde yasanın emredici olan bu hükmüne göre Denetim Kurulu üyelerinin mutlaka ilgili sınıf pay sahiplerince seçilmeleri lazım geldiğinden, davalıların TTk.nun 351. maddesini uyglamak suretiyle bir başka üye seçmeye yetkileri olduğu kabul edilemez.
3 - 1211 Sayılı Kanunun 1. maddesinin ikinci fıkrası yollaması ile T.C. Merkez Bankası hakkında da uygulanması mümkün olan TTK.nun 353/8. maddesine göre, İdare meclisinin (Banka Meclisinin) ihmali halinde Denetçiler genel kurulu olağan ve olağanüstü toplantıya çağırmakla görevlidirler. diğer taraftan TTK.nun 355. maddesine göre de zaruri ve müstacel sebepler çıktığı takdirde, denetçilerin genel kurulu toplantıya davete mecburdurlar.
Ne varki TTK.nun 347. maddesi uyarınca bir heyet teşkil eden denetçilerin kendilerine yüklenen bu görevi yerine getirirken mutlaka heyet olarak heareket etmek zorunda olup olmadıkları hususu kabili münakaşadır. İsviçre doktrininde de bu konuda görüş ayrılıı vardır. W İdmer'e göre denetçilerin her biri bu yetkiye ayrı ayrı sahiptirler ve bunun böyle olmasında bir takım pratik yararlar mevcuttur. Aksi takdirde denetçilerin iki kişi olması durumunda genel kurulu toplantıya davet çok güçleşecektir. Buna karşılık Folliet, bu yetkinin denetim kuruluna ait olduğu düşüncesindedir. Hirsch A. ise, sağladığı yararlar bakımından bireysel sistemin yasanın amacına daha uygun düşeceği görüşündedir. (Doç. Dr. Fahiman Tekil-Şirketler Hukuku, 2. Cilt, Anonim Şirket 1976, sh. 315, 316 dip not 27).
Yarıtay 11. Hukuk Dairesinin Kökleşmiş İçtihatlarına göre TTK.nun 355. maddesinin, bazı hallerde ve özellikle denetçi sayısı ikiden ibaret olan şirketlerde işlemez hale gelmesini önlemek için bireysel sistemin uygulanmasında zorunluk vardır. Dairenin bu görüşü 8.11.1978 gün ve 4523/5066 sayılı kararda şu şekilde vurgulanmış bulunmaktadır: (... TTK.nun 355. maddesi hükü gereğince zaruri ve müstacel sebeplerin çıkması halinde murakıplardan birisinin dahi umumi heyeti toplantıya davet edilebileceğnie ve aksi halde iki murakıplı şirketlerde iki murakıbın ittifakı arandığı takdide söz konusu madde hükmünün işlemez bir hale göreceğine ve bıtefsir şekli ise şirketin aleyhine bir sonuç yaratacaına göre davacıların temyiz itirazları yerinde değildir).
Gerçekten, TTK.nun 355. maddesine müracaat zorunluğunu doğruna sebeplerin ortaya çıkması halinde, denetçilerin bireysel yetkiye sahip olmalarında, şirketin olduğu kadar, zincirleme sorumluluktan kurtulmaları bakımından denetçilerin de yararı vardır (TTK.nun 359, 309, 341).
Aksi görüş kabul edildiği takdirde, sırf denetleme kurulunun toplanamaması yüzünden şirketin büyük kayıplara uğraması her zaman için ihtimal dahilindedir. Şirketin maruz kaldığı ve kalacağı zararlar karşısında, denetçilerin sorumluluğuna, gidilmesinin yeterli bir çare olamayacağı da muhakkaktır. Burada önemli olan, şirket faaliyetinin sağlıklı ve vermil ibiçimde devamıdır. Esasen TTk.nun 353/8 ve 355. maddeleri ile denetçilerin genel kurulu toplantıya çağırma yetkisi verilmesinin nedeni de budur. Kaldıki anılan maddeler hükmü şirket lehine olduğuna göre bunların şirket zararına neden olacak biçimde yorumlanıp uygulanmasına da mahal yoktur.
Bu itibarla, Denetleme kurulunun dört üyesinden üçünün bir araya gelerek genel kurulu olağanüstü toplantıya davet etmesi yasaya aykırı bir tasarruf olara nitelikdirilemez.
4 - Paydaşlar genel kurulunu olağanüstü toplantıya çağırmak mecburiyetini duyan davalılar, denetçilerin sorumluğuna ilişkin hükümleri de gözönünde tutarak önemli gördükleri konuları gündeme gelip çağrıyı buna göre yapmışlardır.
Yerel mahkeme hükmünün bu konuya ilişkin gerekçesinde de belirtildiği gibi gündemde yer alan konuların bu şekilde tesbit edilmiş olması, davalıların görev anlayışından ileri gelmiştir. Dosyada, davalıların denetçilik hak v eyetkilerini kötüye kullandıklarını kabule sevk edecek her hangi bir delilde mevcut değildir.
Yukarıdan beri devam edegelen bütün bu açıklamalar karşısında davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda belirtilen nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile kanuna ve usule uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 485 lira maktu temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına 13.3.1981 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Merkez Bankası, denetleme kurulunun yasaya uygun bir biçimde toplanıp genel kurulu olağan üstü toplantıya çağırmadığı bakımından çoğunluk görüşüne karşıyım.
Şöyleki:
1- 1211 sayılı T.C. Merkez Bankası Kanununun 13. maddesinde başkanın teşkilatını sayarken (denetleme kurulundan) söz etmiştir. Anılan kurulun kuruluş süre ve niteliklerini de aynı yasanın 23 ve 24. maddelerinde açıklamıştır. Belirtilen maddelerde tüm olarak yasaya göre 4 kişiden ibaret bulunan denetleme kurulundan bahsetmiştir. Bu kurulun üyelerinden birisinin göreve uzun süre başlamamış olması ve dolayısıyla yasada öngörülen 4 kişilik denetçilerden bir veya birkaçının görevde bulunmaması halinde yapılacak işlemi vurgulamamıştır. Ancak aynı Merkez Bankası Kanununun 1/2. fıkrasıyla da (Banka, bu kanunda sarahat bulunmayan hallerde özel hukuk hükümlerine tabidir) hükmünü sevketmiştir. O halde T.C. Merkez Bankası Kanununda açıklık bulunmayan denetleme kurulunun toplanması ve karar nisabı yönünden T.Ticaret Kanununun Anonim Şirketler hukukunda öngörülen özel yasa hükümlerinin uygulanması gereklidir.
Bu arada 7129 sayılı Bankalar Kanununun 23. maddesinde de davamızda yararlanılabilecek bir açıklık bulunmamaktadır.
Kural olarak, denetleme kurulu, 4 kişiden oluşan bir heyet olduğuna göre bütün üyelerinin bir araya gelmesi ile çalışması ve açıklık bulunmadığına göre de ekseriyetle karar vermesi gerekmektedir.
Olayımızda ise 4 kişilik denetleme kurulundan bir üyesinin uzun süre göreve başlamamış olması nedeniyle kurul eksiktir. Kural uyarınca bu eksikliğin giderilmesi yukarıda yasanın 1/2. fıkrasındaki yollama uyarınca TTK'nun 351. maddesi gereğince mevcut denetleme kurulu üyelerince seçilmesi ve denetleme kurulunun tamamlanması icabeder. Bu şekilde denetleme kurulunun eksik üyesinin seçimi ve denetleme kurulunun tamamlanması zaman alıcı ve işi uzatıcı bir işlemde sayılamaz. Olayımızda 3 denetçinin toplanarak dördüncü denetçiyi seçmesi ve bu suretle yasaya uygun olarak tamamlanan denetleme kurulunun görev yapması da, çoğunluk görüşünde belirtilen pratik faydalara nazaran, daha önde ve mümtaz bir olgudur.
Esasen yollama yapılan TTK'nun 347/1 fıkrasında (... birden çok olan murakıplar bir heyet teşkil ederler).
T.C. Merkez Bankası yasasında murakıplardan bahsederken kanun hep (denetleme kurulu) ibaresini kullanmıştır. Ayrıca yukarıya alınan TTK'nun 347 1. fıkrasında da birden çok murakıpların bir heyet teşkil edeceğini açıklamak suretiyle her iki yasada da uyum sağlanmıştır. Denetleme kurulu bir heyet teşkil ettiğine ve bu kurulun nasıl açılışacağı yönünden bir açıklık olmamasına göre, heyet halinde çalışması da mantıkan öngörülmüştür. Ayrıca denetleme kurulunun 4 kişiden ibaret olduğunu anılan yasa açıklarken, kurul oalrak çalışmanın daha sağlıklı olduğunun kabul edildiği ön yargısından güç ve kuvvet alındığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla yasa koyucu işin pratikliğinden çok sağlıklı bir biçimde bankanın denetlenmesini daha yeğ ve üstün tutmuş olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu görüşten hareketle murakıpların bireysel olarak ve tek başlarına denetlemede bulunacaklarının kabulüne olanak yoktur. Çünkü yasalarımız denetleme kurulunun, kurul olarak denetleme yapmasını ön yargı ile kabul etmiştir. Yasalarımızın gerek kullandığı sözcüklere ve gerekse amacına uygun olarak yorumundan da aynı sonuç çıkarılmaktadır. O halde davalılar Kanuna uygun ve heyet olarak toplanıp yeterli nisapla karar almamışlardır. Çoğunluk görüşündeki denetleme kurulunun iki kişiden ibaret olması halinde ileri sürülen görüşler davamıza uymadığından sorunun çözümü için dayanak olamaz.
Yasada dört kişi ile bir heyet oluşturacağı kabul edilen denetleme kurulunun eksik üye ile toplanması ve karar vermesi yasaya uygun düşmlediği gibi objektif iyi niyet kurallarına da uymamaktadır. Çarpıcı bir örnek olarak; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Kanuna göre 5 kişiden oluşur. Ve bu dairenin dört kişi ile toplanıp karar alması ne kadar tasvip edilemez bir olgu ise; olayımızda olduğu gibi denetleme kurulunun 4 murakıp yerine 3 murakıp ile toplanıp karar alması da o derecede yasaya aykırı olur ve kabul edilmelidir.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Denetleme Kurulunun 4 denetci ile heyet halinde toplanması ve karar alması gerektiğinden ve 3 murakıbın merkez bankasında denetleme kurulunu oluşturamayacağına göre çoğunluk görüşüne karşıyım.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini