 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1981/1100
K: 1981/1453
T: 02.04.1981
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Sivas As. 1. Hukuk Hakimliğince verilen 11.12.1980 tarih ve 805/905 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki taraflar avukatlarınca istenmiş olmakla durşuma için tayin edilen 31.3.1981 gününde davacı avukatı Rafet Öztürk gelip davalı avkatı tebliğata rağmen gelmediklerinden temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukatı dinlendiktensonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, vekiledeni şirketçe, davalı şirketin yetkili temsilcisine, "veresiye mübaya fişi" karşılığı (189.420) liralık inşaat malzemesi satılıp teslim edildiğini, ancak davalının ticari merkezini kapalı tutarak satım bedelini ödemeye yanaşmadığını, bedel ödenip veresiyle fişi iptal edilmediğinden, satış hakkında fatura düzenlenip defterlere intikal ettirilmediğini, ödememe yüzünden toptan eşya fıyatlarındaki artış nedeniyle müsbet zarara uğradıklarını bildirerek, satım bedeli (189.420) lira ile (56.700) lira müsbet zararın ktahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı defi ile birlikte, temsilcilerinin veresiye mal alım yetkisi bulunmadığını, davacı şirketin sundukları fatura karşılığı peşin alış-veriş yapıldığını, davacı şirket ticari defter kayıtlarıyla doğrulanmayan veresiyle mübaya fişinin dayanak yapılamayacağını bildirerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, şirket temsilcisi hakkındaki özel vekaletnamede; temsilcinin, inşaata gerekli malzemleeri satın ve teslim alma, bedellerini ödeme yetkileriyle donatıldığı, sahteliği ileri sürülmeyen ve yazılı kanıt başlangıcı niteliğinde görülen "veresiyle mübaya fişi" içeriği ve iddianın şirket temsilcisince tümüylü doğrulandığı, bu durumda söz konusu belgenin kesin kanıt niteliğine dönüştüğü ve davalının mal alıp parasını ödemediğinin kabulü gerektiği davalı şirketin ödeme tefini kanıtlıyamadığı eldeki kanıtlar ve davacı vekilinin, veresiye fişi bedel ödenerek iptal ettirilmediğinden satışın muhasebeleştirilmediği yolundaku kabulü karşısındra defter incelemesine gerek görülmediği veresiyel satışı kabul eden davacının bu davranışıyla neden olduğu faiz dışındaki müsbet zararını istiyemiyeceği gerekçesiyle, (189.420) liranın tahsiline fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Hüküm her iki yan vekilince de temyiz edilmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı şirket vekilinin temyiz itirazarının reddi gerekmiştir.
2 - Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; borçlar Yasasının, "munzam zarar" başlıkl 105. maddesi uyarınca; alacaklının uğradığı zarar, geçmiş günler faizindren fazla olduğu takdirde, borçlu, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini kanıtlamadıkça, söz konusu zararı da ödeme yükümdedir. Yetkili temsilcisi aracılığıyla satım ve teslim aldığı anlaşılan davalı şirketin, mal bedelini ödemeye yanaşmaması karşısındra, kusursuzluğundan söz edilemeyeceği tartışmasızdır. Bu nedenle, mal bedelinin ödenmesi gereken direnim (temerrüt) tarihinden, dava tarihine kadarki, müsbet zarar yönünden, davacı hükme dayanak olabilecek herhangi bir kanıt sunamadığına göre, söz konusu zararın, en azından ödeme yerindeki banka iskonto oranı düzeyinde olacağının kabulü zorunludur. Borçlar yaasının 105. maddesine dayandırılan söz konusu zarar isteminin, ödeme yerindeki banka iskonto haddinden aşağı olamayacğı düşünülerek, direnim-dava tarihlerindeki banka iskonto haddinin ilgili birimlerden (örneğin merkez bankasından) sorulup, satım bedeli de gözetilerek saptatılacak zarara hükmetmek gerekirken, yazılı gerekçeyle buna yönelik istemin reddi doğru görülmemiştir. 3 - Gecikme faizine ilişkin TTK.nun 9/f.2. hükmü, buyurucu nitelikte değildir. Yanlar, sözleşme faizinde olduğu gibi, gecikme fizi oranını da % 10'un üzerinde ve serbestçe kararlaştırabilirler. Sözleşmede bu yolda herhangi bir hüküm yoksa, borçlunun direnimi (temerrüdü) halinde, ticari ilişki nedeniyle alacaklı, TTK.nun 9/2 maddesi uyarınca yasal %10 gecikme faizi itiyebileceği gibi, anılan yasanın 1461. maddesinin 2. fıkrasındaki, "... ödeme yerinde banka iskontosu yüzde ondan ziyade olduğu takdirde temerrüt faizi iskonto miktarına göre de istenebilir" yolundaki açık hüküm uyarınca ödeme yerindeki banka iskonto oranına göre de, gecikme faizi istiyebilecektir.
Dava dilekçesinde "...banka iskonto hadlerine uygun ticari temerrüd faizi ile birlikte..." itemi bulunduğuna göre, dava tarihindeki banka iskonto haddi saptanarak bu oranda gecikme faizine hükmetmek gerekirken %10 oranında ticari faiz kararı verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda bir nolu bendde yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, iki ve üç nolu bendlerde yazılı nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve davacı vekili geldiğinden (3000) lira duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve aşağıda yazılı bakiye 4269 lira temyiz ilam harcının davalıdan alınmasına v edavacının ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde iadesine 2.4.1981 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.