Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1980/7-2371
K:1981/604
T:16.09.1981
  • TEBLİGAT HÜKÜMLERİ
  • TEBLİĞ VE BELGELENDİRME [TEVSİK]
  • TEBLİGATIN KOŞULLARI
ÖZET:1 - Tebliğ ile ilgili yasa ve tüzük hükümleri tamamen şeklidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak yasa ve tüzükte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısiyle ispat olunabilir.
2 - Yazılı tebligat; bir davaya ilişkin işlemleri o davayla ilgili kişilere bildirmek için, mahkemelerce yasaya uygun biçimde yapılan bir belgelendirme işlemidir.
3 - Tebligat Yasası ile tüzüğünde öngörülen yolda işlem yapılmış olmadıkça tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan onun mücerret sözünden ibaret kalır ve dolayısıyla belgelendirilmiş sayılmaz.
4 - Durum; tebliğ mazbatasına nedenleri ile birlikte açık bir şekilde yazılmadıkça, komşulara haber vermenin olanaksız Olduğu şeklinde bir yoruma ve kabule gitmek mümkün değildir.
(7201 s. Tebligat K m. 21, 23/7, 32/2)
((Tebligat Niz. - 4/12059 s. (20.8.1959 Ta.))
Taraflar arasındaki davadan dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla (Geyve Tapulama Hakimliği)nden verilen 15.8.1978 gün ve 119-162 sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan çı:kan 7.5.1980 gün ve esas 179-1957 sayılı ilamın, karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davalı Mustafa tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, Hukuk Genel Kurulunca; dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Kanun ve Tüzük hükümleri tamamen şeklidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi, kanun ve tüzükte emredilen şekillerle ispat olunabilir. Anılan kanun ve tüzüğün bu konuda etkili önlemler almış olmasının tek amacı, tebliğin muhatabina ulaşmasını ve onun tarafından kabul edilmesini sağlamaktır. Zira; yazılı tebligat, bir davaya ilişkin işlemleri o davayla ilgili kişilere bildirmek için, mahkemelerce kanuna uygun biçimde yapılan bir belgelendirme işlemidir. 0 halde kanun ve tüzük hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Çünkü, mahkemelerce ve taraflarca yapılan yargılamaya ilişkin işlemlerin geçerliği, genellikle bunların ilgililere kanun ve tüzük hükümlerinin öngördüğü şekilde bildirilmesi ile sağlanacaktır.
Dosyada bulunan tebligatlar arkasına basılan damgasının içeriğinden, direnme kararının her üç davacıya 7201 sayılı Kanunun 21. maddesi uygulanmak suretiyle tebliğ edilmek istendiği anlaşılmaktadır. Anılan Kanunun 21. maddesine göre; kendisine tebliğ yapılacak kimse gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden çekinirse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memuruna imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin 1. fıkrası uyarınca da. tebliğ memuru muhatabın adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel olan komşu, kapıcı gibi kimselerden veya o yerin muhtar veya ihtiyar kurulu üyelerinden veyahut zabıta amir veya memurlarından soruşturarak, vaki olacak beyanı tebliğ mazbatasına yazıp altını imzalatması gerekir. Bu yön özelikle Tebligat Kanununun 23. ve Tüzüğün 33. maddeleri hükmünde de ayrıca vurgulanmıştır.
Direnme kararının davacılara tebliğine ilişkin olan tebligat parçasının arkasına basılan "damga" şeklindeki yazı incelendikte, sadece "... köyünde tebliğ edildiği sırada adresle kimse 'bulunmadı, muhtar.......na tebliğ edildi... " şeklinde bir açıklama yapılmakta yetinildiği ve bu açıklamanın muhtara imzalatıldığı saptanmıştır.
Görülüyor 'ki tebliğ işlemi kanun ve tüzük hükmüne uygun yapılmamıştır. Çünkü, yukarıda da açıklandığı üzere, tüzükte belirtilen kimselerden gerekli soruşturmanın yapılıp yapılmadığı tebliğ mazbatasında belirtilmemiş en önemli olarak da, tebliğ olgusunun, en yakın komşulardan birisine bildirilmesinin neden mümkün olmadığı hususu açıklanmamış ve böylece bütün bu yönler tevsiksiz bırakmıştır. Oysa, tüzüğün 28. maddesinin 1. fıkrası hükmünün aynen yerine getirilmesi halinde tebliğ memurunun gerçekten muhatabın evine gittiği ve fakat evinde bulamadığı tevsik edilmiş olur. Öte yandan, durum tebliğ matbaasına nedenleri ile birlikte açık bir sekildi yazılmadıkça, komşulara haber vermenin olanaksız olduğu seklinde bir yoruma gitmenin de; az yukarıda anılan yasa ve tüzük hükümlerinin niteliği ve gerçekleştirmek istediği amaç bakımından imkanı yoktur. 0 halde anılan yolda işlem yapılmış olmadıkça tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan onun mücerret sözünden ibaret kalır ve bu durumda Tebligat Kanununun 21. maddesinde öngörülen koşullar tevsik edilmiş sayılamayacağından (mad. 23/7), yapılan tebliğ işlemi geçersiz duruma düşer. Bu ilkeler HGK.nun 13.10.1965 gün ve D-2/793 E. ve 360 K. sayılı kararında da dile getirilmiş bulunmaktadır.
Bu durumda tebliğ geçersiz bulunduğuna göre, anılan Kanunun 32. maddesinin 2. fıkrası hükmü karsısında, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ günü olarak kabulü zorunludur.
Davacılar, direnme kararının tebliğine iliskin evrakın, muhtar tarafından kendilerine 18.1.1479 günü akşamı gönderildiğini ileri sürdüklerine göre, bu tarihin tebliğ günü savılması kanunun anılan hükmü gereğidir. Temyiz dilekçesi ise 2.2.1979 günü mahkeme kalemine havale edildiğine nazaran temyiz istemi süresindedir ve davalının "direnme kararının süresinden sonra temyiz olunduğuna ve bu durumda direnme kararının kesinleşmiş bulunması nedeniyle HGK.nun bozma kararının kaldırılmasına" ilişkin karar düzeltme isteği yersizdir ve anılan nedenlerle reddedilmelidir.
Sonuç : Yukarıda ayrıntıları ile açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteğinin süresinden sonra yapılmış olduğu iddiasına dayandırılan karar düzeltme isteminin (REDDİNE), HUMK.nun 442/3 ve 2248 sayılı Yasanın 23. maddesiyle değişik 5435 sayılı Yasanın 2.maddeleri uyarınca takdiren 500 lira para cezasının ve 1.000 lira harcın karar düzeltme isteminde bulunandan alınmasına 16.9.1981 gününde oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini