Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1980/7-1869
K: 1983/390
T: 20.4.1983
  • TAPULAMA TESPİTİNE İTİRAZ ( Aynı Zamanda Mirasçı Olan Davacının Mirasçılık Sıfatına Değil Doğrudan Doğruya Kendi Hakkını Dayanarak Dava Açması )
  • MİRASÇININ KENDİ HAKKINA DAYANARAK AÇTIĞI DAVA ( Davacı Mirasçının Terekeye Karşı Dava Açan 3. Şahıstan Farklı Konumda Olmaması )
  • TEREKEYE TEMSİLCİ TAYİNİ ( Aynı Zamanda Mirasçı Olan Davacının Mirasçılık Sıfatına Değil Doğrudan Doğruya Kendi Hakkına Dayanarak Dava Açması Nedeniyle )
743/m.581,629,630,63 1
2644/m.32
DAVA : Taraflar arasındaki "tapulama tesbitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( Sincanlı Tapulama Mahkemesi )'nce verilen 31.1.1979 gün ve 116-6 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 6.6.1979 gün ve 5452-6379 sayılı ilamıyla; ( ..Davacı, nizalı taşınmazı babası olan davalıdan tapu dışı işlemle satın aldığını ileri sürmüş ve dava açmıştır. Davacının tapulama tesbitine karşı itirazı tapulama komisyonunda incelenmesi sırasında babası ölmüştür. Hal böyle olunca, davacı tekede ayrı satın almaya dayalı hakkı ile tereke arasıda hak çatışması doğmuştur. Bu durumda MK.un 581. maddesi hükmünce terekeye temsilci tayi edilmesi ve onun huzuruyla davanın görülmesi gerekir. Davacı dışındaki diğer mirasçının komisyon kararına karşı açılan davada hasım olarak gösterilmesi davada terekei temsil edildiği alamına gelmez. Mahkemece, taraf oluşturulduktan sonra iddia ve savunma çerçevesinde iceleme ve araştırma yapılmalı sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler gözönünde tutulmasızın işin içine girilerek yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetsizdir.. ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği alaşıldıkta ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava konusu taşınmaz malların tapu kaydına dayanılarak Mehmet adına yapılan tapulama tesbitine karşı davacı Hüseyin tarafından itiraz olunmuş ve itiraz nedeni olarak, tapulama tesbitinden önce taşınmazların Mehmet tarafından kendisine haricen satıldığı ileri sürülmüştür.
Tapulama komisyonunca itirazın reddedilmesi üzerine, davacı diğer mirasçı kardeşi Dudu'yu hasım göstermek suretiyle ve aynı nedenlere dayanarak Tapulama Mahkemesinde açtığı davada tesbitin iptaliyle, dava konusu taşınmazların tümünün kendi adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş; davalı ise, iddiayı reddederek, tesbitin doğru olduğunu savunmuştur.
Tapulama Mahkemesi işin esasını incelemiş ve, ( ..satış iddiasıyla Tapulama Kanununun 32/C maddesinde öngörülen koşulları davacı lehine gerçekleşmediği nedeniyle iddianın reddine; ancak, davacının miras payını gözönünde tutarak 1/2 payın davacı ve 1/2 payın da davalı adına tesciline ) karar vermiş; davacının temyizi üzerine, metni yukarıya alılan özel daire kararında yazılı nedenlerle mahkeme kararı bozulmuş; ancak, bozma sebeplerine karşı önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararında, ( miras bırakanın, davanın taraflarını oluşturan mirasçılardan başka mirasçısı bulunmaması karşısında, miras şirketinin bu davada şirket mümessilince temsiline yer olmadığı.. ) gerekçesine dayanılmaktadır.
Görülüyor ki, özel daireyle yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık yanlız, davanın miras şirketi temsilcisi huzuruyla görülmesinde zorunluluk bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların iddia ve savunmalarıyla, dosyadaki belgelerden anlaşıldığına göre; lehine tesbit yapılmış bulunan ve dava konusu taşınmazların önceki maliki olan Mehmet, tapulama tesbitinden sonra ve fakat Tapulama Mahkemesinde davanın açılmasından önce, 27.2.1976 gününde ölmüş, mirasçı olarak davacı oğlu Hüseyin ile davalı durumundaki kızı Dudu'yu bırakmıştır. Adı geçenlerden başka, dava dışı mirasçısı da bulunmamaktadır. Miras bırakanın ölümü gününe göre terekesi iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabidir.
İştirak halinde, mülkiyetin esası MK.nun 629-631 maddelerinde düzenlenmiştir. 629. maddeye göre iştirak halinde mülkiyet yasadan veya yasada belirlemiş olan sözleşmelerden doğar. Kaynağını doğrudan doğruya kanunda buluna ve kanundan ötürü iştirak halinde mülkiyete varlık veren tek yol miras ortaklığıdır. Bu da MK.nun 581. maddesinde düzenlenmiştir ( 11.10.1982 gün ve E. 1982/3, K. 1982/2 sayılı yargıtay İçt. Bir. Kararı gerekçesinden ).
İştirak halinde mülkiyette ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Terekeye dahil bir taşınmaz hakkında MK.nun 618. maddesine dayalı olarak mirasçılar üçüncü kişilere karşı açacakları davada birlikte haraket etmek zorunda oldukları gibi, aynı sebeplerle üçüncü kişilerin açacakları davalarda da davanın bütün mirasçılara yöneltilmesi gerekir. ( Kanundan doğan ayrık durumlar saklı kalmak kaydıyla ) bu zorunluluk MK.nun 630/2. maddesinden ve iştirak halindeki mülkiyetin niteliğinden kaynaklanmaktadır.
Ancak, bu katı kural yargısal kararlarla kısmen yumuşatılmıştır. Şöyleki; yalnız bir ortağın ya da tümünü kapsamayan birkaç ortağın dava açmış olması halinde bu davanın yürütülebilmesi, diğer ortakların onayının ( muvafakatının ) alınması ya da miras şirketine tayin ettirilecek temsilcinin huzuru ile mümkün olabilecektir.
Bu kurulların ışığı altında somut olay incelendikte görülecektir ki, davacı mirasçı olmakla birlikte, davadaki iddia ve istemi mirasçılık sıfatından kaynaklanmayıp, doğrudan doğruya kendi kişisel hakkına ( alım-satım sözleşmesine ) dayanmaktadır. Bu iddia ve istem terekeye karşı yöneltilmiştir. Öyle ise, iddianın ileri sürülüş şekline göre, davacı, tereke üzerinde hak iddia eden üçüncü bir kişiden farklı durumda değildir. Böyle olunca da üçüncü kişilerin MK.anun 618. maddesine dayanarak tereke mallarına karşı açacakları davalarda uygulanan yargılama şartlarının bu davada da uygulanması, yani ( yerel mahkeme ile özel daire arasında doğan uyuşmazlıkla sınırlı olarak konu ele alındıkta ) miras şirketine MK.nun 581. maddesi hükmünce temsilci tayin ettirilip, onun huzuruyla davanın görülmesi gerekmektedir. Bu davada davalı mirasçının terekeyi temsil etme yetkisi olmadığından ve diğer ortak da davacı durumunda bulunduğundan miras şirketinin, usulen tayin ettirilecek bir temsilci tarafından davada temsil olunması zorunludur. Aksi görüşün kabulü, yani bu davanın açıldığı şekliyle görülüp sonuçlanması durumunda kesinleşecek kararın miras şirketini bağlayıcı ve onun açısından, maddi anlamda kesin hükmün sonuçlarını doğurucu bir niteliği ve etkisi olmayacaktır. Çünkü, miras şirketi davada taraf değildir.
Bu itibarla, ( davada bütün mirasçıların davacı ve davalı alarak hazır bulunmaları ve Tapulama Kanunun 54. maddesi hükmünce hakimin gerçek hak sahibinin re'sen saptamakla görevli olması.. ) nedeniyle miras şirketine mümessil tayini gerekmediği yolundaki görüş, ( ...gerek yukarıda açıklanan nedenlerle ve gerekse, Tapulama Kanunun 54. maddesi hükmünün, genel dava koşullarını ortadan kaldırmayacağı ve özellikle, tapulama davalarında da iştirak halinde mülkiyet söz konusu olan durumlarda taraf teşkili ile ilgili olan esas ve usule ilişkin genel kuralların ihmalini gerektirmeyeceği.. ) gerekçesiyle, Kurul'un çoğunluğu tarafından paylaşılmamıştır.
O halde, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, ilk görüşmede yeterli oy sağlamadığından ikinci görüşmede 20.4.1983 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini