Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1980/4-2017
K: 1983/621
T: 8.6.1983
  • UYGUN İLLİYET BAĞI ( Enflasyonun Zenginleşme ve Fakirleşme Arasındaki Nedenselliği Oluşturup Oluşturmuyacağı )
  • SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME ( Paydaşın Otuz Yıl Önce Taşınmaz Mal Üzerinde Yaptığı Giderler )
  • BEKLETİCİ MESELE ( Ortaklığın Giderilmesi Davası Sonuçlanmadan Sebepsiz Zenginleşme Davasına Bakılıp Bakılamıyacağı )
  • ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ ( Dava Sonuçlanmadan Sebepsiz Zenginleşme Davasına Bakılıp Bakılamıyacağı )
  • İADE BORCUNUN KAPSAMI ( Paydaşın Otuz Yıl Önce Taşınmaz Mal Üzerinde Yaptığı Giderler )
  • ENFLASYON ( Sebepsiz Zenginleşmede Uygun İllet Sayılıp Sayılmıyacağı )
818/m.61
743/m.619,624
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ( Muğla Asliye Hukuk Mahkemesi )'nce davanın kabulüne dair verilen 4.12.1978 gün ve 1975/324-1978/483 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 27.9.1979 gün ve 9569- 10439 sayılı ilamı ile, ( ..Dava taraflar arasındaki paylı olan taşınmaz mal üzerine, davacı paydaşın katlandığı giderlerden, davalı paydaşlara düşenin ödetilmesine ilişkindir. Katlanılan giderlere davalıların rıza gösterdikleri ileri sürülmediğine, giderlerin ufak tefek giderlerden bulunmadığına göre, vekalet hükümleri veyahut MK.nun 624. maddesi uyarınca bu giderler katlanılmış olması yüzünden davalıların malvarlığında gerçekleşen artışın BK.nun 61 ve sonraki maddeleri uyarınca geri alınması davası olarak haklı görülebilir. Dayanaksız mal edinme hükümlerince davalıların mal varlığındaki artış, ancak paylılığın giderilmesi yoluyla yapılan satış sonunda elde edilen gerçek değer ile uyuşmazlık konusu giderlere katlanılmamış olması durumunda paylılığın giderilmesi gününde taşınmazın satılmış olması halinde elde edilecek değer olarak bilirkişinin bulacağı değer arasındaki fark ile giderlere katlanıldığı gündeki sürüm değerine göre ödenen tutarından hangisi az ise ondan ibarettir.. ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden: Davalılar vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı vekili, dava dilekçesinde; ( .. 3932 parsel sayılı taşınmazın, 13/16 payının müvekkiline, 3/16 payının da davalılara ait olduğunu, taşınmaz üzerindeki binanın müvekkili tarafından yaptırıldığını; davalıların açtıkları ortaklığın giderilmesi davasında, taşınmaza ( üzerindeki binalarla birlikte ) 75.000 lira değer biçildiğini, arsa olarak değerinin ise, 5000 lira olduğunu; bu durumda, müvekkiline ait olan binalar ( muhdesat ) sebebiyle davalıların mamelekinde 13.125 liralık bir artış meydana geldiğini.. ) ileri sürmüş ve bunun davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar ise, ( .. Açılmış bulunan ortaklığın giderilmesi davası sonuçlanıp, her paydaşın mal varlığında ne miktar artış olduğu kesinlikle belli olmadan, haksız iktisaptan söz edilerek dava açılmayacağını; ayrıca arsanın 5000 lira değerinde olmadığını.. ) savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalıların temyizi üzerine, özel dairenin yukarıya metni aynen alınan ilamıyla bozulmuştur. Ancak, mahkeme önceki kararında direnmiştir.
Görülüyor ki, mahkeme ile özel daire arasında, gerek maddi olguların gerçekleşme biçimi bakımından ve gerekse davanın sebepsiz zenginleşme ( haksız iktisap ) hukuki sebebine dayanan bir geri alma davası olduğu yönünden herhangi bir uyuşmazlık yoktur.
Şu duruma göre, bu davada çözümlenmesi gereken sorun, "sebepsiz zenginleşmede geri alma hakkının ve bunun doğal sonucu olarak verme ( iade ) borcunun kapsamını belirlemekten" ibarettir.
Ancak, Genel Kurul'daki görüşme sırasında bir kısım üyeler: ( .. Bu davanın açıldığı tarihte, ortaklığın giderilmesi davasının henüz sonuçlanmadığını; oysa, sebepsiz zenginleşmeye dayanabilmek için, ortaklığın giderilmesi davası sonuçlanıp, taşınmazın satılması ve satış bedelinin paylaşılması gerektiğini; böylece, ortaklık sona ermiş olmadıkça, davacının dava hakkının varlığından ( dava açmak yetkisinden ) söz edilemeyeceği cihetle, davanın bu nedenle reddi gerektiğini.. ) ileri sürmüşlerdir. Bu itibarla, işin esası incelenmeden önce, ön sorun olarak bu konu tartışılmış ( Yargıtay İç Yönetmeliği madde 22/1 ) ve sonuçta, bu görüş; ( ..Her ne kadar henüz ortaklığın giderilmesine karar verilmeden bu dava açılmış ise de, dava devam ederken ortaklığın giderilmesi davası sonuçlanmış ve taşınmaz mal satılmıştır. Böylece, dava görülürken davacı taraf sıfatını ( dava açmak yetkisini dava hakkını ) kazanmış bulunmaktadır. Bu durumda, davanın ( sıfat yokluğundan ) dolayı reddi halinde, davacı aynı davayı yeniden açabilecektir. Hal böyle olunca, artık bu aşamada dava tarihindeki ( sıfat yokluğu ) nedeniyle davanın reddi, hem usul ekonomisine, hem de "Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevi olduğuna, ilişkin Anayasa kuralına aykırı düşer ( Anayasa m. 141/4 ) gerekçesiyle, Kurul'un çoğunluğu tarafından paylaşılmamış ve işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Bilindiği ve bilimsel eserlerde de hiçbir kuşku ve duraksamayı gerektirmeyecek şekilde açıkça vurgulandığı üzere; sebepsiz zenginleşmeden doğan geri alma davasında davalı, kural olarak, kendi malvarlığında meydana gelen çoğalmayı ( zenginleşmeyi ) geri verme ( iade ) borcu altındadır. Ancak, davacının malvarlığında meydana gelen azalma, davalının malvarlığındaki çoğalmadan daha az ise, bu takdirde geri verme borcunun üst sınırı, davacının malvarlığındaki azalmadan ibaret olacaktır. Çünkü, zarar ve ziyan talebinde olduğu gibi, istirdat alacağı dahi davacının uğradığı bir kayba lüzum gösterir ve bu kayba tecavüz edemez ( Aytekin Atalay - Borçlar Hukukunun Genel Teorisi - 1. Yarım - üçüncü Basım - İstanbul, 1981 - sayfa: 378 ) ( Selahattin Sulhi Tekinay - Borçlar Hukuku - 3. Bası - İstanbul, 1974 - sh. 531 ) ( Seza Reisoğlu - Sebepsiz İktisab Davasının Genel Şartları - ankara 1961 - Sayfa: 105,108 ), ( F. Necmettin Feyzioğlu - Borçlar Hukuku Genel Hükümler - Cilt: 1-2. Bası-İstanbul 1976- Sayfa 742 ) ( Kenan Tunçomağ - Türk Borçlar Hukuku Cilt l. Cilt - Cevat Edege Çevirisi - İstanbul 1952 - Sayfa: 442 ), ( Oser/Schönenberger-Borçlar Hukuku, Recai Seçkin Çevirisi-Ankara 1947-Sayfa 565 N. 7 ), ( Sefa Reisoğlu- Borçlar Hukuku-Ankara 1981-Sayfa: 169 ).
Öte yandan, bina yapılmakla arzın mütemmim cüz'ü olur ( Mk. 619 ). Bu nedenle, ortak taşınmaz üzerine yapılan binada da, paydaşların taşınmazdaki payları oranında mülkiyet hakları doğar. O halde, davalılar, arsaya olduğu gibi, yapıldığı günden itibaren binaya da ortak olmuşlardır. Oysa, mahkemenin görüşü benimsediği takdirde, bu görüş bizi "temelli nitelikteki inşaatın ( yani binanın ) arzın mütemmim cüz'ü olmayıp, yapıldığı günden beri davacının bağımsız malvarlığındaki bir değer olduğu, sonucuna götürür ki, böyle bir görüş, az yukarıda anılan MK. 619'daki kurala aykırı düşer.
Kaldı ki, sebepsiz zenginleşmeden söz edebilmek için, zenginleşme ile fakirleşme arasında uygun sebep - sonuç bağı da bulunmalıdır. Oysa olayımızda, 30 yıl kadar önce yapılmış ve MK.nun 619 maddesi hükmünce tarafların ortak malı olmuş bulunan binanın değerinde, zaman içinde ( enflasyon nedeniyle ) meydana gelen artış, fakirleşme ile zenginleşme arasında bir illiyet bağı bulunduğunun değil, aksine bulunmadığının kanıtıdır. Çünkü, bu değer artışı yüzünden davalının malvarlığında meydana gelen çoğalma, davacının malvarlığındaki azalmanın karşılığı değildir.
İşte bütün bu nedenlerle, özel daire bozma ilamında açıklanan şekilde bir araştırma ve inceleme yapılarak, hasıl olacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir. Nitekim, özel dairenin uzun yıllar hiçbir sapma göstermeksizin kökleşen ve Hukuk Genel Kurulu'nca da oybirliği ile benimsenen ve doğruluğu bilimsel çevrelerce de paylaşılan uygulaması da bu doğrultudadır ( HGK. 9.9.1964 gün, 4/236 E., 537 K.; HGK. 16.3.1966 gün, 4/26 L., 751 K.; HGK. 18.11.1978 gün, 4/145 E., 841 K. sayılı kararları ). Bu nedenle, Hukuk Genel Kurulu'nun 19.1.1983 gün, 1974/4-1771 E., 1983/13 K. sayılı kararında öngörülen ilke benimsenmemiştir.
Öyle ise, yukarıda yazılı nedenlerle, özel daire kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle, direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarda gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), 8.6.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini