 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1980/38
K: 1982/459
T: 05.05.1982
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Antalya İş Mahkemesi)nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 10.7.1979 gün ve 119-174 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 21.9.1979 gün ve 1979/10073-11299 sayılı ilamiyle : (.... Davacının iş akdinin, üyesi bulunduğu Tekstil Sendikası'ndan ayrılarak Teksif Sendikası'na girmesi yönündeki işveren vekilinin isteğine uymaması üzerine feshedildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, maddi olaylara uyan kanun maddesini bulup uygulamanın hakimin görevi olduğu da nazara alınarak, 1475 sayılı İş Kanununun 13. maddesinin sondan bir evvelki fıkrasına göre, kötüniyet tazminatına hükmedilmek gerekirken, sendika tazminata karar verilmiş olması doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı iş yerindeki sendikal faaliyetleri nedeniyle işten çıkarıldığını ileri sürmüş ve 274 sayılı Yasanın 19. maddesi hükmünce, bir yıllık ücret tutarındaki sendikal tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almış; davalı işverenin temyizi üzerine özel daire, metni yukarıya alınan ilamı ile hükmü bozmuştur. Ancak, yerel mahkeme önceki kararında direnmiş ve bu karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, bu davada uygulanacak yasa kuralının tesbitinde düğümlenmektedir. Bir başka anlatımla, olayda, İş Yasasının 13. maddesi mi, yoksa Sendikalar Yasasının 19. maddesi mi uygulanacaktır? Uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için bu sorunun cevaplandırılması gerekmektedir. Hal böyle olunca, sözü edilen yasa hükümlerinin, olayımızla ilgili yönlerini kısaca incelemekte yarar görülmüştür.
Bilindiği gibi, 1475 sayılı İş Yasasının 13. maddesinin sondan bir önceki fıkrasında, aynen; (işçinin sendikaya üye olması, şikayete başvurması gibi sebeplerle işinden çıkartılması hallerinde ve genel olarak hizmet akdini fesih hakkının kötüye kullanıldığını gösteren diğer durumlarda (A) bendinde yazılı önellere ait ücretlerin üç katı tutarı tazminat olarak ödenir) denilmektedir.
Görülüyor ki, bu fıkrada öngörülen kötüniyet tazminatını gerektirir nedenlerden biri de, işçinin bir sendikaya üye olması sebebiyle işinden çıkarılmış olmasıdır. O halde işçi, herhangi bir sendikaya veya işverenin istemediği bir sendikaya üye olduğu için işten çıkarılmış ise, kötüniyet tazminatı isteyebilecektir.
Öte yandan, 274 sayılı Sendikalar Yasasının (işçi sendikası üyeliğinin teminatı) başlığını taşıyan 19. maddesinin 2. bendinde; (işçilerin, iş saatleri dışında veyahut işveren rızası ile iş saatleri içinde, işçi teşekküllerinin faaliyetlerine iştiraklerinden dolayı işlerinden çıkarılamayacağı) hükme bağlanmıştır. İşverenin buna aykırı davranışı halinde ise, en az bir yıllık ücret tutarında tazminat ödemesi öngörülmüştür (274 sayılı Yasa made 19/son fıkra hükmü). Bu maddede sözü edilen sendikal faaliyetlerin neler olduğu, aynı Yasanın mesleki teşekküllerinin faaliyetlerini düzenleyen 14. maddesinde gösterilmiştir. O halde, sendikal tazminata hükmedebilmek için, 14. maddede sayılan faaliyetlere katılma nedeniyle işten çıkarlıma olgusu gerçekleşmiş olmalıdır.
Bütün bu açıklamalar, kötüniyet tazminatı ile sendikal tazminatın nedenlerinin birbirinden farklı olduğunu göstermektedir. Ne var ki, her iki tazminatın temelinde, iş verenin sözleşmeyi bozma hakkını kötüye kullanması durumu vardır.
İncelenen dosyada mevcut belge ve kayıtlarla, mahkemece dinlenmiş olan tanık sözlerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, davacının iş akdinin özel daire bozma kararında da belirtildiği gibi, üyesi bulunduğu Tekstil Sendikası'ndan ayrılıp, Teksif Sendikası'na girmesi yönündeki işveren vekilinin isteğine uymaması nedeniyle bozulduğu anlaşılmaktadır. Çünkü davacının sendikal faaliyettlere katıldığını ve bu nedenle işine son verildiğini gösterir somut olayların neler olduğu açıklanmış ve kabule elverişli delillerle kanıtlanmış değildir. Davalı kuruluşun mahkemey yazdığı 23/5/1978 günlü yazı da, bu yönü kanıtlamaktan uzak ve ancak, davacının işverenin istemediği bir sendikaya üye olması nedeniyle işten çıkarıldığını gösteren bir belge niteliğindedir. Öte yandan, az yukarıda değinilen yasal düzenlemeler karşısında, işçiyi, bir sendikaya girmesinden dolayı işinden çıkarmanın, sendikal faaliyet sebebiyle çıkarma olarak nitelendirilmesi de mümkün değildir.
Böyle bir hal, İş Kanununun 13. maddesinin sondan bir önceki fıkrasında öngörülen kötüniyet tazminatını gerektirir bir neden olarak kabul edilmelidir.
Yukarıda yazılı nedenlerle, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire kararında gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 5.5.1982 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.