 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1980/3308
K: 1981/558
T: 01.07.1981
DAVA : Taraflar arasındaki önalım (şuf'a) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 7. Hukuk Mahkemesi4nce davanın reddine dair verilen 22.02.1979 gün ve 74/401-56 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 06.11.1979 gün ve 79/9332-8538 sayılı ilamı:
"... Bütün şahadet bir arada değerlendirildiğinde davacının, satışı davadan evvel öğrendiğini gösterir nitelikte değildir.
... Davacı, davalının gösterdiği tanıkların beyanının aksini ve satışı yurda son geldiği tarihte öğrendiğini ispat edeceğini bildirmiştir. Usul hükümlerine göre davacının dinlenen şahitlerin hilafını şahitle ispat etmesi mümkündür. Davacının gösterdiği bu şahitler de dinlenerek delillerin ondan sonra takdir edilmesi gerekir" gerekçesiyle bozularak dosya geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki kağıtlara, gösterilen gerektirici nedenlere ve özellikle davacının gösterdiği delillerde de toplanarak tüm delillerin bir arada değerlendirilmesi gerektiğine göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı (BOZULMASINA), oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Ne davacı, ne davalının bayileri ve ne de diğer paydaşları, müşterek mülkten bir pay edinme maksadıyla değil, inşaatı devam eden bir iş hanından mimari projesine göre yeri belli ve belirli birer bağımsız bölüme sahip ve malik olma amacıyla hareket etmişlerdir. Gerçek amacın bu olduğunu davacı da kesin kuşku götürmeyecek biçimde bilmektedir. O derece bilmektedir ki, 01.08.1968 tarihli mukavelede de açıkça yazılı olduğu üzere binanın hissesine tekabül eden 404 numaralı bürosunu satın almıştır. Müteahhit firma sahibi Erdal Fişek'in beyanından da anlaşıldığı gibi pek çok tanıdık, eş ve dostunun aynı binadan aynı şekilde bağımsız birer büro satın almalarına aracılık yapmıştır. Müteahhit Erdal Fişek'e gönderdiği Mayıs 1969 tarihli cevabi mektubunda kendisine teklif edilen bir başka büronun mali durumumun iyi olmaması nedeniyle başka kimselere satılmasını istemiştir.
Hal böyle iken, hayatın olağan akışının ve günümüz koşullarının doğal gereği sayılan bu tür satıştan dolayı şuf'a hakkına dayanmak iyi niyet kurallarına, hak ve adalet kavramlarına ters düşer ve bu nedenle dava konusu yapılamaz. konusu olmayan böyle bir davanın süresinde açılıp açılmadığını araştırmakta sonucu değiştirmez. 6. Hukuk Dairesi olarak 980 yılından bu yana süre gelen görüş ve uygulamamız bu doğrultudadır.
Binnetice, direnme kararının yukarıda belirtilen gerekçelerle ONANMASI reyindeyim.