 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1980/2-3320
K:1983/1120
T:04.11.1983
ÖZET : İndirim [tenkisi davalarında saklı payın ve dolayısıyla tasarruf oranının [nisabının] gerçeğe en yakın bir şekilde saptanması büyük önem taşır. Bu tür davalarda saklı pay bütün tereke üzerinden hesaplanır. Bu cümleden olarak terekeye dahil taşınmazların da ölüm günündeki değerlerinin gerçeğe en yakın bir şekilde saptanması şarttır.
İndirim davasını düzenleyen MK.nun 502 ve onu izleyen maddelerinde saklı payın hangi yöntem işlenerek saptanacağı yolunda özel bir düzenleme yoktur. Mahkeme tarafların örnek [emsal] göstermesi halinde bu doğrultuda araştırma ve inceleme yaptırmakla ve bilirkişi de raporunda bu örnekleri [emsalleri] kıyaslamak ve tartışmakla yükümlüdür.
Tarafların örnek [emsal] göstermemeleri halinde mahkemenin doğrudan [resen] örnek [emsal] araştırması yapması zorunlu gündan söz eden bir hüküm, yukarıda anılan maddelerde mevcut bulunmamaktadır.
Bu bakımdan, özel dairenin aksi doğrultudaki bozma nedeni yerinde değildir.
(743 s. MK m. 502)
Taraflar arasındaki "tenkis" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın reddine verilen 9.7.1979 gün ve 1978/214 - 401 sayılı kararın incelenmesi davacılar tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 20.11.1979 gün ve 1979/8059-8189 sayılı ilamıyla; (... Taraflardan emsal sorulması, vermeye yanaşmadıkları takdirde resen araştırılması ve taşınmazların niteliği gözetilerek seçilecek bilirkişiler eliyle emsal kıyaslaması yapılarak ölüm günündeki değerlerinin tesbit olunması gerekir. Bu yönün gözetilmemiş olması usul ve kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden Davacılar vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü
Temyiz incelemesine konu teşkil eden dava bir "tenkis davası"dır. Bilindiği gibi tenkis davası, saklı pay [mahfuz hisse] sahiplerine, saklı paylarına miras bırakanın yaptığı tecavüzü ortadan kaldırmak ve miras bırakanın yaptığı işlemleri tasarruf nisabı sınırı içine sokmak olanağı sağlayan, bu yolla kişisel hakkın korunmasını amaç tutan ve yenilik doğuran [inşai, ihdasi] nitelikte bir dava türüdür.
Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi bu tür davalarda saklı payın ve dolayısıyla tasarruf nisabının gerçeğe en yakın bir şekilde tespiti büyük önem taşır (MK. 453). Çünkü, tenkis davalarında doğru ve adil bir sonuca ulaşılabilmesi, net terekenin bilinmesi ile mümkün olur; yani, bu tür davalarda saklı pay bütün tereke üzerinden hesaplanır. Bu cümleden olarak terekeye dahil taşınmazların da ölüm günündeki değerlerinin gerçeğe en yakın bir şekilde tesbiti şarttır.
Ancak, tenkis davasını düzenleyen MK.nun 502 ve onu izleyen maddelerinde saklı payın hangi yöntem izlenerek tespit olunacağı yolunda özel bir düzenleme yoktur. Ne var ki, uygulamada istek üzerine tarafların gösterdiği emsallerin net terekenin tespiti sırasında dikkat nazara alındığı gözlenmektedir. Hatta denilebilir ki, mahkeme, tarafların emsal göstermesi halinde bu doğrultuda araştırma ve inceleme yaptırmakla ve bilirkişi de raporunda bu emsalleri kıyaslamak ve tartışmakla yükümlüdür.
Buna karşın, tarafların emsal göstermemeleri halinde, mahkemenin resen emsal araştırması yapması zorunluğundan söz eden bir hüküm yukarıda anılan maddelerde mevcut bulunmamaktadır (HGK. 16.10.1981 gün ve 1980/2-2010 esas, 1981/679 karar sayılı kararı).
Bu bakımdan, özel dairenin aksi doğrultudaki bozma nedeni yerinde görülmemiştir.
O halde, tarafların iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanaiç ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
Sonuç : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) ve (485 lira) bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenlerden alınmasına, 4.11.1983 gününde oyçokluğuyla karar verildi.