 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1980/2745
K: 1983/824
T: 21.09.1983
DAVA : Taraflar arasındaki "menfi tesbit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; TİRE Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 11.2.1980 gün ve 1979/519-1980/70 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 22.5.1980 gün ve 2997-3298 sayılı ilamı: (... Davalı 18.8.1978 vadeli 25 bin liralık 18.9.1878 vadeli 15 bin liralık iki senede dayalı olarak 40 bin lira alacak üzerinden icra takibinde bulunulmuştur. Davacı dava dilekçesinde davalıdan 65 bin lira almış olduğunu, bunu da davalı adına bankaya yatırdığını iddia etmiştir. Oysa davalının ibraz ettiği 18.7.1978 vadeli 5 bin liralık 18.10.1978 vadeli 15 bin liralık, 18.11.1978 vadeli 15 bin liralık 3 senet daha vardır. Davalı bütün bu senetlerdeki imzayı kabul etmiştir. Davacının kabul ettiği 5 senetteki borç toplam 85 bin lira tutmaktadır. Senetlerin tamamı davalı elindedir. Davacı davalı hesabına muhtelif makbuzlarla bankaya 65 bin lira yatırmıştır. Davacı, borcuna karşılık pamuk verdiğini dava dilekçesinde iddia etmeyip, 65 bin lira aldığını, onu da bankaya yatırdığını ileri sürmüştür. esasen pamuk vererek ödemede bulunduğunu da ispatlayamamıştır. Bono şeklinde düzenlenip tanzim tarihi olmayan muhtelif vadeli senetli borç, Borçlar Kanununun 88. maddesine giren ve muayyen fasılarla tekerrür eden devri edimlerden değildir (Kiralar, faizler, iradlar gibi). Burada söz konusu olan borçlunun gelecekte ifayı gerçekleştirmekle yükümlü olduğu tarih veya zaman olup vadeden ibarettir. Bu nedenle davalının yukarıda anılan kanun maddesindeki karineden yararlanma olanağı yoktur. Senede bağlı borçlarda ifanın karinesi senedin borçlu elinde bulunmasıdır. Olayımızda senetler davalı vekili elindedir. O halde senetlerden birisinin ödenmesi ondan önceki senetlerin de ödenmiş sayılacağına karine teşkil etmez. Davalı davacının 85 bin lira alacaklı iken davacı bunun 65 bin lirasını ödemiş olduğundan davanın 20 bin liraya ilişkin bölümünün ret edilmesi gerekirken isteğin aynen kabulüne karar verilmesi yolsuzdur...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararına açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 21.9.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sadi Kazancı Der. 1984 s. 2533