 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1980/1985
K: 1983/703
T: 22.06.1983
DAVA : Taraflar arasındaki "elatmanın önlenmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa Asliye 5. hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 28.11.1978 gün ve 363-1107 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 20.4.1979 gün ve 5396-5338 sayılı ilamıyle; (... Davalı şirket, fiilen tecavüzü gerçekleştirdiğine göre, davaya bakılması gerekli iken yazılı şekilde karar verilmesi yolsuzdur...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacılar Vek. Av. (A.A.)
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım (kal) isteğine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile dosyadaki delillerden; davalı şirket tarafından, mülkiyeti dava dışı üçüncü kişilere ait olan arsa üzerinde, bu kişilerle aralarındaki inşaat mukavelesi hükümleri uyarınca bir bina inşa edildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkı sahibi bulunmayan davalı şirket hasım gösterilmek suretiyle, yıkım (kal) isteği ile dava açılamaz. Bu nedenle, yerel mahkemenin yıkım (kal) isteği yönünden davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceğine ilişkin direnme kararı doğrudur.
Ancak, 28.11.1956 gün ve 15/15 sayılı içtihadı birleştirme kararında da belirtildiği gibi her dava açıldığı tarihteki koşullara göre; bir başka anlatımla, dava tarihinde var olan maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmak suretiyle çözümlenmek gerekir. bu itibarla, dava tarihinde inşaat henüz devam etmekte olup da bu inşaat davacının arsasına tecavüz ediyor ise, müdahaleyi sürdürmekte olan davalıya karşı, müdahalenin önlenmesi davası açılabilir. O halde, tarafların bu konuda gösterecekleri deliller toplanmak ve bütün deliller birlikte tartışılarak sonucu uyarınca bir karar verilmek gerekirken, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmeden, men'in müdahale (elatmanın önlenmesi) isteğinin dahi husumet yönünden reddine ilişkin önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi gereğine BOZULMASINA (...) görüşmede çoğunluk sağlanamadığı için, 22.6.1983 gününde yapılan ikinci görüşmede, oyçokluğuyla karar verildi.