 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1980/1891
K: 1983/629
T: 08.06.1983
DAVA : Taraflar arasındaki "Menfi Tesbit" davasından dolayı yapılan yargılama sonuda; Ankara Asliye 2. Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18.4.1979 gün ve 117-181 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18.9.1979 gün ve 3308-3909 sayılı ilamı: (..Mahkemece, Dairemizin 27.11.1978 gün ve 4699/6871 ile 15.12.1977 gün ve 5281/5640 sayılı bozma kararlarına uyulduğu halde gereği yerine getirilmemiştir. Zira uzman bilirkişi kurulundan alınan 22.5.1978 günlü bilirkişi raporunda davalılardan (davacılar olacak) Abdurrahman Koçer'in imzasının incelendiği ve gider davalı Ali Koçer'in imzasının incelenme dışı bırakıldığı anlaşılması üzerine sadece Ali Koçer'in imzasının incelenmesi gerekirken yeniden başka bir bilirkişi heyeti oluşturularak her iki davalının (davacı olacak) imzaları hakkında rapor istihsali Usul ve Yasaya aykırıdır. Mahkemece yapılacak iş, davalı (davacı olacak) Ali Koçer'in münker imzaları hakkında yetenekli ve grafoloji ilminden anlayan bilirkişiler aracılığı ile HUMK.nun 309. ve müteakip maddeleri uyarınca yeniden bir inceleme yaptırılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, borçlusu davacılardan Ali Koçer, alacaklısı davalı Mustafa Alıcı olan 18.12.1982 düzenleme ve 27.5.1977 ödeme günlü, 120.000 liralık bononun iptali ile borçlu bulunulmadığının tesbiti talebinden ibarettir.
l) Mahkemece 11. Hukuk Dairesinin 27.11.1978 ve 151.12.1977 tarihli bozma karararına uyulduğu halde gereği yerine getirilmemiştir. Prof. Sacit Okyay, Öğretim Üyesi Halis Biçer ve Kemal Şen'den oluşan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 22.5.1978 tarihli bilirkişi raporunda, davacılardan Abdurrahman Koçer'in imzasının incelendiği diğer davacı Ali Koçer'in imzasının inceleme dışı bırakıldığı anlaşılması üzerine, sadece Ali Koçer'in imzasının incelenmesi gerekirken, yeniden başka bir bilirkişi heyeti oluşturularak her iki davalının imzaları hakkında rapor alınması Usul ve Yasaya aykırıdır.
ll) Senedin arka yüzündeki kefil (aval) imzasının davacılardan Abdurrahman Koçer'in eli mahsulü olduğu taraflar arasında ihtilafsız bulunmaktadır. Davalı vekili muhtelif layiha ve beyanlarında sendi Abdurrahman Koçer'in kefil sıfatiyle imza ederek verdiğini, senedin ön yüzündeki Ali Koçer imzalarının da büyük bir ihtimalle Abdurrahman tarafından atılmış bulunabileceğini ileri sürmüş bulunmasına göre mahkemece yapılacak iş; yetenekli ve grafoloji ilminden anlayan bilirkişiler aracılığı ile HUMK.nun 308. ve müteakip maddeleri gereğince yeniden geniş kapsamlı bir inceleme yaptırarak, senedin ön yüzündeki imzaların doğrudan doğruyan Ali Koçer'in eli mahsulü mü olduğunun yoksa; kefil imzası ihtilafsız olan Abdurrahman Koçer tarafından Ali Koçer'in imzası taklit edilmek suretiylemi atıldığının tesbitinden ibarettir.
Öte yandan, davalı vekili mahkemeye verdiği 16.3.1979 tarihli dilekçede davacılardan Abdurrahman Koçer'in dava konusu senedin arkasını, Faruk önder ve Niyazi Sarışaçlı'nın yanında imzalayarak verdiğini ve bu kişilerin tanık olarak dinlenmelerini istemiştir. Kefil imzasının Abdurrahman tarafından atıldığının çekişmesiz bulunmasına ve adı geçenin taraflar arasındaki adi ortaklık nedeniyle yapılan taksim sırasında ciro edilen senetler arasına dava konusu senedin de konulmak suretiyle imza ettirildiğini iddia etmesine göre, tarafların bu karşılıklı iddia ve savunmaları da gözönünde bulundurularak sadece bu maddi olaya inhisar etmek üzere gösterilen tanıkların da dinlenerek senedin veriliş nedeninin açıklığa kavuşturulaması ve ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu savunma dahi incelemeden, yazılı şekilde karar oluşturulması ve bu kararda direnilmesi Usul ve Yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı 8.6.1983 gününde (BOZULMASINA), oyçokluğuyla karar verildi.