 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1980/1854
K: 1983/395
T: 20.04.1983
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy Asliye 2. Hukuk mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 29.5.1979 gün ve 1979/1144-1289 sayılı ilamiyle; Dava, evvelce davalı H.E. 'nin ortağı bulunduğu Zeytinburnu Sigortalı İşçiler Yapı Kooperatifi ile yapılan eser sözleşmesine dayanılarak yapılan ve teslim edilen dairelerden davalının maliki olduğu düşen 17.696 lira alacağının ödetilmesi isteğine ilişkindir.
Davanın daha önce İstanbul Asliye 3. Ticaret Mahkemesine açıldığı ve bu mahkemede davalının iş alanı itirazında bulunduğu anlaşılmaktadır.
İşi, Ticari dava niteliğinde göremeyen mahkeme dosyanın Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
Ticaret Kanununun 5. maddesinin son bendi gereğince görevsizlik sebebiyle dava dilekçesinin reddi halinde yapılacak işleme ve bunların tabi oldukları sürelere dair Usul hükümleri iş alanına ait ilk itirazın kabulünde de uygulanacaktır. Burada HUMK.nun 193. maddesine bir yollama söz konusudur.
Esas 1976/5., Karar 1976/5 sayılı 11.10.1976 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile, iş alanı ilk itirazının kabulü ile gönderme kararı verilmesi üzerine, işe görevli mahkemede bakılabilmesi için HUMK.nun 193. maddesinin 3. fıkrasında yazılı on günlük sürenin, yüze karşı verilen ve usulünce tefhim olunan kararlarda, kararın verildiği, gıyapta verilen kararlarda ise, kararın ilgiliye tebliği tarihinden itibaren işlemeye başlıyacağına karar verilmiştir.
Yargıtay Genel Kurulunca, kararın çıkarıldığı tarihte dava henüz sonuçlanmadığına göre İçtihadı Birleştirme Kararının bu davada da uygulanması zorunluğu açıktır.
Öte yandan HUMK.nun 193/3. maddesinde yazılı süre hak düşürücü süre niteliğinde olması itibariyle buna uyulup uyulmadığını hakimin görevi gereği kendiliğinden araştırılması gerekir.
Olayda, iş alanı itirazı nedeni ile dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine 14.4.1972 gününde karar verilmiştir. Bu oturumda davacı ve davalı avukatları hazır bulunmuşlardır. Gönderme kararı yüzlerine karşı verilmiştir.
Usulün 193. maddesinde gösterilen on günlük sürenin bu tarihte başlaması ve bu süre içinde görevli mahkemede işin tahkiki gerekir. Bu süre geçtikten sonra 5.6.1972 tarihinde havalesi yapılan 3.6.1972 tarihli dilekçe ile dosyanın, görevli Bakırköy Asliye Mahkemesine gönderilmesi için Asliye Ticaret Mahkemesine başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Öyle ise, usulün maddesi 193/3 ve 4. bendleri gereğine davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekir. gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : Davalı
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresine temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı HUMK. 429. maddesi gereğince BOZULMASINA 20.4.1983 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Yüksek 15. Hukuk Dairesinin bozma kararı 29.5.1979 tarihinde verilmiş olup 11.10.1976 tarih ve 5/5 sayılı içtihadı birleştirme kararında, HUMK'nun 193. maddesinde yer alan on günlük sürenin yüze karşı verilen kararlarda tefhim tarihinden başlayacağına dair olan ilke dayanak yapılmıştır. Ancak daha sonra 18.7.1981 tarih ve 17404 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 2494 sayılı Yasa ile HUMK'nun 193. maddesinin 3. fıkrası değiştirilmiş, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, kararın kesinleştiği tarihten başlayarak on gün içinde yeniden dilekçe verilebileceği veya çağrı kağıdı gönderilebileceği kabul edilmiştir. Görülüyor ki, İçtihadı Birleştirme Kararının on günlük süreyi tefhim veya tebliğ tarihinden başlatan hükmü yerine kararın kesinleştiği tarih başlangıç sayılmış, böyece İBK'daki sürenin başlangıcına ilişkin hükmünün uygulama olanağı kalmamıştır.
Bilindiği gibi iş sahasına giren görevsizlik (tevdi) kararlarında da HUMK'nun 193. maddesinde yer alan usul hükümlerinin uygulanacağı TTK'nun 5. maddesinin son fıkrasında yazılıdır. Öte yandan 2494 sayılı Kanunun geçici maddesinin (e) bendi hükmüne göre, HUMK'nun 193. maddesinde yapılan değişiklik kanunun yürürlüğünden önce mevcut dava ve işler hakkında uygulanacağından, olayda on günlük başvuru süresinin gönderme kararının kesinleşmesinin gerektiği tarihten başlatılması uygun olur. Bu gerekçe ile direnme uygun olup, işin esasının incelenmesi için dosyanın özel daireye gönderilmesi gerektiği görüşündeyiz.