 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1980/1844
K: 1980/2048
T: 06.06.1980
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 27.6.1977 gün ve 349-430 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Huku Dairesinin 29.12.1977 gün ve 3487-5631 sayılı ilamı: "...Davacı, davalıların murisleri Orhan ile paydaş olduğu tapulu taşınmazdaki payını gerçekte Orhan'a satış yaptığı halde muvazalı olarak tapuda hibe edilmiş gibi işlem yapıldığını ileri sürerek satış bedelinden alacağı olan 90.000 liranın ödetilmesini istemiştir.
Tarafların gerçekte satış sözleşmesi yapmak istedikleri fakat bu gerçek sözleşmeyi saklamak amacıyla tapuda hibe yapmak istiyormuş gibi irade bildiriminde bulundukları 21.5.1969 günlü adi satış senedinden anlaşılmaktadır. O halde, ortada bir muvazaranın varlığı söz konusudur. Tapuda yapılan hibe sözleşmesi tarafların iradesine dayanmadığı için geçerli olmayıp esas sözleşme kural olarak geçerli olur. Ancak, tapulu taşınmaz pay satışı şekle bağlı olup, adi senetle yapılan esas satış sözleşmesi bu nedenle geçersizdir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 3.6.1984 gün ve 335/397 sayılı kararında da bu esas benimsenmiştir. Bu durumda davacı geçersiz satış sözleşmesine dayanarak ifa davası açamaz. Davanın bu itibarla reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davalıların miras bırakanı tarafından düzenlenen ve onunla şahitlerin imzalarını taşıyan 21.5.1969 tarihli senette aynen "bir hibe senedi tanzim edilmişse de, hakikatte yapılan bu muamele sır gayrimenkulün apartman haline getirilmesini temin için şeklen yapılmış bir hibe mahiyetinde olduğunu, her iki kardeşimin mülkiyet haklarına karşılık apartmanın inşasının hitamından sonra bir sene içinde 90.000 lira ödemeyi kabul ve beyan ederim." denilerek borç ikrarında bulunmuştur.
Bu senet yukarıda değinildiği gibi yalnız miras bırakan Orhan Akdeniz'in imzasını taşımakta olup, itimada müstenit düzenlenmiş borç ikrarına havi bir belgedir. Bunun satış senedi olarak değerlendirilmesine olanak yoktur. Bu hali ile geçerlidir. Taahhütname geçerli olup ve bahsi geçen apartman inşa edilerek kat mülkiyetine geçilmiş olduğuna göre borcun ödenmesi gerekecektir. Bu nedenlerle mahkemenin sonucu itibariyle doğru olan kararı onanmalıdır. SONUÇ : Davalılar avukatının temyiz itirazlarının reddi ile yukarıda yazılan nedenlerle hükmün ONANMASINA, 6.6.1980 gününde ikinci müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.