 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1980/1696
K: 1981/334
T: 29.04.1981
DAVA : Alacaklı S.S. Kurumunun kapıcı primleri için yaptığı takibe vaki itiraz üzerine borçluların itirazının kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 2. İcra Hakimliğince itirazın kaldırılmasına, ancak icranın borçluların hisselerine düşen nisbet üzerinden devamına dair verilen 28.3.1979 gün ve 124 - 190 sayılı kararın incelenmesi borçlu C.K. ve alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 28.5.1979 gün ve 4673 - 4818 sayılı ilamı ile, "... 506 sayılı Kanunun 82. maddesi gereğince işyerinin intikali söz konusu olup müteselsil sorumluluk bulunduğu düşünülmeden yazılı şekilde hisseleri nisbetinde borçluların sorumluluğunun kabulünün isabetsiz olduğu" gerekçesiyle S.S. Kurumu lehine bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Alacaklı S.S. Kurumu vekili
Hukuk Genel Kurulu kararı:
KARAR : Özel Daire ile Tetkik Mercii arasındaki hukuki uyuşmazlık, kat maliklerinin Sosyal Sigortalar Kurumuna ödemeleri gereken kapıcı prim borcundan dolayı müteselsilen mi, yoksa payları oranında mı sorumlu oldukları yönünde toplanmaktadır.
Dosyadaki bilgilere göre apartman işyeri için kapıcı primlerine ilişkin belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle ölçümleme yoluyla bağımsız bölüm malikleri adına tahakkuk ettirilip borçluların Prim İtiraz Komisyonuna yaptıkları itiraz da reddolunmak suretiyle kesinleşmiş bulunan prim borcundan dolayı prim tahakkuk ve takip belgesine dayanılmak suretiyle kurumca yapılan icra takibine karşı bir takım borçluların yaptığı itirazın kaldırılması için alacaklı Kurum tetkik merciine başvurmuş, merci, prim borcunun kesinleşmiş olması nedeniyle itirazın kaldırılmasına, icra takibinin borçluların payları oranında devamına karar vermiştir.
Özel Daire bozma gerekçesinde işyeri değişikliğinden söz edilmekte ise de bu saptamanın maddi bir yanılgıya dayandığı, olayda böyle bir durumun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Böyle olmakla beraber bozmanın esası borçluların müteselsil sorumluluğunu öngörmesi bakımından bu yönün tartışılması gerekmektedir.
Uyuşmazlığın çözümü için konu üzerinde, maddi hukuk, takip hukuku ve usul hükümleri açısından durulması zorunludur.
Borçlar Kanununun borçlular arasındaki teselsülün koşullarını düzenleyen 141. maddesi hükmüne göre müteaddit borçluların herbirinin borcun tamamından sorumlu olabilmesi için bu sorumluluğu alacaklıya karşı beyan etmeleri gerekir. Böyle bir beyanın yokluğu halinde müteselsil borçluluk ancak yasada açık bir hüküm bulunmasına bağlıdır.
Olayda, bağımsız bölüm maliklerinin kapıcı prim borcundan dolayı Kuruma karşı müteselsilen sorumluluklarına yol açan bir beyanları söz konusu olmadığı gibi yasalarda da bu yolda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Müteselsil sorumluluğun bulunmadığı hallerde ise her borçlunun kendi payına düşeni ödemesi asıldır.
Kaldıki müteselsil sorumluluğun bulunduğu hallerde dahi bundan yararlanacak alacaklıdır. Alacaklı müteselsil sorumluluk esaslarına göre talepte bulunmadıkça borçlulara böyle bir sorumluluk yüklenemez. Aksi hal, icra takiplerinde de uygulama yeri olan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 74. maddesine ters düşer.
Alacaklının takibe dayanak yaptığı prim tahakkuk ve takip belgesi müteselsil sorumluluğu gerektirecek biçimde düzenlenmediği halde icra memurunun borçlulara tebliğ ettirdiği ödeme emrine (müteselsilen) kaydını koymasının yasal bir sonuç doğurmıyacağı açıktır.
O halde yukarıdaki esaslara uygun düşen direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Alacaklı S.S. Kurumu vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının onanmasına 29.4.1981 gününde oyçokluğuyla karar verildi.