 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1980/1254
K: 1983/180
T: 25.02.1983
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana Asliye 3. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 17.10.1978 gün ve 60-674 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18.1.1979 gün ve 230-137 sayılı ilamıyla; (..Davacı vekili, davalılarla müvekkili banka arasında düzenlenen teminat ve kradi sözleşmesi gereğince davalılara verilen 22.000 liralık teminat mektubu nedeniyle % 4 komisyon alacakları ile % 25 gider vergisi alacaklarının 9350 lira olduğunu ileri sürerek bu meblağın % 10,5 faiz ve % 25 gider vergisi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı (Ş.) vekili, davacı bankanın dava konusu parayı takip konusu yaptığını, icra tetkik merciince taraflar arasında devam eden davada zamanaşımı nedeniyle takibin durmasına karar verildiğini, kararın Yargıtay'ca onandığını, bu bakımdan zamanaşımı noktasından davanın reddi gerektiğini savunmuş, diğer davalı (S.) de zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
Mahkemece, hernekadar kural olarak tetkik mercii kararları mahkemelerde açılan esas hak bakımından kesin hüküm teşkil etmez ise de, olayımızda tetkik merciinde zamanaşımı bakımından karar verilmiş ve bu kararda takip konusu yapılan alacağın dayandığı temel hakkın zamanaşımına uğramış bulunduğu hüküm altına alınmış ve verilen karar da Yargıtay'ca onanmak suretiyle kesinleşmiş ve kesinleşen hüküm de taraflar arasında cereyan etmiş olmakla kesin hüküm sebebiyle davanın reddi gerekmiştir. Şeklinde karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Hernekadar mahdut yetkili tetkik merciince verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmez ise de, teminat mektubu ve taahhütnamelerin tarihlerine göre 10 yıllık zamanaşımı gerçekleşmiş olduğundan davacının davalı (Ş.) hakkındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
Diğer davalı (S.) hakkındaki davanın reddine gelince; bu davalı cevap süresi geçtikten sonra verdiği dilekçe ile zamanaşımı def'inde bulunmuş, akabinde davacı tarafından verilen cevapla bu def'i tevsi itirazı ile karşılanmıştır. Bu bakımdan bu davalının zamanaşımı def'inin kabulü ile davanın reddinde isabet bulunmadığından iddianın usulen incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirdi..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davacı vekili Av. (S.Y.)
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, taraflar arasındaki temel ilişkiden doğan borcun zamanaşımına uğradığına ilişkin olarak, dar (sınırlı) yetkili İcra Tetkik Merciince verilen kararın, konusunu teşkil eden olay yönünden maddi anlamda kesin hüküm oluşturmasından söz edilemeyeceğine (HGK. 27.10.1982 gün ve 1979/11-1915 E. 1982/865 K. s) göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.2.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.