Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1980/11-2751
K:1981/733
T:11.11.1981
  • DAVAYA KATILMA FER'İ KATILMA (TANIMI - SONUÇLARI)
  • KATILANIN TEMYİZ HAKKININ SINIRLARI
* ÖZET:1 - Feri katılma [müdahale], bir kişinin diğer iki kişi arasında görülmekte olan davaya, onlardan birinin kazanmasındaki yararı dolayısıyla yardım için davaya dahil olmasıdır.
2 - Katılan [müdahil], davanın bir tarafı yada onun temsilcisi değil, katıldığı tarafın yardımcısı, olur. Katılan, katıldığı tarafın istek sonucunu [netice-i talebini] destekleyecek hukuku sebepleri savunabileceği gibi, çekişmeli olgulara ait kanıtlar da ikame edebilir.
3 - Usulün 54/1. maddesinde öngörülen biçimde yapılan istek üzerine mahkeme bu 1wmala olumlu ya da olumsuz bir karar vermek zorundadır.
4 - Temyiz (veya karar tashihi) yoluna başvurma hakkı, sadece asıl tarafa aittir. Asil taraf temyiz (veya karar tashihi) yoluna başvurmazsa fer'i katılanın yalnız başına hükmü temyiz etmek yetkisi yoktur.
Ancak, katılma isteği mahkemece reddedilmiş olan kimsenin, (hüküm verildikten sonra), hükmün sırf bu katılma isteğinin reddine ilişkin kısmına karşı yalnız başına temyiz yoluna başvurma hakkı vardır.
(1086 s. HUMK m. 53,54,57,427/1,440)
(551 s. Markalar K m. 50)
(Yargıtay İç Yön. m. 22/1)
Taraflar arasındaki (Marka sicil kaydının iptali ve terkini) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi) nce davanın ve davaya müdahale talebinin reddine dair verilen 5.3. 1979 gün ve 229-55 sayılı kararın incelenmesi davacı ve müdahale isteyen vekil tarafından talep edilmesi üzerine, Yargıtay On birinci Hukuk Dairesi'nin 2.10.1979 gün ve 3853-4350 sayılı ilamıyla, (... 1 Müdahale talebinde bulunan Kartal Çelik AŞ.nin bu isteği ilk önce kabul edilmiş olmasına ve açıklama dilekçesinde davalının (Perma-Sharp) markasını tescile uygun bir şekilde kullanmadığından söz ederek o da tescilin iptalini istemiş olmasına ve bu markanın tescili iptal edildiği takdirde davalı (Perma) markasını da kullanmayacağı cihetle müdahale talebinde bulunanın yararı bulunduğundan, ara kararından rücu ile hükümle birlikte müdahale isteğinin reddinde isabet bulunmamaktadır.
2 - (Perma-Sharp) markası 4.12.1967 tarihinden geçerli olmak üzere 16.2.1968 tarihinde tescil edilmiştir. İstanbul 2. Ticaret Mahkemesi'ne verilen 2.12.1971 günlü dilekçe üzerine 1971/1722 sayılı dosya ile yapılan delil tespiti sonucunda bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda sözü edilen markanın, Markalar Kanununun 50. maddesi hilafına 3 yıldan fazla bir süre kullanılmadığı anlaşılmaktadır.
Kaldı ki 3.6.1976 gün ve 2966/2986 sayılı kararda da bu husus kabul edilmiş ve karar düzeltme isteminde, bu yöne ilişkin düzeltme istemi reddedilmekle bu husus kesinleşmiştir.
Sanayi Bakanlığı ihbar üzerine keyfiyete muttali olunca tescilin iptali hakkında tevessülta geçmiş olmakla adı geçen Bakanlığa herhangi bir kötü niyet atfedilemez...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Duruşmalı temyiz eden: 1 - Davacı Hazine vekili.
2 - Müdahale talebinde bulunan K... Eşya Sanayi ve Ticaret AŞ. vekili.
1 - Davacı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'na izafeten Hazine vekili, davalı Perma S... Sanayii AŞ.ne karşı açtığı davada, davalı şirketin 4.12.1967 gününden geçerli olmak üzere 16.2.1968 tarihinde tescil ettirdiği markasını aynen kullanmadığını, piyasaya sevkettiği 5 adetlik traş bıçağı kutularının üzerine tescilli markadan farklı olarak (Stainles-Paslanmaz Çelik ve Süper) kelimelerinin yazıldığını ve markadaki (traş olan adam) resminin çıkartıldığını ileri sürerek, davalıya ait marka sicil kaydının terkinine karar verilmesini istemiştir. Dava dilekçesinde ileri sürülen ve davaya dayanak yapılmak istenilen maddi olayların hukuki yaptırımını, 551 sayılı Markalar Kanununun 50. maddesinin (a) bendindeki (... Markalar aynen kullanılmadığı...) takdirde, (Sanayi Bakanlığı veya her alakalı kişi markaya ait sicil kaydının terkinini mahkemeden talep edebilir) şeklindeki yasal hüküm teşkil etmektedir.
Metni yukarıya alınan özel daire bozma kararının (iki) numaralı bendinde ise, davada ileri sürülmeyen bir başka olgudan, markanın üç yıldan fazla bir süre kullanılmamış ve bu hususun da kesinleşmiş bulunduğundan söz edilmekte ve bozmanın esasını da bu kabul şekli oluşturmaktadır. Bir başka an!atımla, davada ileri sürülen iptal nedenleri yönünden özel dairece inceleme yapılmamıştır. Öyle ise önceki kararda direnilmesi bu açıdan doğru olup, dava sebeplerine göre işin esasının incelenmesi için dosyanın özel daireye gönderilmesi gerekmektedir.
2 - Davaya müdahale isteğinde bulunan ve başlangıçta bu isteği mahkemece kabul edilen K... Çelik Eşya Fabrikası Limited Şirketi (mahkemenin, son hükmünde müdahale isteğinin kabulüne ilişkin ara kararından rücu ederek bu kez müdahale isteğinin reddine karar verdiğinden, bu kararın ise hukukunu ihlal ettiği gerekçesiyle özel dairece bozulduğundan, mahkemenin ise yasaya aykırı düşüncelerle bu kararında direndiğinden) bahisle hükmü temyiz etmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nda yapılan müzakereler sırasında, "Müdahale isteği reddedilen şirketin böyle bir red kararını temyize hakkı olmadığı; zira, bu tür kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamayacağı" bir kısım üyeler tarafından ileri sürülmüştür. Hal böyle olunca işin esası ile ilgili müzakereye başlanmadan önce, anılan nitelikteki kararlar aleyhine (müdahale isteği reddedilen kişiler tarafından) temyiz yoluna başvurulup vurulamayacağı ön sorununun çözümlenmesi gerekmiştir (Yargıtay İç Yönetmeliği m. 22/1).
Bilindiği gibi; kural olarak bir dava sonunda verilen hüküm, Usul Yasasının 237. maddesi hükmünce ancak o davanın tarafları yönünden kesin hüküm etkisini haizdir, üçüncü kişileri bağlamaz. Ancak, üçüncü kişi bir dava sırasında davaya, taraflardan birinin yardımcısı olarak katılmış ise, bu takdirde dava sonucunda verilen hüküm davada taraf olmayan üçüncü kişinin hukuki durumunu da dolayısıyla etkiler. İşte bunu sağlayan müesseseye (feri müdahale) denmektedir. Şu halde feri müdahale; bir kişinin, diğer iki kişi arasına görülmekte olan davaya, onlardan birinin kazanmasındaki yararı dolayısıyla yardım için davaya dahil olmasıdır. Usul Yasasının müdahale ile ilgili hükümleri, müdahale eden tarafa, katıldığı iltihak ettiği tarafla birlikte hareket etmek olanağını sağlar. Müdahil katıldığı tarafın netice talebini destekleyecek hukuki sebepleri savunabileceği gibi, çekişmeli olgulara münazaalı vakalara ait kanıtlar da ikna edebilir; çünkü o, katıldığı tarafın bir yardımcısı olur; davanın bir tarafı ya da onun temsilcisi olmaz. Yardımcı olmak nedeniyle de ancak katıldığı tarafın görüşüne uygun olduğu oranda ileri süreceği istekler göz önüne alınır. Katıldığı tarafın görüşüne aykırı bir beyanı mesela ikrarı göz önünde bulundurulmaz.
Öte yandan, müdahale isteğinin ne şekilde yapılacağı Usulün 54/ 1. maddesinde gösterilmiştir. Anılan şekle uygun müdahale isteğinde bulunulması üzerine mahkemece bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi zorunludur. Müdahale isteğinin reddine ilişkin olarak verilen ara kararı aleyhine (bu karar nihai kararlardan bulunmadığından) ancak hüküm verildikten sonra müdahale talebi reddedilen kimse, sırf red kararına münhasır olmak üzere tek başına temyiz yoluna başvurabilir. Doktrinde ittifakla kabul edilen görüş budur; bu görüşün uzun yıllardır uygulamada da paylaşıldığı gözlenilmektedir (HGK.16.1 1.1955 gün ve 7/83 E., 84 K.). Hele müdahale talebi mahkemece yersiz olarak reddedilmiş ve bilahare dava, müdahale talebinde bulunan şahsın katılmak istediği taraf aleyhine kararı bağlanmış ise (inceleme konusu bu davada olduğu gibi), o takdirde müdahale isteğinde bulunan şahsın temyiz hakkının varlığı kuşkusuz kabul edilmek gerekir. Bu bakımdan bir kısım üyelerin, müdahale isteğinin reddine ilişkin kararın Usulün 427/1. fıkrasında sözü edilen (hüküm) ve aynı yasanın 2494 sayılı Yasa ile değiştirilen aynı fıkrasında deyimini bulan (nihai karar) niteliğinde bulunmadığı cihetle, temyizi mümkün olmadığı yolundaki görüş, kurulun çoğunluğu tarafından paylaşılmamıştır. Şöyleki; yukarıda da kısaca değinildiği veçhile Usulün anılan fıkrası hükmünde sözü edilen (hüküm) ya da son değişiklikteki (nihai 'karar) sözleri hiçbir zaman mü dahil yönünden (lah ya da aleyhine kurulmuş olan) bir (hüküm) veya (nihai kararı) amaçlamamıştır. Çünkü, Usulün 57. maddesi uyarınca hüküm, esasen müdahale edilen taraf hakkında verilir; bir başka anlatımla, mü dahil davada tarafmış gibi mü dahil hakkında (ona muaf olarak) hüküm verilmesi caiz değildir. 0 halde bir dava, davanın tarafları yönünden bir hüküm (nihai karar) ile sona erince, müdahale isteği reddedilen 'kişinin, bu red kararını hatta tek başına dahi temyize hakkı vardır. Bu itibarla, yukarıda adı anılan şirketin (müdahale isteğinin reddine ilişkin kararla sınırlı olmak üzere) temyiz itirazlarının incelenmesi çoğunluk görüşü olarak tevekkül etmiştir. 0 halde mü dahilin temyiz itirazı incelenmelidir.
HUMK nun 53. maddesi hükmüne göre "hakkı veya borcu bir davanın neticesine bağlı olan üçüncü şahıs, iki taraftan birine iltihak için davaya müdahale edebilir". Mahkeme, davacının iddiasıyla müdahale isteyenin iddiası arasında bir ortaklık olmayıp, aksine, bir zıtlık bulunduğu, öyle olunca da müdahale isteyenin hakkının bu davanın sonucuna 'bağlı olmadığı; esasen müdahale isteyen şirketin daha önce, bu davada ileri sürdüğü nedenlere dayanarak davalıya karşı 1968/482 esas sayılı dosya üzerinden açmış olduğu davanın halen görülmekte olduğu" gerekçeleriyle müdahale isteminin reddine karar vermiştir. Gerçekten de yukarıda açıklandığı üzere, davacı Bakanlık, bu davada davaya konu olan markanın tescil edildiği şekliyle aynen kullanılmadığı iddiasını ileri sürmekte, davacı tarafa katılmak isteyen şirket ise, davalının eylemlerinin, 1964 yılından beri kullanmakta olduğu (Perma) markasıyla iltibasa ve haksız rekabete yol açtığını iddia etmektedir. Şu duruma göre mahkememin de kabul ettiği gibi, müdahale isteyenin hakkının bu davanın sonucuna bağlı olmadığı açıktır. Kaldı ki müdahale isteyen, bu davada ileri sürdüğü nedenlere dayanarak davalıya ait markanın iptali istemiyle açmış olduğu dava da işbu davanın karara bağlandığı tarihte sonuçlanmamıştır. 0 halde müdahale isteminin reddedilmesinde de usule aykırı bir cihet bulunmamaktadır.
Sonuç: Yukarıda bir numaralı bentte yazılı nedenlerle işin esasına ilişkin direnme uygun görüldüğünden, bu konuda davacının iddiaları açısından inceleme yapılmak üzere dosyanın On birinci Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine 28.10.1981 günü yapılan ilk müzakere sonunda oybirliğiyle; iki numaralı bentte yazılı nedenlerle müdahale isteyenin temyiz itirazlarının reddiyle direnmenin (müdahale talebinin reddine) ilişkin kısmının (ONANMASINA) 385 lira temyiz ilam 'harcının mü dahilden alınmasına ve davalı şirketlerince takdir olunan 1000 lira vekalet ücretinin temyiz edenlerden alınarak davalıya verilmesine, ikinci müzakerede 11.11.1981 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler



YARGITAY KARARLARI :
İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

Diğer Bölümlerimiz +
Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini