 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1980/9-289
K: 1980/406
T: 08.12.1980
- DERNEK (AMAÇ DIŞI ÇALIŞMA)
ÖZET: Dernekler sosyal maksatlarla, yardımlaşma maksadiyle kurulmaktadır. Amacı bu yönde olan bir derneğin, yayımladığı ve Türk Devleti'nin genel politikası hakkındaki görüşleri ve bir siyasal partinin yaptığı işlerin eleştirisini kapsayan bildirinin bu amaç ile uzak veya yakın hiçbir ilişkisi olamaz. Sanıklar yayınladıkları bu bildiri ile derneğin amacını aşıp dışına çıkmışlardır.
(1630 s. Dernekler K m. 35/I-a, 65/2)
1630 sayılı Kanuna muhalefetten sanık Vedat ve arkadaşlarının beraatlerine dair (Sinop Asliye Ceza Mahkemesi) nden verilen 11/12/ 1979 gün ve 118/197 sayılı hüküm C. Savcısının temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeğe ilişkin aynı mahkemeden verilen 15/4/ 1980 gün ve 55/57 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi C. Savcısı tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş olduğundan dosya C. Başsavcılığı'nın hükmün bozulması istemini bildiren 18/6/ 1980 gün ve 9/2897 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Dernekler Kanununa muhalefetten sanık Vedat ve 4 arkadaşının beraatine ilişkin hüküm, özel dairece : Töb-Der Şubesi Yönetim Kurulunu oluşturan sanıkların, yayınladıkları bildiri muhtevasının, derneğin tüzüğünde belirtilen amacına aşikar bir şekilde aşıp dışına çıktığı nazara alınmadan, yerinde görülmeyen bazı düşünelerle sanıkların beraatlerine karar verilmesi...) İsabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel mahkeme ise : Anayasa'nın 20. maddesindeki temel ilkeye dayanarak derneklerin de düşüncelerini açıklayıp, yapabileceklerini, Dernekler Yasasında bu hakkı kaldıran veya kısıtlayan bir hüküm bulunmadığını, Dernekler Yasasındaki derneklerin amaç dışı faaliyette bulunamayacakları hükmünü Anayasa hükmünü tahdit edici biçimde yorumlamanın Anayasa'ya ters düşeceğini; derneklerde düşünce ve kanaat özgürlüğü mefhumu ile amaç ile amaç dışı faaliyetinin tamamen farklı şeyler olduğunu, ikincisine örnek olarak ticaretle uğraşmanın gösterilebileceğini, derneklerin toplum ve yurt sorunları üzerine düşüncelerini kamu oyuna açıklamak amacı ile bildiri yayınlamalarında amaç dışı faaliyet düşünülemeyeceğini ve bir siyasi faaliyet olarak da kabul edilemeyeceğine, vesaire belirterek önceki hükmünde direnmeye karar vermiştir.
Dosyaya, oluşa ve delillere göre : Töb-Der Şubesi Yönetim Kurulu Başkan ve Üyeleri olan sanıkların (Kardeşler) başlıklı bir bildiri yayınlamaya karar verip bunu olay tarihinde yayınladıkları, bu bildiride özetle : (Ülkemiz emperyalizme bağımlı, çarpık :kapitalist bir ülkedir. Ülkemizin yer altı ve yer üstü kaynakları emperyalistlerce yağmalanmaktadır. lMF. ve Dünya Bankalarına, Emparyalizme bağımlılığımız her geçen gün artıyor. Halk kitlelerine umut olarak gösterilen ve faşistlerden hesap soracağız, memur, öğretmen kıyımı son bulacak, ak günler getireceğiz, memurlara sendika hakkı vereceğiz, ucuzluk getireceğiz, sömürgeye son diye iktidar olanlar şimdi dediklerini tersini yapıyorlar...) biçimindeki sözlerle görüşlerini yansıttıkları anlaşılmaktadır.
Anayasamızın düşünce hürriyeti başlığını taşıyan 20. maddesi Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir; düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim ile veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklaya[bilir ve yayabilir) hükmünü kapsamaktadır.
Temel hak ve hürriyetlerin özü, sınırlanması ve kötüye kullanılamaması başlığını taşıyan 11. maddesinde: (remel halk ve hürriyetler, Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünün, Cumhuriyetin, milli güvenliğin, kamu düzeninin, kamu yararının, genel ahlakın ve genel sağ:lığın korunması amacı ile veya Anayasa'nın diğer maddelerinde gösterilen özel sebeplerle, Anayasa'nın özüne ve ruhuna uygun olarak, ancak kanunla sınırı anabilir.
Kanun, temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunamaz.
Bu Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbirisi, insan hak ve hürriyetlerin veya Türk Devleti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü veya dil, ırk, sınıf, din ve mezhep ayırımına dayanarak, nitelikleri Anayasada belirtilen Cumhuriyeti ortadan kaldırmak kasd i ile kullanılamaz)
Yine Anayasamızın dernek kurma hakkı başlığı altındaki 29. maddesinde ise : (Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılışında uygulanacak şekil ve usuller kanunda gösterilir. Kanun, Devletinülkesi ve milletiyle bütünlüğünün, milli güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlakın korunması maksadiyle sınırlar koyabilir) hükümleri yer almıştır.
Bu hükümler topluca gözönüne alındığında varılan sonuç şudur: kişilere tanınan hak ve hürriyetler, hiçbir şekilde ve surette, Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünü sarsıcı, milli güvenliği zedeleyici, kamu düzeni ve genel ahlakın korunması imkanlarını ortadan kaldırıcı bir nitelikte olamaz; Anayasada öngörülen hak ve hürriyetler, onların kullanılmasını zorlaştırmayacak veya kullanılamaz duruma düşürmeyecek bir biçimde, özel kanunlarla sınırlandırılabilir.
Görüldüğü gibi Anayasamızın sözü edilen 20. maddesindeki düşünce hürriyeti, dernekler yönünden 29. madde ile sınırlandırılmaktadır. Anılan 29. madde ile tanınmış olan bu hak, Türk toplumun düzenini, man ve saygı duyduğu ahlak kurallarını hiçe sayan veya bunları zedeleyen bir biçimde kullanılamaz. Devlet, bu hakkı kamu düzenini korumak için sınırlayacaktır. Kamu düzeni bulunmayan bir yerde hürriyetlerin varlığından söz edilemez. Hürriyet de hiçbir zaman sınırsız olamaz. Sınırsız hürriyet, hürriyetsizliği, o da düzensizliği getirir. Böyle bir halde de hürriyetleri muhafaza ve kullanabilme olanağı kalmaz.
Anayasamız doğrultusunda yürürlüğe konulan 1630 sayılı Dernekler Kanunu ile bu sınırlamalar yapılmıştır. Anılan yasanın 1. maddesi ile çerçevesi 'konduğu üzere derneklerin, sosyal amaçlarla, yardımlaşma amacı ile kurulabilecekleri öngörülmüş, bir sınırlarına maddesi olan ve kurulması yasak dernekler başlığını taşıyan 4. madde ile de sınırlayıcı hüküm getirilmiş, yasak olan faaliyetler sayılmıştır. Bundan ayrı olarak, sözü edilen Yasanın 35. maddesinin ila fıkra ve bendinde derneklerin tüzüklerinde gösterilen (amaç-dışı) her türlü faal iyeleri yasaklanmıştır. Bu (amaç-dışı) faaliyetlerin her hangi bir suça konu olması koşulu da aranmamıştır. Tüzüklerinin esnek sayılabilecek hükümlerine ve kelimelere sığınılarak veya değişik yorumlanarak Dernekler Yasasının 4. maddesi hükmünü bertaraf edecek şekilde (amaç-dışı) faaliyette bulunamazlar." Dernekler hiçbir zaman kar maksadiyle kurulamayacakları gibi, siyasi faaliyet yapan siyasi partilere ve ayrıca münferiden veya müstakillen siyasi faaliyetlere de katılamazlar; çünkü dernekler, 1. maddede de çerçevesi 'konduğu üzere sosyal maksatlarla, yardımlaşma maksadiyle kurulmaktadır" (Yasanın 4. maddesinin Millet Meclisi'ndeki müzakeresi sırasında komisyon sözcüsünün beyanı : Dr. Ahmet İşeri, Dernekler Kanunu, Sh. 149, Ankara - 1973).
Yasanın Millet Meclisi'ndeki müzakeresi sırasında düzenlenen geçici komisyon raporunda da (Bkz. age., ah: 9) değinildiği gibi; dernekler aslında doğru, güzel ve gerçek fikir ve faaliyetlerin kaynağı olmak gerekir. Geniş anlamda suistimal ve istismar merkezleri haline gelmemeli ya da bu istidatta bulunmamalıdırlar. Aksi halde toplumun gelişmesinde büyük fayda ve katkıları inkar edilemez bir gerçek olan dernekleri iyi ve faydalı anlayışı zedelenir." Giderek kamu düzeni ortadan kalkar.
Bu açıklamalardan sonra olayımıza gelince:
Genellikle Devlet memuru olan belirli bir meslek mensuplarının başka bir deyişle bir kısım öğretmenlerin kurduğu bir dernek olan adı geçen derneğin tüzüğünün 3. maddesinde amaç belirlenmiştir. Buna göre: (Derneğin amacı; Atatürk devrimleri, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile Anayasamızın milli, demokratik, layik ve sosyal hukuk Devleti kapsamı içinde üyelerinin tüm ekonomik, demokratik, sosyal ve özlük haklarını koruyup geliştirerek birleşmelerini ve dayanışmalarını sağlamaktır). Tüzük bu madde ile derneğin amacının doğrultusunu belirlemiş ve çerçevesini çizmiştir. Zira dernek faaliyetlerinde, yasalar ile tüzüğünün çizdiği çerçeve içinde kalmak zorundadır. Görüldüğü gibi bu madde; doktrinler, ideolojik, politik veya siyasi... vs. faaliyetleri içermemektedir.
Hal böyle iken Töb-Der Şubesi Yönetim Kurulunu oluşturan sanıklar (Kardeşler) başlığı altında içeriği yukarıda açıklanan bildiriyi yayınlama kararı verip yayınlamışlardır. İçeriğine göre bu bildirinin, adeta doktriner ve ideolojik bir yaklaşımla Türk Devletinin genel politikası hakkındaki görüşleri ve bir siyasi partinin icraatının eleştirisini kapsadığı açık ve seçilik biçimde anlaşılmaktadır. Bu tür faaliyetlerin adı geçen derneğin amacı ile uzak veya yakın hiçbir ilişkisi yoktur. Sanıklar yayınladıkları bu bildiri ile, derneğin tüzüğünde belirtileri amacını aşikar bir şekilde aşıp dışına çıkmışlardır.
Bu nedenle, özel daire bozma kararı yerinde olup uyulmak gerekirken yazılı biçimde önceki hükümde direnilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden C. Savcısının temyiz itirazının kabulü ile direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle, tebliğnamedeki isteme uygun olarak, direnme hükmünün (BOZULMASINA), 8/12/1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.