Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1980/74
K: 1980/103
T: 17.03.1980
DAVA : Yalan şahadette bulunmaktan sanık İbrahim'in beraatine dair (Yenimahalle 3. Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 17.5.1979 gün ve 567/251 sayılı hüküm müdahil vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nce incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 12.12.1979 gün ve 277/482 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi müdahil tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş, koşuluda yerine getirilmiş olduğundan dosya C.Başsavcılığı'nın hükmün onanması istemini bildiren 8.2.1980 gün ve 4/441 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığı gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Yalan şahadet suçundan sanık İbrahim'in beraatine ilişkin hüküm; özel dairece: (Dosyada mevcut keşif zaptının 14. sahifesinde davaya konu taşımazı 1328 tarihinde satın aldığını beyan eden davalı İzzet'in vekaletnamedeki noterlikçe tasdikli hüviyet tesbitine göre 1325 doğumlu bulunduğu ve davalı İzzet'in bu taşınmazı tapulama tesbit tarihinden 40 sene önce satın aldığını ve o tarihten bu yana tasarrufu altında bulunduğuna tanıklık eden sanığında 1318 doğumlu olması sebebiyle taşınmazın alındığı tarihte davalı İzzet'in 3 yaşında ve sanığın da 10 yaşında bulundukları anlaşıldığı cihetle yaş durumlarındaki imkansızlığa rağmen sanığın davacı İzzet'in 3 yaşında bulunduğu tarihte itibaren zilyetliği altında bulunduğunu beyan etmek suretiyle müsnet suçu işlediği halde beraatine karar verilmesi..) isabetsizliğinden bozulmuştur. Yerel mahkeme ise sanığın yaptığı şahadetine sırf tarih ve yaş nazara alınarak aleyhe yorumlanmasının yasal ve vicdani görülemeyeceğini, vesaire belirterek önceki hükümde direnmeye karar vermiştir.
Dosyaya, oluşa ve delillere göre: müdahilin murisi A.Şevki tarafından davalı İzzet aleyhine açılan ve Ankara Tapulama mahkemesi'nin 576/91 esasında kayıtlı bulunan tapulama tesbitine itiraz davasının 15.6.1978 gününde yapılan keşfi sırasında davalı tanığı olarak yeminle dinlenen sanığın aynen: (Dava konusu bu parsel hali hazırda İzzet'in tasarrufu altında olup halen de görüldüğü gibi içinde ekin vardır.Bu tarlanın asıl sahibi Hacı Ali karısı Zeliha olup İzzet tarafından satın alınmıştır. Tapulu olduğunu bilmem İzzet'in bu tarlayı Zeliha'dan hangi senede satın aldığını tarih olarak kesin bilmemekle beraber tapulama tesbit tarihinden 40 sene önce alınmıştır. O zamandan bu zamana kadar İzzet'in tasarrufu altındadır. Benim de bu şekilde davacılarla davam vardır. Onu da söylemek isterim. Buranın tapulu olduğunu bilmiyorum. Gerek davacılar gerekse babalarının bu yer üzerinde harhangi bir tasarrufu olmadı Vaki soru üzerine de; davalı İzzet tapulama tesbit tutanağından tahminen, 30-40 sene önce gelmiştir) biçiminde beyanda bulunduğu, bu beyanı ile de yalan şahitlik suçunu işlediği iddiası ile hakkında kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Hariçte geçen olaylara ilişkin bildiklerini tanık dinlemeye yetkili makam önünde beyana mecbur olan üçüncü şahıslara tanık denir. Kuşkusuz, tanığın ilk görevi gerçeği bildirmektir. Yalan söylemek, gerçeği inkar veya bilgisini saklamak suretiyle gerçeğe aykırı beyanda bulunmak TCK.nun 286. maddesindeki suçun maddi unsurlarını oluşturur. Ancak, bu eylemin bilerek, isteyerek yani kasten işlenmesi gerekir. Kasten yalan söyleyen gerçeği gizleyene yalancı tanık denir. Yalan, gerçeğin kasten değiştirilmesidir. Ancak; yanılarak, ihmal ederek veya bilmeyerek söylenen sözlerde yalan şahadet suçunun unsurlarının varlığını kabul olanaksızdır.
Burada konu ile ilgisi ve önemi yönünden tanıklık psikolojisi üzerinde kısaca durmakta yarar vardır.
(...İhsaslar, idrak haline geçerken bazı saklı unsurlarla temasa gelirler. Eski unsurlar, yani ihsaslara eski manayı vermeye idrak mekanizmasını sevk ederler, bundan yanılmalar, benzetmeler hasıl olur. Benzetmeleri arttıran harici unsurlar da mevcuttur. Örneğin vak'a ile dinlenme arasında zaman çeşmesi yanılmaları arttırır... Zaman taki durumuna, yaşam tarzına, meşgalesine göre değişir. Şahide zaman fikrini veren o fasıla zarfında kendi hayatındaki hadiselerdir. Bir boşluk gibi sürekli devam eden zaman ile şahidin harici ihsaslarına tabi olduğu esnada geçen zamanının tahmini aynı değildir.. Umumiyetle ihtiyarlıkta bir ruhi değişme kendini gösterir, daha ziyade kendilerini düşünme hali başlar. Dava ile az veya çok menfaat veya alakanın bulunması halinde şahidin tarafsızlığından haklı olarak hakim şüpheye düşer Menfaat rabıtası, taraflarla şahit arasında bir tesanüt hissi doğurmuş olabilir.. Zaman geçmesinin tabii neticesi unutmaktadır. Fakat bu unutma hadisenin hafızada küçüle küçüle yok olması şeklinde cereyan etmez. Hadise hem silinir, hem de şekil değiştirir.. Unutma, aynı zamanda bozulmayı da ihtaç ettiğine ve şahıs bu bozulmadan, değişmeden, şuurlu bir şekilde haberdar olmadığına göre, hakikatı söylediği zehabına kapılarak hakikate uymayan bir şahadatte bulunabilir.. Müphem ihsasların boşluğunu doldurmak temayülü, farkına varılmadan, tesirini icra eder ve görülmeyen şeyler görülmüş gibi olur ve öyle anlatılır) "Prof.Dr.Faruk Erem, Adalet Pisikolojisi, Sahife: 275 ve devamı, Ankara 1964".
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 11.3.1957 gün ve 4/36-40 sayılı kararında da: dikkatsizlik, zihni meşguliyet, unutma ve saire gibi sebeplerle sanığın tanıklığının diğer tanıklığa uymayabileceği, böylece belirecek aykırılğın yalan şahadet olarak nitelendirilmeyeceği belirtilmiştir.
Mer'a yaylak ve kışlak davalarında başvurulan önemli delillerden biride o yerin kadimdenberi bu amaçla kullanılageldiği vakıasınınn ispatıdır. Kadimlik başlangıcı bilinmeyen süreyi anlatır. Bu da tanıkla ispat edilir. Kadimdenberi mer'adır.. diyen tanığın yaşının da kadim olduğu düşünülemez. Akıp giden uzun zaman içinde duygu, görgü, nakil veya diğer bir vasıta ile bazı olaylar veya şeyler hakkında belirli bir şuur oluşmuştur. Tanık bunu ifade eder.
Genel nitelikteki bu açıklamadan sonra olayımıza gelince: 1318 doğumlu olan sanık davaya konu olan taşınmazları davalı İzzet'in, Zelihadan satın aldığını, hangi senede satın aldığını tarih olarak kesin bilmemekle beraber tapulama tesbit tarihinden 40 sene önce alındığını, davacıların zilyetliklerini görmediğini, bu şekilde kendisinin de davacılarla arasında dava bulunduğunu belirtmektedir. Görüldüğü gibi sanık özellikle satın alma tarihi hususunda kesin bir beşanda bulunmamıştır. Beyanı tamamen tahmine dayanmaktadır. Direnme kararı gerekçesinde de belirtildiği gibi gördüklerini, duyduklarını, bildiklerini kendisine göre yorumlayıp tahmini bir beyanda bulunmuştur. Muhayyile yolu ile mübalağa etmiş olabilir. Bu gerçeğin değiştirilmesi anlamına gelemez. Kuşkusuz, yaş nedeniyle de uzunca bir zaman diliminde oluşan olayları bilebilecek durumdadır. Kaldı ki, Ankara Tapulama Mahkemesinin tevhidli 1953/685 sayılı dosyasının 11.11.1976 tarihinde yapılan keşfinde dava konusu 123 ve 131 sayılı parselleri 1328 yılında satın aldığını beyan eden davalı İzzet, senedi olmadığını, sadece vergi kaydı bulunduğunu ileri sürerek 359 sayılı vergi kaydına dayanmış; ayni keşifte dinlenen bilirkişilerin düzenledikleri müşterek raporun 18. sahifesinde de 359 yılı vergi kaydının mükellefinin İzzet olduğu ve 123-131 parselleri kapsadığı, ayni şekilde davacının 1283 tarih ve 114 sayılı tapusunun da aynı parselleri içine aldığı belirtilmiştir. Davalı İzzet, 15.1.1978 tarihli keşifte ise dava konusu parselleri 928 veya 929 yıllarında satın aldığını beyan etmiştir. Görülüyorki, sanığın tanık olarak vaki beyanı dosyadaki bazı maddi delillerle de doğrulanmaktadır. Kuşkusuz, dosyadaki diğer delillerle birlikte hukuk hakimi bu şahadeti değerlendirecek ve İzzet'in satın alma tarihini kesinlikle saptayacaktır. Kaldiki, davacı ile kendi arasında da dava bulunduğunu yani dava ile menfaat ilişkisinin açıklıkla ve samimiyetle beyan etmiştir. Kuşkusuz değerlendirmede bu husus önemli bir rol oynayacaktır. Sanığın tarih konusunda tahmine dayanan bu beyanının aleyhe yorumlayıp sonuç çıkarılarak ve kastetmediği bbir tarih saptanıp mahkumiyeti cihetine gidilmesi adalete uygun olamaz.
Bütün bu hususlar kül halinde ele alındığında sanığın eyleminde yalan şahadet suçunun yasal unsurlarının, özellikle kast unsurunun oluşmadığı, direnmme hükmünün doğru bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Bu nedenlerle, mühadilin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk kararına katılmayan üyeler: Özel daire kararındaki düşünceyi benimseyerek ve sanığın şahadetinin kesinlik ifade ettiğini, ayni şekildeki diğer bir davada davalı olduğuna göre menfaat ilişkisi bulunduğundan şahadetini bilerek, isteyerek yaptığını, bu nedenle olayda kasıt unsurunun da bulunduğunu belirterek direnme hükmünün bozulması gerektiği yolunda oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, tebliğnamedeki isteğe uygun olarak, direnme hükmünün ONANMASINA, depo parasının gelir yazılmasına, 17.3.1980 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini