 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1980/298
K: 1980/323
T: 13.10.1980
DAVA : A.S.E.'i kasten öldürmeye tam derecede teşebbüsten ve izinsiz silah taşımaktan sanık K.S.'ın, TCK.nun 448,62, 51/2, 59 ve 6236 sayılı Kanun 13. maddeleri uyarınca mahkumiyetine ilişkin hükmü, Özel; Daire; "Sanığın olay günü kitabevinin saldırganlar tarafından daha da fazla tahrip edilmesini önlemek ve malını ve canını müdafaa etmek için saldırganlara önce havaya doğru ateş etmek suretiyle ihtar atışında bulunmasına rağmen toplu saldırının ve tahribin devam etmesi karşısında sanığın topluluğa doğru ateş ederek mağduru yaralamasında sanığın öldürme kastının mevcut olduğunun düşünülemeyeceği, sanığın durumunun 49/2, 461/1. maddelerde yazılı koşulların varlığı içinde canını ve malını korumak için saldırganlara ateş ettiğinin kabulü gerekmesine rağmen bu psikolojik koşullar altında bulunan sanığın yazılı maddelerle mahkumiyeti cihetine gidelmisi yasaya aykırıdır" biçimindeki gerekçesiyle bozmuş; mahkeme ise, bazı düşünceler ileri sürerek ilk hükümde direnmiştir.
Olay günü Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının Elazığ'a gelip belediye önündeki meydanda bir konuşma yapacağının hoparlörle halka durulması üzerine aksi görüşte bulunan ve sağcı olarak nitelenen bazı grupların sloganlar atarak bu parti mensuplarına ve işyerlerine geniş ölçüde saldırıya geçtikleri, bu meyanda 200-300 kişilik kalabalık bir grubun, sanığın kitap ve kırtasiyeci dükkanına doğru ellerinde taş ve sopalar olduğu halde ilerleyip dükkanın cam ve çerçevelerini kırmaya başladıkları ve bu arada sanığı hedef tutarak "komünist, komünist" diye haykırmaya başladıkları, mal ve canına vaki bu saldırı üzerine sanığın bir taraftan dükkanını daha fazla tahripten kurtarmak için kepenkleri indirmeye çalışırken, diğer taraftan da kendisini koruyabilmek amacı ile kepenk arkasına gizlenmeye çalışarak bu kalabalığı dağıtabilmek için tabancasını çekerek havaya doğru bir el ateş ettiği, fakat kalabalığın dağılmayıp tamamen yaklaşarak taşlı ve sopalı saldırılarına devam etmeleri karşısında, kendisini başka türlü koruyabilme olanağı kalmayan sanığın topluluğa doğru iki el ateş ettiği, bir meyanda saldırıda bulunan grup içerisinden bazılarının vitrit ve camlarının kırılmasından dolayı yere dökülen kitapları almak suretiyle yağmaladıkları, tanık polis Ali Aevözer, Zekai Turan, Ertaç Ergönül, Hilmi Küçükdağ, Murat Yıldırım ve Zülfikar Limon'un anlatımları, mevcut doktor raporları ile hazırlık soruşturmasından Sulh Hakimi tarafından yapılan tespite ilişkin 15.9.1979 gün ve 162 sayılı tutanak ve tüm dosya içeriğinden anlaşılmış bulunmaktadır.
Yağma cürümlerini yaptırım altına alan TCK.nun 495. ve bunu izleyen maddelerindeki suçları işleyenlerden birinin failine karşı mmalını müdafaa etme amacı ile eylemde bulunmanın suç oluşturmayacağı, böyle bir eylemin amacının 'malı müdafaa" niteliğinde olması itibarıyla fiilin saldırıyı "defetmek"ten ibaret olduğu, TCK.unun 461. maddesinde belirlendiği gibi, bir kimsenin nefsine vuku bulan haksız bir saldırıyı derhal def'etmek zorunda kaldığı koşullar içerisinde suç işlenmesinin de meşru savunmaya yönelikbulunmasından dolayı faile ceza verilmeyeceği, aynı yasanın 49. maddesinde hükmü bağlanmış bulunmaktadır.
Olayda görgü tanıkları Ali ve Zekai'nin beyanlarına ve özellikle bunlardan Zekai'nin anlatımına göre saldırı ve soygunun sadece sanığın malına yönelik olmayıp aynı zamanda şahsını da hedef tutması ve sanığın malını ve canını korumak için vaki son atışının toplu saldırının ve tahribin devamı sırasında vukua gelmesi itibarıyla mağdurdan gelen hazsız hareketin ağır tahrik ve 50. maddedeki hali aşarak yukarıda değinilen yasanın 461. ve 49. maddelerindeki koşulları oluşturduğu doğal bulunduğundan, direnme hükmünde isabet görülmemiş ve C. Savcısı ile sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş bulunduğundan kabulü ile direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir. (Oyçokluğu ile)