Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1980/110
K: 1980/166
T: 21.04.1980
DAVA : Kanunsuz lokavta karar vermek, işçileri toptan işten çıkartmaktan sınak Oğut'un hükümlülüğüne dair (bartın Asliye Ceza Mahkemesi)'nden verilen 28.05.1979 gün ve 7171/228 sayılı hüküm sanık vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde irenmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 03.12.1979 gün ve 513-529 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekili tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş ve koşulu da yerine getirilmiş olduğundan dosya C. Başsavcılığı'nın hükmün onanması istemini bildiren 19.03.1980 gün ve 9/910 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Kanunsuz lokavta karar vermek ve işçileri topluca işten çıkarmak suçundan sanık Oğuz'un 275 sayılı Yasa'nın 28. maddesi aracılığı ile aynı Yasanın 54/1. maddesi, TCK.'nun 59 ve 647 sayılı Yasa'nın 4. maddesi gereğince sonuç olarak 583 lira ağır para cezası ile tecziyesine ilişkin hükmü, özel daire : (1- Dosya kapsamına göre dava konusu olayda, işveren sanığın, işyerinde çalışan 101 işçiden 57'sini topluca işten çıkardığı iddia edilmiş ve bu hareket ilgililerin mürcaatı üzerine Bartın asliye Hukuk Mahkemesi tarafından kanun dışı bir lokavt olarak tesbit edilmiş ise de; sanık vekili işyerinde lokavt yapılmadığını, bilakis işçilerin olay tarihinde kanuni hakları verilerek iş akitleri feshedilen üç arkadaşlarının yeniden işe alınmalarını sağlamak topluca işi bırakarak direnişe geçtikleri üzerine işçilerin iş akitlerinin feshi yoluna gidilmiş olup kalan işçilerle işyeri faaliyetinin sürdürüldüğünü, hareketin bu yönü ile de lokavt sayılamayacağını beyanla bu hususları bazı tanık ve belgelerle ispat edeceklerini ileri sürmek suretiyle soruşturmanın genişletilmesi isteğinde bulunmuştur.
Mahkemenin ise, belirtilen savunma ve isteği yerinde görmeyerek aslie hukuk mahkemesi tesbit kararlarıyla yetinmek suretiyle hüküm kurduğu anlaşılmıştır.
275 sayılı Kanunun 18/1. maddesindeki atınama göre bir hareketin lokavt sayılabilmesi için :
a) İşçilerin topluca işten uzaklaştırılması,
b) Topluca işten uzaklaştırmanın işveren veya vekili tarafından kendi teşebbüsü veya bir teşekkülün verdiği karara uyularak yapılması,
c) İşten uzaklaştırmanın bütün faaliyeti büsbütün ortadan kaldıracak tarzda olması gerekmektedir.
Kanun dışı lokavt iddiası ile açılan bir kamu davasında ceza mahkemesi, lokavtın sözü edilen kanuni unsurlarını gözönünde tutarak iddia ve savunmayı dengeli bir biçimde araştırmak, sahip olduğu geniş ve serbest yetkiye dayanarak bütün delilleri her yolla eksiksiz bir şeklde topladıktan sonra sonuca ulaşmak durumundadır. Ceza Mahkemesi'nin, böyle bir davada hüküm kurarken sadece hukuk mahkemesi tarafından verilen tesbit kararına dayanması, savunmayı kısıtlar, Ceza davasının amacı ile burada uygulanan delil sistemine ve cezadaki sorumluluk esaslarına ters düşer.
Bu itibarla mahkemece; hazırlıkoruşturması sırasında ifadeleri tesbit edilmiş bulunan kişilerle dava konusu olay üzerine inceleme yaparak rapor düzenleyen Çalışma Bakanlığı Müfettişi'nin ve sanık ile müdafiince gösterilen ve gösterilecek olan tanıkların duruşmaya çağrılıp dinlenmesi, sanık ile vekiline olay sırasında işyeri faaliyetlerinin sürdüğünü gösteren maliyet raporları, servis fatura fişleri, ücret bordroları, saat kartları vesair belgeleri ibraz imkanının sağlanması ve tüm deliller eksiksiz bir şekilde toplandıktan sonra, topluca işten çıkarmanın zorunlu ve yasal sebebe dayanıp dayanmadığı, topluca işten çıkarmanın işyerindeki bütün faaliyeti büsbütün ortadan kaldıracak tarzda olup olmadığı ve böylece hareketin 275 sayılı Kanunun 18/1. maddesinde tanımı yapılan bir lokavt hareketi sayılıp sayılmayacağı kesinlikle belirlenerek, sanığın suç kastı da tartışılmak suretiyle bir karar varılması gerekirken eksik incelemey dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması;
2- TCK.4nun 22.06.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2248 sayılı Kanunla değişik 30. maddesi açıklığına göre para cezasının tayininde lira kusurunun hesaba katılmış olması) isabetsizliğinden bozmuş;
Yerel mahkeme ise : (İki nolu bozma nedenine uymuş, bir nolu bozma nedenine karşı özetle : Bir eylemin lokavt olup olmadığının tesbitinin hattızatında hukuk hakiminin görevine giren özel hukuk meselesi olduğunu; iş mahkemesi sıfatıyla Bartın 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açılan dava sırasında, tarafların karşılıklı iddia ve defi'lerini tamamıyla ortaya koymalarına rağmen daı geçen mahkemece sanığın eyleminin kanunsuz lokavt olarak tesbitine karar verildiği gibi; keza işverenin, işçiler hakkında, kanunsuzgrev yaptıkları hususundaki şikayetinin de takipsizlik kararına bağlandığı, bu karara yapılan itirazın Zonguldak Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı tarafından verilen 29.03.1979 tarihli kararla keza aynı sebepten reddedildiğini, böylelikle işin yetkili mercilerce önceden çözüldüğünü; Baha Kantarın Ceza Mahkemeleri Usulü (s. 309) kitabında da belirtildiği gibi, hukuk mahkemesinin fiilin sübutu veya ademisübutu bakımından vereceği kararn ceza mahkemesini takyit etmesinin tabii olduğunu, aksi halde, "kesin hükmün" ihlal edilmiş olacağını; "Lokavtın kanuni olup olmadığına karar vermenin iş mahkemesinin yetkisine dahil olduğu"nun Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 25.04.1968 tarihli bir kararında da belirtildiğini) ileri sürerek önceki hükmünde direnmiştir.
Dosyaya, oluşa ve mevcut delillere göre:
Bartın'da bulunan Makina Sanayii Ticaret ve A.Ş.'ne ait Tuğla Fabrikası işçilerinden 58 kişinin (topluca işten çıkarılmaları nedeniyle kanunsuz lokavt olduğunun tesbiti ve dava sonuna kadar yeni işçi alınmasının ihtiyati detbir yoluyla durdurulması)'nı 31.08.1978 tarihli dilekçeleriyle iş davalarına bakmakla görevli Bartın 2. asliye Hukuk Mahkemesi'nden talep etmeleri sonucu yapılan soruşturma sonunda, adı geçen mahkemenin (101 işçi çalıştıran işveren müessesede 57 kişi gii ekseriyetin kanunsuz grev yaptıkları halde, kanun ve mevzuatın gerektirdiği prosedüre uyulmaksızın sendika değiştirmeleri nedeniyle topluca iş akitlerinin feshinin kanunsuz lokavt olarak tesbitine, karar kesinleşinceye kadar işverenin işten çıkardığı işçiler yerine işçi almaması hususunda tedbir vaz'ına) ilişkin 19.09.1978 tarihli kararından sonra (bu karar 9. Hukuk Dairesi'nin 24.10.1978 tarihli kararı ile onanmıştır). Zonguldak Bölge Çalışma Müdürü'nün C. Savcılığı'na ihbarda bulunması sonucu, fabrika genel müdürü olarak sanık hakkında 22.12.1978 tarihli iddianame ile açılan kamu davası sırasında sanık ve vekilinin (işyerinde faaliyetin durmadığını tanık beyanları, çalışma saat kartları, ücret bordroları, servis faturaları, imalat raporları ile ispat edeceklerini) ileri sürerek yaptıkları tahkikatın genişletilmesi yolundaki taleplerinin : (Dosya içerisinde yeteri kadar sonuca varacak delillerin toplanmış olduğu, tevsi olunanların sonucu değiştirecek ve neticeye müessir olacağı kanaatına varılamadığından tevsii tahkikat taleplerinin reddine) karar verilip, Bartın 2. Asliye Hukuk Mahkemis'nin anılan kararı esas tutularak sanığın yazılı şekilde cezalandırılmasına karar veildiği anlaşılmıştır.
Şu hale göre : Ceza hakiminin, hangi hallerde hukuk mahkemesinin kararı ile bağlı olduğu hususunun aydınlığa kavuşturulmasında yarar bulunmaktadır.
Ceza kakimi, CMUK.4. nun cevaz verdiği ve sanık iradesine bağlı kalmadığı "re'sen tahkik" ve delil toplama imkanına sahip olduğu halde, hukukhakimi, davacı veya davalı tarafından talep ve iddia edilmeyen bir hususu (HUMK. m. 74 ve 75) asla kendiliğinden nazarı itibare alamaz ve onun tahkikine girişemez. Binaenalyh, ceza hakimi, delil toplama yönünden, hukuk hakiminden daha serbest ve daha farklı durumdadır (İsmail Doğanay, Hukuk Hakimi Ceza Mahkemesi'nin Hangi Kararı ile Bağlıdır. Yargıtay Dergisi, 1975; sayı : 2).
CMUK.'nun 254. maddesinde : (Mahkemenin irat ve ikame edilen delilleri duruşmadan ve tahkikattan edineceği kanaata göre takdir edeceği) hükme bağlanmıştır. Bu hüküm, hakimin vicdani kanaatine büyük önem verildiğini gösterir ve bir ceza davasına hakimin, gerceğe güvenli biçimde ulaşabilmesi için, olayla ilgili tüm delillerle, arasına zorunluluk olmadıkça bir aracı girmeksizin, doğrudan doğruya ilişki kurması gereklidir.
Hukuk usulünde hakim çok kez yasaya ve şekle ilişkin delillerle bağlıdır. Ceza Usulünde ise delillere dayalı vicdani kanı söz konusu olduğundan delil serbestliği esastır. Delillerin suçluluğu kesinlikle ispatlayıcı güçte olduğu kanısına varmadan hakimini mahkumiyet kararı vermemesi gerekir. Tam bir kanıya varılmayan, kuşkulu hallerde, kuşkunun sanığın lehine olduğu kuralına uyulmak gerektiği gibi (Selami Akdağ, Ceza Muhakemelir Usulü Kanunu Şerhi, S. 410); hukuk ve ceza davalırının konuları, tarafları ve mahiyetleri tamamıyla ayrı olduğu cihetle, hukuk mahkemelerinden verilen kesinleşmiş bir hükmün kural olarak ceza davasına etkili olmaması gerekir. Ancak, dhukuk mahkemesinin kesin hükme bağladığı meselenin halli, daha önce meselei müstehire (bekletici neden) şeklinde ceza mahkemesinden hukuk mahkemesine tevdi edilmiş ise, bu konuda verilecek hüküm, diğer delillerle birlikte takdir edilecek ve kuşkusuz ceza mahkemesince gözönünde tutulacaktır. Olayımızda böyle bir durum da söz konusu değildir.
Bartın 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1978/449 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; yasa dışı lokavtın unsurlarından olan, işverenin 57 işçiyi işten çıkarmasıyla işyerinde faaliyetin büsbütün ortadan kalkmadığı hususu yeterince araştırılmadan adı geçen mahkemece hüküm kurulduğu görüldüğü gibi; yerel mahkemenin, sanık ve vekili tarafından ileri sürülen ve sanığın suç kastına tayinine yarayacak delilleri toplama gereği duymadan, Bartın 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 19.09.1978 tarihli kesinleşmiş kararına dayanarak müsnet suçun oluştuğunu kabul etmesi yerinde bulunmadığından sanık vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, tebliğnamedeki isteme yakırı olarak, yerel mahkeme direnme hükmünün (BOZULMASINA), depo parasının sanığa geri verilmesine 21.04.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini