 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1980/3410
K: 1980/7752
T: 15.09.1980
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan boşaltma davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı, kiracı bulunan davalının reşit olan ve hastanede hemşire olarak çalışan baldızını kiralanana aldığını ve bir akde aykırılığın giderilmesi için çekilen ihtarın semeresiz kaldığını ileri sürerek akte aykırılık nedeniyle kiralananın boşaltılmasını istemiştir. Mahkemece Türk gelenek ve göreneklerine artan hayat pahalılığına ve bekar baldızının kiralananda kalmasının taraflara zararı dokunmayacağına ve davacının iyi niyetli olmayıp hakkını kötüye kullanmasına göre davanın reddine karar verilmiş ve hüküm davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Reşit bulunan baldız, aile fertlerinden değildir. Kiralanana kira sözleşmesi yapıldıktan sonra geldiği ve eniştesi ile birlikte oturmaya başladığı anlaşılmaktadır. Reşit olup hastanede hemşire olarak çalışmakta bulunmasına göre, ayrı bir ev tutmak imkanına sahiptir. Eniştesinin yanında barınması icabeden kimselerden değildir reşit olan baldızın Türk gelenek ve göreneklerine göre eniştesi yanında oturmasında örf ve adetlerden bulunmamaktadır. Hayat pahalılığının bu oturmaya imkan tanıması olanaksızdır. Baldız, eniştenin yanıda muvakkat oturmamaktadır. Yapılan ihtara rağmen bu oturma önlenmemiş ve aksine aile ferdi olarak oturmasını kanuni olduğu ileri sürülmüştür. Baldızın belirtilen şekilde akte aykırı olarak kiralananda oturacağında ısrar edilmektedir. Bu durum akte aykırılğın mevcut bulunduğunu kabul edilmek gerekirken aksinin kabulü ile yazılı şekilde red kararı verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, 15.9.1980 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Taraflar arasında akit şartlarını ihtiva eden yazılı bir sözleşme yoktur. Davacı baldızının daimi olarak aynı yerde oturduğuna dair bir iddia da ileri sürülmemiştir. Mahalli örf ve adet gereği olan böyle bir misafirliğin akde aykırı davranış olarak kabulü düşünülemez. Davacının baldızının ikameti karşılığında maddi bir zarar sağlama gibi bir düşünce ile hareket ettiği yolunda bir iddia da yoktur. Kararın dayandığı gerekçede tahliye isteminin kötü niyete dayandığını saptamaktadır. Bu bakımdan hükmün onanması gerekeceği kanatındayım.