 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1980/1173
K: 1980/1674
T: 26.02.1980
DAVA : Şufa davasına dair kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca tetkiki süresi içinde davacı tarafından talep edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava evrakı münderecatıyla tarafların iddia ve savunmalarına, hükmün dayandığı gerekçelere ve bidayette davalı Salih'in yazdığı 19.10.1977 tarihinde satışa muttali olduğunu ve başka delili olmadığını beyan eden davacının, davalı tarafından davacının satışa daha önceden muttali olduğu ve şufa davasının ıttıla tarihinden itibaren bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını ispat için gösterdiği tanıkların dinlenmesinden sonra, davacı 1976 yılı Şubat ayında görevli bulunduğu Köyceğiz'den taşınmazın bulunduğu Marmaris'e izinli veya raporlu olarak gelmediğini Köyceğiz Kaymakamlığı ve İlköğretim Müdürlüğü yazıları ile ispat edeceğini bildirmiş ve bir kısım şahitlerin dinlenmesini istemiş ise de, Köyceğiz'den Marmaris'e gidebilmek için izinli veya raporlu olmaya lüzum bulunmamasına Marmaris gibi yakın bir yere izinsiz veya raporsuzda gidilebileceğine göre; SONUÇ : İleri sürülen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun hükmün (ONANMASINA) ve dava tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi gereğince alınarak davalılara verilmesine ve temyiz giderinin temyiz edenden alınmasına, 26.02.1980 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, davalıların süküt-u hak süresinin geçirildiği hususunda dinletmiş bulundukları şahitlerin beyanına dayanılarak reddedilmiştir. Davacı vekili 23.10.1979 tarihli dilekçesinde, bu şahitlerin beyanlarının hilafını mukabil delillerle ispat edeceğini bildirmiştir. HUMK'nun 239. maddesi gereğince delil ikamesiyle mükellef olan tarafın iddiası hilafın ispat için hasımı karşı delil ikame edebilir. Bu delil ikamesinin, davacının iddiası hakkında gösterdiği diğer delillerle bir ilgisi yoktur. Mahkemece bu hususta gösterilen, deliller, toplanıp, diğer tarafın toplanmış delilleriyle bir arada takdir edilerek sonuca varılması icap eder. Süküt-u hak süresinin geçirildiği hakkındaki şahadetin hilafını ispat için gösterilecek delillerin davaya tesir edip edemeyeceği deliler toplanmadan kestirilemez. Bu hususun takdiri de Yargıtay'a değil mahalli mahkemeye aittir. Ekseriyetin onama şeklinde tecelli eden görüşüne karşı olduğumdan hükmün belirtilen nedenle bozulmasına oyundayım.