 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E: 1980/3557
K: 1980/3806
T: 19.11.1980
DAVA : Reşit olmayan Nebiye'yi rızası ile kaçırıp alıkoymaktan sanık Bayram ve katılmaktan sanık Selahattin'in yapılan yargılamaları sonunda TCK.nun 430/2, 59, 6085 sayılı kanunun 60/E ve 647 sayılı kanunun 6. maddeleri gereğince sanık Bayram'ın 5 ay hapis cezasiyle mahkumiyetine ve ehliyetnamesinin daimi olarak geri alınmasına teciline 5000 lira manevi tazminatın sanıktan alınıp müdahile Ceza mahkemesinden verilen 25.6.1980 günlü ve 980/40 E. 980/151 K. sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi müdahil tarafından istenilmiş ve şartı yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü :
KARAR : Gerekçeli karar başlığında sanık Selahattin'in kimliğinin yazılmaması hakkında verilen kararın niteliği de gözetilerek mahkemece yerinde tamamlanması mümkün maddi hata kabul edilmiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanan kanıtlara, hükmün dayandığı gerekçe ve takdire göre, katılan vekilinin sanık Selahattin hakkındaki hükme ilişen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle bu sanıkla ilgili usul ve yasaya uygun beraat hükmünün tebliğname doğrultusunda ONANMASINA,
Katılan vekilinin sanık Bayram hakkındaki temyiz itirazlarına gelince :
Kısa ve gerekçeli kararda TCK.nun 432. maddesinin belirtilmemesi uygulanan cezanın süre ve niteliği değişmiyeceğinden sonuca etkili görülmemiştir.
Erteleme devletin cezalandırma hakkından hakim aracılığı ile ve koşula bağlı olarak vazgeçmesidir. Erteleme kurumunu düzenliyen TCK.nun 89/ (647 sayılı yasa 6) 95. maddeleri kül halinde değerlendirildiğinde "Ceza Mahkumiyetini" temel aldığı anlaşılmaktadır. TCK.nun 95. maddesi "Mahkumiyeti esasen vaki olmamış sayılır demekle bunu doğrulamaktadır. Mahkumiyet deyiminin asıl ve tamamlayıcı cezalarla bunların doğal ve zorunlu sonuçlarından yalnızca (ödence niteliğindeki para cezası zoralım ve yargılama giderinin) erteleme kapsamına alınamıyacağını açıklamıştır. Kamu yararını gözeterek ertelemeyi kurumlaştıran yasa koyucu 92. maddede sınırlı olarak saydıklarını dışında, ceza mahkumiyetinin 92. maddede sayılanlar dışında kalan, asıl cezaya bağımlı ve onun zorunlu sonucu olarak uygulanan her türlü yaptırım hükmünün ertelenebilir olduğunu kabul etmek gerekir. TCK.nun 91. maddesi uyarınca hakimin bunları yasal gerekçesini göstermek suretiyle erteleme dışında bırakmağa takdir hakkı vardır.
Yargıtay CGK.nun 2.4.1980 günlü ve 979/85-166 sayılı kararıyla bir önlem niteliğinde olduğu belirtilen cürümden dolayı kurulan ceza mahkumiyetinde asıl cezaya bağımlı ve onun zorunlu sonucu olarak 6085 sayılı Trafik yasasının 60/E maddesi gereğince uygulanan Şoför ve sürücü ehliyetnamelerinin daimi veya geçici olarak geri alınmasına dair yaptırımın ertelenmiyeceği yolunda TCK.nunda özel yasasında ve anılan kararda bir hüküm bulunmamaktadır.
Ehliyatnamesinin geri alınmasına ilişkin yaptırımın, önlem niteliğinde kabul edilmiş olması, asıl ve tamamlayıcı cezaların ertelenmesine olanak veren durumlarda sırf bu niteliği nedeniyle onun erteleme dışı bırakılması erteleme kurumunun amaçları adalet ve nesafet kurallarıyla da bağdaşmaz. Mahkemenin bu konudaki takdirde ve uygulaması belirtilen nedenlerle yerinde olduğundan tebliğnamenin iki numaralı bendinde bozma istiyen görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde açıklayan kanıtlara mahkemenin takdirine göre suçun zorla işlendiğine ilişen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine, Ancak;
Mağdurenin sanık Bayram'ın yönetimindeki kamyonla kaçırıldığı kabul edilmiş ve sanık aşamalardaki savunmalarında suçta kullandığı kamyonun kendisine ait olduğunu bildirmiş olmasına göre, trafikte kayıtlı gerçek sahibi araştırılarak zoralımı gerekip gerekmiyeceğinin düşünülmemesi :
SONUÇ : Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları ile tebliğname içeriği bu itibarla yerinde olduğundan sanık Bayram hakkındaki hükmün açıklanan nedenle CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, depo parasının geri verilmesine 19.11.1980 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.