 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E: 1980/2671
K: 1980/3102
T: 01.10.1980
DAVA : 10.4.1971 Doğumlu Halil İbrahim ve 15.4.1971 doğumlu Hüseyin'i kaçırıp alıkoymaktan, Halil İbrahim'in ırz ve namusuna tasaddide bulunmaktan, Hüseyin'in ırz ve namusuna tasaddide bulunmaya eksik derecede teşebbüs etmekten sanık Mehmet ve bu suçlara katılmaktan sanık Zafer'in yapılan yargılamaları sonunda TCK.nun 415/1, 417, 61, 65/3, 54/3, 55/3, 59 ve 647 sayılı kanunun 4. maddeleri gereğince Zafer'in on ay hapis cezasıyle mahkumiyetlerine kaçırılıp alıkoymaktan her iki sanığın beraatine dair Aydın 2. Ağır Ceza mahkemesinden verilen 28.4.1980 gün ve 1979/69 esas 1980/59 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi müdahil ile sanık Mehmet tarafından istenilmiş ve şartı yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelendi :
Sanık Mehmet vekilinin duruşma istemi cezanın niteliği ve süresi bakımından yerinde görülmediğinden reddiyle, incelemenin duruşmasız yapılmasına, karar verildikten sonra gereği düşünüldü :
KARAR : CMUK.nun 373, 375. maddeleri gereğince verilen gizlilik kararına karşın 10.12.1979 tarihli oturumdaki duruşmanın açık yapılması onarılması mümkün olmadığından bozma nedeni sayılmamıştır.
Yapılan duruşmaya toplanan kanıtlara, hükmün dayandığı gerekçe ve takdire göre katılan vekilinin kaçırıp alıkoyma suçunun oluştuğuna ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle, sanıklar hakkında bu suçtan verilen usul ve yasaya uygun beraat hükmünün ONANMASINA,
Katılan vekili ile sanık Mehmet vekilinin diğer suçlardan verilen hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; Sanık vekilinin sübuta ilişen itirazları yerinde görülmediğinden reddine, Ancak:
Adli Tıp Meclisi'nce düzenlenen raporda mağdur Halil İbrahim 10.4.1977 doğumlu ve iki yaşında kabul edilerek Hükümet Tabibliğince yapılan muayenede saptanan bulguların mağdurun çok küçük olması dolayısıyle livata suretiyle ırza geçildiğinin kesin arazi olup olmadığının Adli Tıp Meclisinden yeniden sorulup sonucuna göre suç niteliğinin tayin ve takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de;
1 - Mağdur Halil İbrahim, aşamalardaki anlatımında sanıklardan birisinin ağzını ve gözünü kapatıp tuttuğunu diğerinin de donunu indirip ırzına geçtiğini bildirmiş olmasına dosya kapsamıyla da mağdurun ağız ve gözünü kapatanın sanık Zafer olduğu anlaşılmış bulunmasına göre, sanık Zafer'in diğer sanığın suçuna doğrudan katıldığı gözetilmeyerek TCK.nun 64. maddesi yerine, 65/3. maddesiyle hüküm kurulması,
2 - Davaya katılan Osman 7.5.1979 günlü katılma dilekçesinde maddi ve manevi ödence hakkının saklı tutulmasını istemiş ise de, sonradan 6.8.1979 ve 31.1.1980 tarihlerinde vekili aracılığı ile mahkemeye verdiği dilekçelerde sanıklardan 20.000 lira manevi ödence isteğini bildirmiş ve duruşmada da bu istemini tekrarlamış olduğu halde, manevi ödenceye hükmolunması gerekirken, tazminat talep haklarının saklı tutulmasına karar verilmesi,
3 - Davaya katılma dilekçesi 7.5.1979 günü verilmiş bulunması nedeniyle o tarihte yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca katılan yararına 1.750 lira maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken sonradan 10.5.1979 tarihinde yürürlüğe giren tarifeye göre 5.000 lira vekalet ücretine hükmolunması,
SONUÇ : Yasaya aykırı temyiz itirazları bu itibarla yerinde olduğundan hükmün tebliğname gibi CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, depo paralarının geri verilmesine 1.10.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.