 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1980/7675
K: 1980/9922
T: 22.09.1980
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 124.180 liranın faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacı hazineye ödenmesine ilişkin hükmün davalılar avukatları tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine gereği konuşuldu:
KARAR : Hükmüne uyulan daire bozma ilamında davalıların kasden işledikleri haksız eylem sonucu bakanlığı zarara uğrattıkları kabul edilmiş ve binnetice tesbiti gereken tek yönün zararın kapsamı olduğuna işaret edilmiştir. Hatta aynı kararda zararın nasıl ve ne şekilde tesbit edileceği ayrıntıları ile belirtilmiş ve ancak zararın gerçeğe yakın bir kesinlikle tesbitinin mümkün olmaması halinde hakimin Borçlar Yasasının 42/2. maddesi hükmünden yararlanarak takdiri gereğine değinilmiştir. Böylece bozmadan önce yaptırılan zarara ilişkin bilirkişi raporunun yeterli olmadığı, bir yönü ile davacı Bakanlıkla Belediye arasında aktedilen protokol hükümleri ile çalıştığı zımnen kabul edilmiş ve dolayısıyle zararın yeniden tesbitinin zorunluğuna işaret edilmiştir. Gerçekten Borçlar Kanununun 42/2. maddesi hükmüne göre, herşeyden evvel zararın gerçek kapsamının re'sen araştırılıp belirlenmesi zorunludur. Bu yöne başvurulmadan, bu hususta yetenekli re'sen araştırılıp belirlenmesi zorunludur. Bu yöne başvurulmadan, bu hususta yetenekli kişilerden oluşturulacak bilirkişi kuruluna iş tevdi edilip gerçek zararın tesbitine tevessül edilmeden ve bilirkişilerden (gerçek zararın tesbitine imkan yoktur) yanıtı alınmadan mahkemece 42. madde hükmüne dayanılarak talep edilen miktar esas alınıp bundan bir miktar indirim yapılmak suretiyle tazminatın belirlenmesi mümkün değildir. Hatta gerçek zararın tesbitine imkan olmadığı yolundaki bilirkişi mütalaasının mücerret olmaması, özellikle doyurucu ve inandırıcı gerekçelere dayanması şarttır. Öte yandan gerek bozmadan önce yapılan ve hükme dayanak tutulamıyacağı önceki bozma kararında zımnen belirtilen ve gerekse bozmadan sonra yetenekli olmayan kişi tarafından verilen ve özellikle gerekçeden yoksun olması dolayısıyle hükme dayanak tutulamıyan her iki bilirkişi raporlarında dahi zararın tesbit edilemiyeceği yolunda bir görüş yoktur. Şu halde mahkemenin, hükmüne uyduğu bozma ilamında öngörülen şekilde ve protokol hükümleri de gözetilerek bir bilirkişi incelemesi yaptırması için yetenekli kişilerden bir kurul oluşturması ve onların vereceği rapora göre uyuşmazlığı çözümlemesi gerekirken, yazılı şekilde ödetme kararı vermiş olması bozmayı gerektirir.
2 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre davalıların birinci bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerektir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 1. bendde gösterilen nedenle davalılar yararına BOZULMASINA, 22.9.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.