 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1980/4120
K: 1980/6339
T: 15.05.1980
DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından doğma tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 148700 liranın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Dava trafik kazası nedeniyle tazminat isteğidir. Dava dilekçesinde olaya davalının sebebiyet verdiği ileri sürülmüş ve delil olarak trafik kaza raporuna dayanılmıştır. Bu rapor olaydan sonra trafik polis memuru tarafından düzenlenmiş ve kusurun tamamının davalıda olduğu belirlenmiştir. Oysa 3.8.1967 günlü ve 12664 sayılı resmi gazetede yayınlanmış bulunan (Bölge Trafik Zabıtalarının Kuruluş Görev ve Yetkileri ile Çalışma Esas ve Usullerini Gösterir Yönetmelik)in 2. maddesi hükmüne göre, "kaza tesbit raporlarının kusurluluk hal ve derecesine temas etmeksizin sadece trafik kazasında, yer, zaman ve hava durumu ile kazanın oluş şekli ve şartlarını belirtmesi" gerekir. Bu nedenle sözü edilen rapora bir delil olarak dayanılamaz. Her ne kadar mahkemece trafik işlerinden anladığı belirtilerek emniyet müdürlüğünde görevli bir komiser bilirkişi seçilerek yerinde keşif yapılmış ve verilen bilirkişi raporunda yine davacının olayda tam kusurlu olduğu açıklanmış ise de; daha sonra davalının göstermiş bulunduğu tanıklar da dinlenmişlerdir. Bu tanıklar ise savunmayı doğrular nitelikte beyanda bulunmuşlardır. Mahkemece savunma tanıklarının sözü edilen açıklamaları da gözetilerek bilirkişiden yeni bir rapor alınmak gerekirken mevcut raporlar ile yetinilmiştir. Esasen bilirkişi seçilen komiserin trafik işlerinde uzman olduğuna dair bir kanıtta yoktur. Bu durumda iki tarafın tanıklarının sözleri birlikte gözetilerek trafik işlerinde uzman bir kişiye inceleme yaptırılarak tarafların olaya sebebiyet verme durumlarının tesbiti ile sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmiş olması usule aykırıdır.
2 - Davacı, dava açmadan önce zararını tesbit ettirmiş ve orada verilen raporda belirtilen zarar tutarının aynen ödetilmesini istemiştir. Mahkemece de bu rapor hükme dayanak tutulmuştur. Tebliğ edildikten sonra sözü edilen rapora davalı tarafça itiraz edilmemiş isede bu durum raporun aynen kabul edildiği anlamına gelmez. Nitekim davaya karşı verilen cevap dilekçesinde, rapordaki iddiaların gerçeği yansıtmadığı ileri sürülmüştür. O halde zararın tutarı yönünden de yeniden seçilecek bilirkişi eli ile inceleme yaptırılmak gerekirken sadece delil tesbiti raporuna dayanılarak ödetme kararı verilmiş olması bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 1 ve 2. bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA 15.5.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.