Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E:1980/14185
K:1981/811
T:30.01.1981
  • NEDENSİZ EDİNİMDEN DOĞAN BORÇLAR
  • SÖZLEŞMENİN BİÇİMİ
  • YAZILI BİÇİM
ÖZET : 1) - Devletin herhangi bir kimse ile bir sözleşme yapması için yetkili kimselerin belli şekillerde irade bildiriminde bulunması, sözleşmenin geçerlik şartlarındandır.
2)- Ancak, Devlet, geçerlik şekline uygun bir sözleşme yapmadan ya da sözleşmesi sona eren personeli sözleşmesini yenilemeden çalıştırdığı takdirde, çalışan kişi haksız iktisap kurallarınca çalışma karşılığını Devlet'ten isteyebilir.
3)- Bu haksız iktisabın kapsamı ise, eğer sözleşme yapılsa ya da o kişi o göreve atansa idi personele ne ödenecek idiyse, ondan ibarettir
4)- Anılan bu ilke uyarınca, sözleşmesi nilenmeden çalıştırılan personele ödenen aylık ya da ücretler idarece geri alınamaz.
(818 s. BK m. 61 vd., 11)
Taraflar arasındaki istirdat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 27760 liranın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu
1 - Davalının, davacı Bakanlığın bir kademesi olan Tescil ve Uygulama Genel Müdürlüğünde 1.3.1978 gününe kadar sözleşmeli personel olarak çalıştığı ve sözleşmesinin sona ermesine rağmen davacı balkanlığın davalıyı 1.3.1978 ile 30.6.1978 tarihleri arasında yine aynı görevde fiilden çalıştırdığı ve bunun doğal olarak da davalıya ücretini ödediği konularında taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Nitekim mahkeme dahi bu olguları aynen benimsemiştir. İşte davacı Bakanlık, davalı personelin sözleşmesinin 1.3.1978 gününde sona ermesine ve kendisi ile yeni bir sözleşme yapılmamasına rağmen, dört aylık ücret almak suretiyle haksız iktisapta bulunduğu iddiasiyle bu davayı açmış ve sözleşme yapılmadan davalıya ödenen ücretlerin geri alınmasını istemiştir.
Mahkeme dahi aynı görüş ve gerekçe ile davalının haksız ve sebebsiz olarak iktisap ettiği ücretlerin geri alınmasına karar vermiştir.
Oysa, ne davacı bakanlığın iddiası ve ne de mahkemenin (davanın kabulüne ilişkin) gerekçesi doğru değildir ve özellikle yasal dayanaktan yoksundur. Şöyleki;
Davalı personelin, davacı idare ile aralarında yapılmış bulunan sözleşmenin son bulduğu tarih olan 1.3.1978 gününden sonra da aynı görevde fiilen çalıştığı ihtilasızdır. O halde sorunu şu şekilde ortaya koyup, ele almak ve yanıtını vermek gerekir. davalı davacı bakanlıkta sözleşme yapmadan çalıştırıldığına göre bu çalışmanın karşılığı olan ücreti, kendisini çalıştıran idareden isteyebilir mi? eğer isteyebilirse bu isteğin hukuki dayanağı yasanın hangi hükmü olacaktır.
Bu iki soruya verilecek yanıt olumludur, ve sözleşme yapılmadan çalıştırılan davalı personel (ya da daha doğru bir deyimle kişi) BK.nun 61 ve onu izleyen maddeleri hükümlerinde düzenlenen haksız iktisap kurallarınca çalışmasının karşılığını idareden isteyebilecektir. Nitekim Yargıtay'ın öteden beri uygulaması bu yoldadır (Mesela: HGK.nun 16.12.1964 gün ve E. 1284/D-9, K. 739 sayılı ilamı: karar için bakınız. Senai Olgaç-Türk Borçlar Kanunu Genel Hükümleri istanbul 1969-Sayfa 581, N. 4, özellikle dipnot 1), (Selahattin Sulhi Tekinay-Borçlar Hukuku Dördünoü Bası- İstanbul 1979 Sayfa 570, dipnot 14'a ile ilgili metin ve orada anılan kararlar ve yazarlar). Az yukarıda anılan HGK. kararında açıkça belirtildiği veçhile,devletin herhangi bir kimse ile bir sözleşme yapması için yetkili kimselerin belli şekillerde irade bildiriminde bulunması sözleşmenin geçerlik şartlarındandır. Bu olayımızda da Devlet (yani Ticaret Bakanlığı) adına görevli ve yetkili kimseler tarafından yeni bir sözleşmenin düzenlenmediği ve bu itibarla da taraflar arasında geçerli bir sözleşme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ne var ki davacı idare geçerli bir sözleşme bulunmadığı halde, sanki geçerli bir sözleşme varmışcasına davalı personeli eski görevinde çalıştırmaya devam etmiştir. Eğer idare davalıyı sözleşmesiz çalıştırmasına rağmen ücretini vermeyecek olursa, bu takdirde davalı aleyhine kendi mal varlığında bir artış meydana gelmiş olacaktır ki, sözleşmesiz olarak çalışan personel haksız iktisap kurallarınca bu haksız İktisabın geri verilmesini (karşılığını) çalıştıran idareden isteyebilecektir. Bu haksız iktisabın kapsamı ise, eğer sözleşme yapılsa idi personele ne ödenecek idiyse ondan ibarettir. İşte davacı bakanlık da sözleşmesiz olarak çalıştırdığı davalı personele bunu ödemiştir. Hal böyle olunca da esasen davalının haksız bir iktisabından söz edilmesi mümkün olamayacaktır. Aksi görüşün kabulü; yani davalının sözleşme yapılmadan çalıştırıldığından bahisle kendisine ödenen ücretlerin geri alınmasına karar verilmesi, davacı idarenin haksız iktisabına sebep olacaktır ki, böyle bir kabul (yukarıda anılan gerekçelerle) yasal olmaktan uzaktır. Kaldı ki aynı ilkenin daha birçok konularda da uygulandığı müşahade edilmektedir. Mesela, 2490 sayılı Kanunun 1. maddesi kapsamına giren idare ve kurumların bu kanuna göre yapmak zorunda olduğu geçerli sözleşmeyi yapmadan bir malı satın alıp tüketmesi halinde, malı satan kişi (geçerli bir sözleşme olmadığı için) haksız iktisap kurallarınca mal bedelini idareden isteyebilmektedir. Şayet mahkemenin görüşü benimsenirse, o takdirde 2490 sayılı Kanunun 25. maddesinin öngördüğü şekilde sözleşme yapmadan bir mal alıp parasını satana ödeyen idare, satıcı ile alıcı durumundaki kendisi arasında kanuna uygun bir sözleşme yapılmadan mal bedelinin ödendiğinden bahsile ve haksız iktisap kurallarınca bedelini isteyebilecektir ki, böyle bir görüş idarenin haksız iktisapta bulunması sonucunu doğuracağından yanlıştır.
Nihayet, mahkemenin kabulü 334 sayılı Anayasa'nın 42/II. fıkrası hükmüne de aykırıdır. O halde, bütün bu yazılı nedenlerle davanın hemen reddine karar verilmek gerekirken, davanın niteliğine nüfuz edilmeden ve özellikle kanun hükümleri yanlış değerlendirilmek ve tersine uygulanmak suretiyle ödetme kararı verilmiş olması bozmayı gerektirir.
2 - Bozma nedenine göre davacının faize ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
Sonuç : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle davalı yararına (BOZULMASINA), ve bozma nedenine göre iadenin kapsamına yönelik temyiz nedenlerinin ikinci bentte gösterilen nedenlerle şimdilik incelenmesine gerek bulunmadığına ve peşin harçların istek halinde geri verilmesine, 30.1.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini