 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E:1980/14013
K:1981/1680
T:19.02.1981
- YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARININ NİTELİĞİ
- TÜZEYE AYKIRI EYLEMLERDEN
- DOĞAN BORÇLAR
- SORUMLULUĞUN GEREKLERİ
- ZARARIN SAPTANMASI
ÖZET : 1) - İptal davasının görülmesi sırasında Danıştay'ca verilen yürütmeyi durdurma kararları, henüz ortada iptal kararı bulunmadığı halde, iptali istenen idari tasarrufu ve onun sonucu olan işlemleri durdurur; bu tasarruf ve işlemlerin ittihaz ve icrasından önceki hukuksal durumun yürürlüğünü sağlar.
2)- Başka yere nakil işlemi henüz davacı memura tebliğ edilmeden, işlemle ilgili fotokopiye dayanılarak yürütmeyi durdurma kararı verilmiş ve bu karardan sonra da idari işlem tebliğ edilmeyip, davacı memur eski görevinde çalıştırılmış ise, davalı bakanın bu davranışı yürütmeyi durdurma kararına uyduğunun kanıtının teşkil eder.
3)- Esasen ayni görevde çalışmaya devam eden davacı memurun bu durumda - zarara uğradığından söz edilemez.
(334 s. Anayasa m. 114,140)
(818 s. BK m. 41 vd.,42)
Taraflar arasındaki manevi tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 10000 liranın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükümün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu
Davacı, Gümrük ve Tekel Bakanlığı Personel ve Eğitim Müdürlüğü Şefliği görevinden Trabzon Gümrükleri Başmüdürlüğü Şefliği'ne naklen atanmasın ilişkin olarak Bakanlıkça mübtehaz 18.2.1979 günlü idari tasarruf aleyhine açtığı iptal davası üzerine Danıştay'ca (4.2.1980 gün ve 390 sayı ile) yürütmenin durdurulmasına karar verildiğini; ancak bu kararın uygulanması için 14.3.1980 günlü dilekçe ile Bakanlığa başvurduğu halde, davalı bakanın yürütmeyi durdurma kararını uygulamadığını ve özellikle bu hususta olumlu veya olumsuz bir cevap da vermediğini ileri sürerek, (10.000 lira manevi tazminatın davalı bakandan tahsiline karar verilmesini) istemiştir.
Davalı, " hakkındaki tayin onayının (nakil tasarrufunun) davacıya tebliğ edilmediğini; ancak, sicil dosyasından naklen tayin belgesinin fotokopisini gizlice temin eden davacının başvurusu üzerine Danıştay'ca yürütmeyi durdurma kararı verilmiş olduğunu; davacının (tayin onayına rağmen) eski görevine devam etmesi itibariyle yürütmeyi durdurma kararını uyulmağından söz edilemiyeceğini; kaldıki yürütmeyi durdurma kararına da uyulduğunu ileri sürerek davarım reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme, yürütmeyi durdurma kararının uygulanmadığı iddiasını benimsemiş ve Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararından da söz ederek davalı Bakanı 10.000 lira manevi tazminat ödemeye mahkum etmiştir.
1 - Davacının, davalı bakana yönelik manevi tazminat isteği, naklen atama işlemine ait idari tasarrufun iptali için açtığı dava üzerine Danıştay'ca verilen yürütmeyi durdurma kararının uygulanmadığı iddiasına dayanmaktadır.
Bilindiği gibi, iptal davasının görülmesi sırasında Danıştay'ca verilen yürütmeyi durdurma kararları; henüz ortada iptal kararı bulunmadığı halde, iptali istenen idari tasarrufu ve onun sonucu olan işlemleri durdurur, bu tasarruf ve işlemlerin itiraz ve icrasından önceki hukuki durumun yürürlüğünü Sağlar.
Davacının, Trabzon Gümrükleri Başmüdürlüğü Şefliği görevine naklen atanması yolundaki idari tasarrufun varlığı tartışmasızdır. Ne varki. bu naklen atama tasarrufunun davacıya tebliğ edilmediği ve davacının Ankara'daki eski görevini sürdürdüğü dosyaya ibraz edilen (devam imza cetvelleri) ile de anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle yürütmeyi durdurma kararına uyulmadığından söz edilemiyeceği davalı tarafça savunulduğu ve davacının (kendisine tebliğ edildiğini ileri sürdüğü) nakil onayı yazısını mahkemeye ibraz etmesi istenildiği halde, mahkemece bu savunma üzerinde durulmamış ve davalı bakanın yürütmeyi durdurma kararına uymadığı benimsenmiştir. oysa, gerçekten onaylı nakit işlemi henüz davacıya tebliğ edilmeden yürütmeyi durdurma kararı verilmiş ve yürütmenin durdurulması kararından sonra da hakkındaki idari karar tebliğ edilmeyip, davacı eski görevine devam ettirilmiş ise; davalı bakanın bu davranışı yürüt meyi durdurma kararına uyduğunun kanıtını teşkil eder. Mahkemenin buna rağmen, davalının bu savunması üzerinde durmadan ve nedenlerini de göstermeden, yürütmeyi durdurma kararına uyulmadığını kabul etmiş olması yasaya aykırıdır.
Gerçi, 22.10.1979 gün ve 7/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre; Danıştay'ca verilen yürütmenin durdurulması kararlarının uygulanmaması bu kararları uygulamayan kamu görevlilerinin salt kişisel kusurlu olarak kabulleri için yeterlidir ve bu kararları yerine getirmeyen kamu görevlisinin hukuki sorumluluğu cihetine gidilebilmesi için ilgilinin aşmış olduğu iptal davası sonucunun beklenmesine gerek yoktur. Ancak, kamu görevlisinin hukuki (tazminat) sorumluluğu için bir zarar da doğmalıdır; özellikle BK.nun 49. maddesine göre manevi tazminata hükmedilebilmesi, zararın ağır olmasına bağlıdır. Hal böyle olunca, şayet olayımızda davacı eski görevini sürdürmüşse bir zararının varlığından da söz edilemez.
2 Öte yandan, davacı yürütmeyi durdurma kararının uygulanması için bizzat davalı bakana başvurmuş veya ihtarname gönderilmiş değildir. Davacının Bakanlığa hitaben 14.3.1980 günü (genel evraka verdiği) dilekçesi bir gün sonra işleme konulmuş ve Bakanlık Personel ve Eğitim Genel Müdürlüğünün olumlu görüş belirten yazısı 24.4.1980 gününden sonra davalı bakana sunulmuş ve davalı bakan da 14.5.1980 günlü onayı ile davacıyı eski görevine iade etmiştir. Görülüyorki, yürütmesi durdurma kararı makul bir süre içinde uygulanmıştır. Mahkemenin bu savunma üzerinde de durmadan davalının manevi tazminatla sorumluluğu cihetine gitmesi ayrıca bozmayı gerektirir
Sonuç : Temyiz olunan mahkeme kararının yukarıda gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA), bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine, 19.2.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.