Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1980/11180
K: 1980/13789
T: 28.11.1980
DAVA : Taraflar arasındaki manevi tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : Dava trafik kazası nedeniyle tazminat isteğidir. Davalı kendisine ait kamyonu kullanırken karayolunda davacı küçük (Ş.)'ye çarparak sol bacağının ezilmesine sebebiyet vermiş ve tedavi sırasında kangren olduğundan hayatını kurtarabilmek için bu bacak sol dizinin altından kesilmiştir. Davalı hakkında kamu davası açılmış ve orada kusur hakkında kamu davası açılmış ve orada kusur hakkında inceleme yapılmasına karar verilmiştir. İstanbul Teknik Üniversitesi Trafik Kürsüsü öğretim üyelerinden oluşan bilirkişiler, vermiş bulundukları 17.7.1978 günlü raporda (sağa sola bakmadan, yolun trafik durumunu kontrol etmeden, ilk geçiş hakkını motorlu araca bırakmadan ve kendisini gizlercesine bir vasıtanın arkasından sanığın önüne çıkış yapmış bulunan (Ş.)'nin olaya bizzat sebebiyet verdiği ve bu nedenlerle tamamen kusurlu olup davalının kusursuz sayılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Ceza hakimi de bu rapora dayanarak sanığın beratına karar vermiştir. Küçük (Ş.)'nin babası ona velayeten açmış bulunduğu bu davada araç sahibi davalıdan tazminat istemektedir. Mahkemece davalının kusuru olmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Haksız işlemi işleyen ve aynı zamanda aracın sahibi bulunan davalı uğranılan zarardan Borçlar Kanununun 41 ve Karayolları Trafik Kanununun 50. maddeleri gereğince sorumludur. Zarar görenin de bir kusuru varsa buna düşen tutar Borçlar Kanununun 44. maddesinin ikinci fıkrası gereğince hükmedilecek tazminattan indirilir. Bu dava ceza mahkemesince beraat kararı verildikten sonra açılım ve dava dilekçesinde orada alınan kusur raporuna itiraz edilmiştir. Fakat hukuk mahkemesinde bu itiraza rağmen kusur hakkında yeniden bir inceleme yaptırılmamış, ceza hakiminin beraat kararı ve bu kararın dayanağı olan bilirkişi raporu ile bağlı kalınmıştır. Borçlar Kanunun 53. maddesinin açık sözlerinden çıkan sonuca göre sadece sanığın eylemi işlemediğinin anlaşıldığını belirleyen veya birtakım olayların belli biçimde gerçekleştiğini tespit eden beraat kararları hukuk hakimini bağlar. çünkü bu yoldaki karar hukuk hakimi için kesin bir delil niteliğindedir. Fakat kusurun mevcut olmadığına dair beraat kararı hukuk hakimini bağlayıcı değildir. Gerçekten hukuk hakimi olayların beraat kararında gösterilen biçimde gerçekleştiğini benimsemiş olmasına rağmen aksine bir kanı ile kusurun varlığı sonucuna ulaşabilir. Davaya konu olan olayda davacı küçük (Ş.) 1969 doğumlu olup eylem 1977 yılında gerçekleşmiştir. Şu halde kendisi olay zamanında sekiz yaşında idi. Olayın meydana geliş biçimi az yukarda açıklandığı gibi olsa bile yolda giden aracın önünden her zaman bir yayanın ansızın ve hatta hızlı olarak çıkabileceğinin düşünülerek hızın azaltılmaması, olayı meydana getiren şoför için kusurlu ve tedbirsizce bir davranıştır. Bu nedenle davalının hiç kusurlu bulunmadığına ilişkin bilirkişilerin düşüncesi isabetli görülemez. Ayrıca 8 yaşındaki bir küçüğün henüz kendisine yapılan uyarıları bilemiyecek bir çağda olması ve bu yönden bir irade gücünün sağlanması olanağının bulunmaması onun kusurlu sayılmasını önler ve tehlikenin bir bölümünün mutlaka sürücüde olduğunun kabulünü gerektirir. (Bakınız: S. Kaneti Federal Mahkeme Kararları, Sahife 121 No. 112, Sahife 80 No: 76) gerçekten zarar görenin temyiz kudretinden mahrum bir kişi olması halinde zarar görenin kusuru ve kusurlu davranışı söz konusu olamaz. Zira kusurun subjektif cephesi bulunmamaktadır. Bu durumda zarar görenin davranışı kusursuz bir davranıştır. Bu davranışın zararın meydana gelmesinde veya artmasında katkısı varsa ancak tazminatın indirilmesine neden olabilir. O halde küçüğün temiz kudretini haiz olmadığı gözetilmeyerek olayın değerlendirilmesinde yanlışa düşülüp kusurun tamamen 8 yaşındaki davacı küçükte olduğunun kabulü de yasaya aykırı düşmüştür.
Bundan başka 8 yaşındaki bir çocuğun karayolunda başıboş bırakılmış ve trafik konusunda gereğince eğitilmemiş olması ana-baba için bir kusur sayılabilirsede bu kusur yaralanan çocuğun davasında zarar yapanın kusuru ile karşılatırılamaz. Diğer bir deyimle küçüğün uğramış olduğu zarar için ana-babanın kusuru, müterafik kusur sayılamaz. Davacı küçük (Ş.) kusursuz olduğundan ana-babasının kusuru ile davalının kusurunun birleşmesi halinde uğradığı zararın tamamını bunlardan herbirinden birlikte sebebiyet verme cezası uyarınca isteyebilir. (Bakınız: Dr. H. Becker, İsviçre Medeni Kanunun Şerhi, VI. Cilt, Borçlar Kanunu, I. Kısım genel hükümler Adalet Bakanlığı Yayınları, Sahife 273).
Öte yandan davalı (A.) olaya sebebiyet veren aracın sahibi ve işletenidir. Karayolları Trafik Kanununun 50. maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre motorlu taşıtın kullanılmasından doğan zarardan araç sahibi hukuken sorumludur. Burada araç sahibi deyimiyle işletici amaç tutulmuş olsabile davalı aynı zamanda işletici olduğundan sonuç değişmez. Trafik kazalarında işleticinin sorumluluğu belli bir özellik arzeden ve tehlikeli kabul edilen işletmeye dayanır. İşletmenin bu özelliği motorlu taşıtın mekanik kuvvetin etkisiyle tipik bir ortamda yol almasıdır. Böylece işletme kazalarında sorumluluk işletme tehlikesine dayanmakta ve kusur, sorumluluğun temelini teşkil etmemektedir. Taşıtın işletilmesiyle zarar arasındaki illiyet rabıtasının ispatı sorumluluk için zaruri ve kafidir. Olayda kaza nedeninin bir kusuru söz konusu olamıyacağına ve ortada diğer kurtuluş nedenleri de bulunmadığına göre davalının hukuki sorumluluğu mevcut kabul edilmelidir. Mahkemenin olayı Trafik Kanununun 50. maddesi hükmü yönünden değerlendirmemiş olması da bu yönden bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 28.11.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini