 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1980/1110
K: 1980/5858
T: 06.05.1980
DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından doğan tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 21000 liranın davalılardan alınarak davacılara ödenmesine ilişkin hükmün davacılar avukatı (Y.Ö.) tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerektir.
2 - Dava, adam ölmesinden ötürü cenaze giderlerine ve destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminat ile manevi tazminatın ödetilmesi isteğidir. Davalı (F.K.)'ın kullandığı ve kendisi ile birlikte değer davalı (İ.İ.)'ın sahibi bulunduğu taşıt aracının sebebiyet verdiği bir kazada (H.Ç.) yaralanmış ve kaldırıldığı hastanede birkaç gün sonra ölmüştür. Davacılardan (N.N.) ölenin eşi ve (F.G.) henüz ergin olmayan kızıdır. Dava dilekçesinde yalnız adları geçen davalıların ölenin desteğinden yoksun kaldıkları ileri sürülmektedir. (H.Ç.) Emekli Sandığının iştirakçılarından iken olaydan önce emekliye ayrılmış ve olaydan sonra eşi (N.N.) ile kızı (F.G.)'e dul ve yetim aylığı bağlanmıştır. Ölenin sağlığında emekli aylığından başka bir geliri yoktur. Bilirkişi raporunda davacı eş ve kızına ölenin sağlığında emekli aylığından ayırabileceği tutardan fazlası kadar dul ve yetim aylığı bağlanmış olduğundan destekten yoksun kalmanın söz konusu olmadığı belirtilmiş ve davacılar bu rapora Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Esas: 1978/1 Karar 1978/3 sayılı ve 6.3.1978 günlü İçtihadı Birleştirme Kararına dayanarak itiraz etmişlerdir. Ancak Mahkemece bu itiraz karşılanmadan bilirkişinin raporuna dayanılarak destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
Yargıtay Büyük Genel Kurulunun az önce sözü edilen İçtihadı Birleştirme Kararının baştarafında aralarında aykırılık bulunduğu belirtilen kararlara konu olan olaylarda ölenin haksız eylemin işlendiği günde memur olmasına karşılık, bu davaya konu olan olayda ölenin memur olmayıp emekli bulunması ters bir uygulamaya neden olamaz. Çünkü İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde aynen (... haksız eylem sonucu ölen kişi yaşamı süresince çalışmış ve maaşından düzenli olarak belirli bir miktar kesilerek sandığa yatırılmıştır. Zarar verenin bu paradan yararlanması söz konusu olamaz. O halde zarar veren, verdiği zararın tamamını açılan davada ödemelidir.) denilmektedir. Bundan çıkacak sonuç ölenin ister memur, isterse emekli olsun haksız eylemi işleyenin verdiği zararın tamamını tazmin edeceğidir.
Öte yandan bütün sosyal sigortalarda hak sahibine ödemede bulunan ilgili kurumun ancak zarara sebebiyet verene rücu hakkının bulunması halinde bu kurumca yapılan ödemelerin denkleştirme yapılırken zarardan indirilmesi bir kural olarak benimsenmiştir. 506 Sayılı Kanunda ölüm sigortasından yapılan yardımlardan dolayı kuruma rücu hakkı tanıyan bir hükme yer verilmemesi nedeniyle ölüm sigortasından sigortalının hak sahiplerine bağlanan yardımların destekten yoksun kalanların zararlarından düşülmesinin mümkün olmadığını belirtilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Esas 1977/4 - 1110, Karar 1979/1395 sayılı ve 28.11.1979 günlü emsal nitelikteki kararı buna örnek olarak gösterilebilir. Emekli Sandığının ne kendi özel Kanunu ve ne de genel nitelikteki Borçlar Kanunu hükümlerine göre zararı meydana getiren kişilere karşı bir rücu hakkı vardır.
Her ne kadar Emekli sandığı Kanununun 129. maddesinin birinci fıkrasında iştirakçilerden ölenlerin dul ve yetimlerinin, sebep olanlar aleyhine açacakları davaları sandık dahi kovuşturmaya ve bu davalara üçüncü kişi olarak girmeğe ve dul ve yetimler tarafından dava açılmamış ise bunu doğrudan doğruya açmaya yetkili bulunmuş ve böylece kuruma rücua benzer bir hak tanınmış ise de, aynı maddenin ikinci fıkrasında bu dava sonunda para tazminatı alınırsa bundan kovuşturma için yapılan giderlerle birlikte dul ve yetim aylığı bağlanan hallerde bu aylıkların beş yıllığı sandıkça alınarak varsa geri kalanın ilgililere ödeneceği hükme bağlanmıştır. İşte destekten yoksun kalma tazminatının saptanmasında Emekli Sandığınca bağlanan gelirlerin indirilmesi gerektiğine dair içtihadın dayandığı esas sözü edilen ikinci fıkrada öngörülmüş olan bu hükümdür. O halde ölenin emekli olması halinde de aynı kural uygulanacaktır.
Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminat isteğinin reddine karar verilmiş olması yasaya aykırıdır.
3 - Davacılardan (F.G.)'ün manevi tazminat isteği hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması bozmayı gerektirir.
4 - Davacılar dava dilekçelerinde, desteklerinin ölümü nedeniyle katlandıkları 12000 liradan ibaret defin masraflarının da tahsilini istemişlerdir. Gerçi maddi tazminatın her türünün isbatı davacılara aittir. Ne var ki ölen her şahıs için yakınlarının ya da ailesinin ya da ailelerinden birinin mutlak surette bazı defin giderlerine katlandığının kabulü zorunludur. Bunun aksi düşünülemez. Bütün mesele defin giderlerinin kapsamını belirlemekte toplanır. Bu tür giderler her türlü delil ile ispatlanabilir. Bu konuda delil ibraz edilememesi halinde dahi mahkeme bu konuda bir bilirkişi incelemesi yaptırmak suretiyle sarfedilen giderleri tesbit ettirmek zorundadır. Mahkemenin bu davada belge ibraz edilmesine rağmen, defin giderleri hakkındaki talebi de gerekçe göstermeksizin reddetmiş olması bozmayı gerektirir.
5 - Davacılar dava dilekçesinde faiz istemiş olmalarına rağmen bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması da yasaya aykırıdır.
6 - Mahkemenin hükmettiği tazminata göre, eksik avukatlık ücreti takdir etmesi keza bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 2, 4, 5, ve 6 ncı bentlerde gösterilen nedenlerle tüm davacılar yararına 3 üncü bentte gösterilen nedenle sadece (F.G.) yararına BOZULMASINA 6.5.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.