Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1980/11031
K: 1980/13632
T: 25.11.1980
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 47.100 liranın faiziyle birlikte davalılardan dayanışmalı olarak alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün süresi içinde davalılar (R.A.) (M.Y.) ve (A.Ç.) tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre öteki temyiz itirazlarının reddi gerektir.
2 - Temyiz kudreti bulunmayanların sebebiyet sorumluluğu (objektif sorumluluk) Borçlar Kanununun 54. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiştir. Bu fıkra hükmüne göre hakkaniyet gerekli kılıyorsa hakim, temyiz kudreti bulunmayan bir kişiyi kısmen veya tam tazminata mahkum edebilir. Anılan hükmün amacı, sorumluluğu, hakkaniyet düşüncesiyle kusur sorumluluğu hali dışında genişletmek olup mümeyyiz olmayanın eyleminden hukuki bir sonuç doğmayacağı hakkındaki genel kurala bir istisna koymaktır. Gerçekten Türk Medeni Kanunun 15. maddesinin birinci fıkrası hükmü, kural olarak mümeyyiz olmayanların, haksız eylemleri nedeniyle sorumlu olmamalarını gerektirir. Fakat bu maddenin ikinci fıkrası bazı istisnalara işaret etmektedir. İşte Borçlar Kanunun 54. maddesinin birinci fıkrası hükmü bu istisnalardan biri, belki de en önemlisidir. Hakim adaletin gerektirdiği yerde, temyiz kudretinin bulunmamasından dolayı zarara sebebiyet verene isnadının kabul olmamasını bir kenara bırakabilecektir. Burada hakime geniş bir takdir yetkisi verilmiştir. Her olayda zarara uğrayan kimsenin, haksız eylemi işleyen gayri mümeyyizden tazminat isteyip istemiyeceği, olayı saran hal ve şartlara bakılarak tayin edilecektir. Bu hal ve şartlar arasında mümeyyiz olmayanın hürriyetinin doğurduğu özel tehlike, temyiz kudreti olmamasına rağmen belli bir kusurun varlığı, zarara uğrayanın olay sırasında zarar failine karşı davranışı ve öncelikle mümeyyiz olmayanın iktisadi gücünün büyüklüğü ile zarara uğrayanınki ile karşılaştırılması gösterilebilir. Eğer olayın mali bakımından doğurduğu zarar, mağdur yönünden hissedilir derecede, buna karşılık zarar faili için nispeten kolaylıkla yüklenilebilir mahiyette ise mümeyyiz olmayan failin, zararı tamamen veya kısmen tazmin etmesi adalete uygun olur. Bu nedenle zarara uğrayanın zararı yapana nezaret eden bir kişiden tazminat alıp alamıyacağı gözönünde tutmak gerekir. Zengin bir delinin farik bir adama verdiği zararı tazmin etmesi hakkaniyete birçok hallerde uygun düşer. Ne varki, failin zengin, zarar görenin fakir olması her zaman 54. maddenin birinci fıkrası hükmünün uygulanmasını gerektirmez. Hakim az önce değinilen diğer özel hal ve şartlar mümeyyiz olmayanın zarara uğrayan tarafından tahrik edilip edilmediğini, edilmişse derecesini, mümeyyiz olmayanın eyleminden dolayı başkasının, örneğin nezaretle yükümlü olan ev reisinin sorumlu tutulup tutulamıyacağını, fiilin işleniş biçimini, mümeyyiz olmayanın eylemi işlerken, içinde bulunduğu ruh haletini incelemeli ve sorumlu tutulabildiği takdirde bunun kapsamını tayin etmelidir. (bakınız: Dr. H. Becker, İsviçre Medeni Kanunu Çevirisi, VI. Cilt Borçlar Kanunu 1. Kısım Genel Hükümler, Sahife 324 ve sonrakiler, yine bakınız: Dr. Selahattin Sulhi Tekinay, Borçlar Hukuku 3. Bası, Sahife 404 ve sonrakiler).
Dava dilekçesindeki açıklamalardan aile reislerinden ayrıca küçüklerin de dava edildikleri anlaşılmaktadır. Ceza dosyasındaki raporlara göre bunlar temyiz kudretinden yoksundurlar. Bu durumda mahkemece yukarıda belirtilen özel hal ve şartların varlığı araştırılmaksızın mümeyyiz bulunmayan küçük davalıların zararla ve zararın tamamı ile sorumlu tutulmuş olmaları yasaya aykırıdır.
3 - Usulün 275 ve sonraki maddelerine göre çözümü özel ve teknik bilgiye dayanan konularda ihtisas sahibi kişilerin dinlenmeleri ve onların raporuna göre hüküm verilmesi gerekmektedir. Dinlenilecek bilirkişilerin ise nasıl seçilecekleri aynı maddelerde belirtilmiştir. Mahkemece bu esas gözetilmeyerek dava davacının kaymakamlık makamına verdiği dilekçe üzerinde Ziraat Teknisyenlerinin idari yoldan vermiş olduğu raporun hükme esas alınması usule aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 2 ve 3. bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA öteki temyiz itirazlarının 1. bentte gösterilen nedenlerle reddine 25.11.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini