Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E:1980/10289
K:1980/1626
T:11.02.1980
  • AVUKATLIK ÜCRET SÖZLEŞMESİ
  • ÜCRET SÖZLEŞMESİNİN GEÇERLİLİK BİÇİMİ
  • ÜCRET SÖZLEŞMESİNİN KAPSAMI
  • ÇEKİŞMELİ HAKLARI EDİNME YASAĞI
  • İSTEMLE BAĞLILIK
ÖZET:1 - Yazılı sözleşmede, davanın kaybı halinde b:ir ücret alınacağının kararlaştırılmamış olması halinde bu sözleşme tümüyle geçersiz sayılır.
2 - Avukatlık ücret sözleşmesinde mevcut "... müvekkil (S.Ş.); iş bu açılacak babalık davası, tereke tespit, miras davaları neticesinde küçük, (N.S.) ve kendisine düşen men faatin maddi değerinin % 1O'unun nakit ve ayni olarak avukatlık ücreti olarak... " avukata verileceğinin kararlaştırılmış olması, 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 47 ve 164/III, maddeleri hükümlerince geçersizdir
3 - Bu durumda avukat, davanın açıldığı günde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ücret isteyebilir.
4 - Hakim taleple bağlıdır; müteselsilen tahsil isteği olmamasına rağmen müteselsilen tahsile karar vermesi HUMK.nun 74. maddesine aykırılık teşkil eder.
(1136 s. Av. K m. 47, 163/son - t., 164)
(1086 s. HUMK m. 74)
(818 s. BK m. 20, 69, 50, 51, 142)
(Av. As. Üc. Trt. m. 1)
Taraflar arasındaki vekalet ücretinden doğan alacak davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 200.000 liranın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün davalı avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosya incelendi gereği konuşuldu
Davacı, avukat olduğunu ve davalılarla vaki anlaşma üzerine kendilerinin 28.41973 günlü vekaletnameyle umumi vekilleri olduğunu ve aynı gün bir de ücret sözleşmesi yaptıklarını, bilahare kendisinin bu sözleşmeye dayanarak (...davalı adına Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi)nin 1973/457 esasında kayıtlı, davalıları Dr. Sabri'nin kanuni mirasçıları olan Nemika, Nezihe, Semiha olan ve konusu da "- Küçük Nesip'in babasının müteveffa Dr. Sabri olduğunun sübutuna ve nafaka talebine -" ilişkin bulunan bir dava açıp yürüttüğünü; ayrıca terekenin tesbiti ile terekeye tedbir konulmasını sağlamak amaciyle müvekkil küçüğe bir kayyım tayini için Konya 1. Sulh Hukuk Mahkemesi 'nde 1973/317 esas sayılı bir dava açıp sonuçlandırıldığını ve küçüğe mahkeme başkatibi Mehmet'in kayyım tayin edildiğini, bilahere kayyım tarafından verilen Konya 3. Noterliği'nin 7492 yevmiye numaralı ve 30.4.1973 günlü" vekaletnameye dayanarak Konya Tereke Hakimliği'ne müracaatla "müteveffa Dr. Sabri'ye ait terekenin tesbitini ve terekeye babalık davası sonuna kadar tedbir konulmasını" dava ettiğini ve mahkemece istek doğrultusunda işlem yapıldığını; ayrıca babalık davasına esas olmak üzere Konya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde 1973/60-46 sayılı bir de tesbit yaptırdığını, öte yandan Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 1973/578 esas sayılı manevi tazminat davası açtığını; muhtelif aşamalardan sonra davaların müvekkiller lehine sonuçlandığını ve küçük Nesip'in mirasçı olduğunu saptayan veraset belgesi terake mahkemesine ibraz edilip miras taksim edilir hale geldiğinde davalı müvekkil Samiha'nın kendisini "Konya 4. Noterliği'nin 5.5.1977 gün ve 8311 yevmiye numaralı azilnamesi ile" azlettiğini; azim tamamen haksız ve sebebsiz olduğunu...) ileri sürerek 28.4.1973 günlü ücret sözleşmesine dayanarak ve fazlaya ait hakkını saklı tutarak şimdilik kaydiyle 200.000 lira ücreti vekaletin davalılardan müştereken tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Semiha savunmasında özetle (... davacı ile 0/0 10 üzerinden anlaşmadığını, masrafların yazılacağından bahsile davacının kendisine boş bir kağıt imzalattığını, bu durumda boş belgenin birahare doldurulmuş olacağını, aslında davacının hakkettiği ücretin 43.600 lira olabileceğini, buna karşılık kendisine 6.500 lira ödemiş olduğunu; azle, davacının bu davranışının sebep olduğunu ve azilde haklı bulunduğunu, çocuğa isabet eden mirasın değerinin vergi beyannamelerinde beyan edildiğini, buna göre gerçek değerin 337.500 lira olduğunu....) bildirmiştir.
Mahkeme, davacı ile davalı küçük arasında ve küçüğü bağlıyacak nitelikte bir ücret anlaşması bulunmadığını kabul ile davalı küçük aleyhine açılan davayı reddetmiş ve fakat davacı ile davlı Semiha arasındaki ücret sözleşmesini geçerli saymış ve azim haklı nedene dayanmadığını da benimsemek suretiyle davalı küçüğe isabet eden terekenin tesbit anındaki değerinin 2.538.176 lira olduğunun gerçekleştiğinden bahisle bunun % 10'unun 253.817,64 lira olduğunu ve davacının bu ücrete hak kazandığını belirterek, istekle bağlı kalmak suretiyle 200.000 liranın tahsiline karar vermiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre davalı Semiha'nın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerektir.
2 - Yukarıda etraflıca izah olunduğu veçhile davacı vekilin ücret isteği 28.4.1973 gönlü yazılı ücret sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. davalı Semiha bu sözleşmeyi imzaladığını ikrar etmiştir. Şu halde bu sözleşmenin geçerli olup olmadığı hususunun tesbiti, bu davanın sonucu ile son derece ilişkilidir. Anılan sözleşme iki sahifeden ibarettir. Sözleşmenin 1. sahifesinde "deruhte edilen hukuki yardımın nitelik ve kapsamı" açıklanmış ve 1. maddesinde "'ücretin kapsamı ve ücretin belirlenmesinde dikkat nazara alınacak esaslar" tesbit edilmiştir. Anılan madde dikkatle incelendikte; bu madde de "belli bir avukatlık ücretinin öngörülmediği" ve sadece (Küçük Nesip'e düşecek mirasın % 10 ücret ödenecektir) denmekle iktifa edildiği görülecektir, Ücret sözleşmesinde mevcut olan ve taraflar arasındaki ücret konusunu düzenleyen ve kapsamını belirleyen bu maddede "davanın kaybı" diğer bir deyimle (babalık davasının reddi ve davalı küçüğe miras kalmaması) halinde hiç bir ücret öngörülmediği açık ve seçik olarak anlaşılmaktadır. 0 halde, bu sözleşmedeki sözlerden, ücretin, sadece babalık davasının kazanılması hali ile sınırlı olduğunun ve davanın kaybı halinde bir ücret ödenmeyeceğinin kararlaştırıldığının kabulü zorunludur. Bu nitelikteki bir sözleşmenin ise, kapsadığı bu şart yönünden 1136 sayılı Kanununun 164. maddesinin 3. fıkrası hükmüne aykırı olduğu kuşkusuzdur. Çünkü, anılan maddede değil ücretsiz dava almak, tarifedeki en az tutarın altında bir ücretle iş kabulü dahi yasaklanmıştır. Bu yasağa göre, davanın kaybı halinde hiç bir ücret alınmıyacağı koşulunu kapsayan sözleşme elbetteki geçersiz sayılacaktır (BK. .md. 20). Kaldı ki bu yasak ayrıca mnzibatı bir ceza ile de güçlendirilmiştir. Öte yandan bu olayda aynı Yasanın 168. maddesinin son fıkrası hükmünün uygulanmasından da söz konusu edilemez. Bütün bunlara ilaveten (açılan) babalık davasının % 100 kazanılacağı için bu şekilde bir sözleşme şartı kabul edilmiştir) şeklindeki bir iddianın da hukuki dayanağı yoktur. Nitekim, açılmış olan babalık davası mahkemece önce reddedilmiş ve red hükmü 'dairece "dava devam ederken yürürlüğe giren 1926 sayılı yasadan söz edilerek" bozulmuştur. Şu halde, davanın reddi halini öngören bir ücreti kapsamıyan bu ücret sözleşmesi geçersizdir; davacı bu durumda ancak davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine dayanarak ücret isteyebilir. Mahkemenin bu yönü gözetmeksizin, sözleşmenin geçerli olduğundan bahiste ödetme kararı vermiş olması bozmayı gerektirir.
3 - Davanın dayanağını teşkil eden 28.4.1973 günlü ücret sözleşmesinin ikinci sahifesinde mevcut ve daktilo yazısı ile yazılmış metin incelendikte özel anlaşma başlığı altındaki bu bölümde aynen "... Müvekkil Semiha işbu açılacak babalık davası, tereke tesbit ve tedbir, miras davaları neticesinde küçük Nesip ve kendisine düşen menfaatın maddi değerinin % 10'unun nakit ve ayni olarak avukatlık ücreti olarak Erdoğana vermeyi avukatlık ücreti anlaşması olarak kabul etmiştir...) dendiği ve bu metnin taraflarca imza altına alındığı açıkça görülecektir. Bu özel anlaşmanın taraftar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde öncelikle gözönünde tutulması gerektiği kuşkusuzdur. Zira bu özel anlaşmanın, ücret sözleşmesinin 1. sahifesinin düzenlenmesinden sonra yapıldığında asla tereddüt etmemek gerekir. Hal böyle olunca, aynı ücret sözleşmesi, 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 47 ve 164/3. maddesi hükümlerince de ayrıca geçersizdir [batıldır]. Şöyleki, davalı Semiha "-dava sonunda oğlu küçük Nesip ile kendisine isabet eden menfaatın yani miras hakkının %10 unu nakit ye ayın olarak vermeyi yükümlenmiştir-". Sözleşmede öngörülen bu koşul nitelikçe, uyuşmazlık konusu hakkın bir bölümünün ücret olarak temellükü anlamındadır. Olay sırasında yürürlükte bulunan 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 47. maddesi, avukatların el koydukları işlere ait çekişmeli hakları temellük etmelerini yasaklamıştır. Esasen aynı doğrultudaki kural, aynı Yasanın 164. maddesinin . fıkrasında da yer almıştır. Bu madde hükmüne göre, "-2. fıkraya göre yapılacak anlaşmalar, dava konusu olan mal alacak veya hak gibi kıymetlerden bir kısmının aynen avukata ait olacağını ve böylece avukatın taraflardan biri imiş gibi dava konusuna doğrudan doğruya ortaklığını kapsıyamaz. Bu gibi ücret sözleşmeleri batıldır-". Aynı maddenin 2. fıkrasında, yükümlenilen işin değerinin ya da hükmedilenin belli bir yüzdesinin avukatlık ücreti olarak kararlaştırıla. bileceğinin kabul edilmiş olması, çekişmeli hakkın ve yükümlenilen işin belli bir bölümünün temellüküne, bu hükümle cevaz verildiği anlamında yorumlanamaz; zira, yukarıya metni aynen alınan müteakip 3. fıkra hükmü böyle bir yorum ve kabulü imkansız kılmıştır. 0 halde, davacı ile davalı Semiha arasında yapılmış olan özel anlaşmada batıl [geçersiz] olduğundan davacı ancak, dava tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre ücret isteyebilir. Mahkemenin, anılan nedenlerle de geçersiz olmasına rağmen bu sözleşmeyi esas alarak ödetme kararı vermiş olması keza bozmayı gerektirir.
4 - Davacı, 200.000 lira avukatlık ücretinin her iki davalıdan müştereken tahsilini istemiştir. Davacının müteselsilen tahsil yolunda bir talebi mevcut değildir. Nitekim mahkeme davalılardan Nesip'i bağlayacak bir ücret sözleşmesi bulunmadığı gerekçesiyle küçük hakkındaki davayı reddetmiştir. Bilindiği gibi, mahkeme, Usulün 74. maddesi hükmünce davacının iddiası ile bağlıdır; iddia dışında ve talebi aşar şekilde bir karar veremez. Davacı, müteselsilen tahsil isteğinde bulunmadığına ve yerine getirilmesi, yani ifası istenen borç [bölünebilir borç] niteliğinde olması itibariyle olayımızda BK.nun 69. maddesinin uygulanmasından da söz edilmiyeceğine göre, mahkemenin davalılardan birini borcun tamamından sorumlu tutması mümkün değildir. Böyle bir uygulama Usulün 74. maddesi hükmüne açık bir aykırılık teşkil eder (İlhan E. Postacıoğlu - Medeni Usul Hukuku Dersleri - İstanbul 1975, Sayfa: 246 vd. özellikle dipnot 17)(Kenan Tunçomağ - Türk Borçlar Hukuku, İstanbul 1976, Sayfa: 1028 vd., özellikle 1042, dipnot 17/a ve 17/b ve orada anılan daire kararları) O halde mahkemece, davacının müteselsilen tahsil isteği bulunmadığı gözetilip her bir davalının ancak gerçekleşecek borcun yarısından sorumlu tutulabileceği düşünülerek ona göre hüküm verilmesi gere kirken, borcun tümüyle bir davalıyı sorumlu tutması da ayrıca usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Temyiz olunan kararın iki, üç ve dördüncü maddelerde gösterilen nedenlerle mümeyyiz davalı Semiha yararına (BOZULMASINA), davalının sair temyiz itirazlarının birinci bentde gösterilen nedenlerle reddine ve davalı yararına takdir edilen 3.000 lira duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine ve davalının peşin harcının istek halinde geri verilmesine 11.2.1980 gününde oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini