 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1980/8932
K: 1980/9323
T: 16.12.1980
DAVA : Cemile ile M. Hayri arasındaki senet iptali davasına dair verilen 18.3.1980 tarih ve 466/188 sayılı hükmün dairenin 9.10.1980 gün ve 5384/7130 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Sözü edilen kararın düzeltilmesi davacı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, mirastan feragat sözleşmesinin, iradeyi sakatlıyan (fesada uğratan) sebepler yüzünden iptaline ilişkin olup,davayı mirasdan feragat eden Cemile açmıştır. Öyle ise uyuşmazlık MK.nun 451. maddesinin kapsamın girmektedir. O halde anlaşmazlığın bu madde ve onu tamalayıcısı niteliğinde bulunan BK. nun 23 ve sonraki maddeleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Bu bakımdan davacı vekilinin davayı MK. nun 499. maddesinin kapsamı içinde görmesi ve bundan sonuçlar çıkarmaya çalışması yanlıştır. Çünkü MK.nun 499. maddesi, ölenin, ölüme bağlı tasaruflarının iptali ile ilgili sebepleri içermekte olup, metine dahil olduğu tartışmasız olan kenar başlıkta da buna açıkça işaret olunmuştur. Hal böyle olunca olayda MK. nun 501. maddesinde yer alan zamanaşımı söz konusu olmayıp davanın az önce belirlenen niteliği karşısında MK. nun 451. ve BK. nun 31. maddelerinde yer alan bir yıllık hak düşürücü sürenin uygulanması gerekir.
Dava açma hakkının önlenmesi için bir süre öngörülmüş ise bu, zamanaşımıdır. Hakkın özünü ortadan kaldıran süre ise hak düşürücüdür. İşte bu ölçü ile hem MK.nun 451. hem de BK. nun 31. maddesine bakıldığı takdirde, her iki metinde de dava açma hakkı değil, davanın özünün ortadan kaldırıldığı görülmektedir.
Bozma kararında belirtildiği gibi delilerin zamanaşımı olarak değil hak düşürücü süre açısından tartışılıp değerlendirilmesi zorunludur. Mirastan feragat sözleşmesi 13.11.1974 gününde düzenlenmiş, dava ise 25.6.1976'da, yani aradan bir yıldan çok zaman geçtikten sonra açılmıştır. bu itibarla hak düşürücü sürenin re'sen araştırılması zorunludur. öyle ise davacının karar düzeltme gerekçesinde yer alan ve az önce açıklanan ilkelere ters düşen görüşler yerinde bulunmamaktadır. Onun için karar düzeltme dilekçesinin reddi gerekir.
Temyiz ilamında bildirilen gerektirici sebeplere ve özellikle yukarıda yazılı gerekçelere göre Usulün 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE ve Usulün 442. maddesi hükmünce ve 2248 sayılı Kanun da gözetilerek 800 lira para cezasını ve 2345 sayılı kanun gereğince 100 lira maktu ilam harcının karar düzeltme isteyene yükletilmesi, 16.12.1980 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.