 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1980/1214
K: 1980/2923
T: 03.04.1980
DAVA : Ali ve arkadaşları ile Huma (Başsert) arasındaki mirasta iade ve tapu iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki davalı tarafından istenilmekle, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava mirasta iadeye ilişkindir.
Mirasta iade, ölenin muhtemel arzularının olabildiğince yerine getirilmesi ilkesine dayalı bir müessesedir. İşte bu yüzden (geri verme) borcu bakımından füruu (altsoy) ile öteki mirasçılar arasında bir ayırım yapılmıştır. Şöyleki: Mirasta bırakanın bütün füruuna (altsoyuna) aynı ölçüde yakın bağlarla bağlı bulunacağı, bunlar arasında fark gözetmiyeceği esasından hareket olunmuş, teberrudan yararlanan fürua iade borcu ile yükümlü tutulmuş, böylece miras bırakanın birşey almayan altsoyu korunmuş ve eşitlik sağlanmıştır. Bu hükmün haklı ve adalete uygun olduğu söz götürmez (Prof. Necip Kocayusufpaşaoğlu, Miras Hukuku, 1976, Sh. 438, 444). Bununla beraber, miras bırakan bu kuralı bozmak istiyorsa iradesini o yolda açıklıyabilir. (MK. 603/2).
Bir kimseden, kardeşiyle babasını veya annesiyle karısını ya da eşi ile çocuğunu aynı ölçüde sevmesi beklenemez. Aksine düşünmek insan yaradılışına ters düşer. Onun için kanun koyucu bunlar hakkında mirasta iade borcu bakımından eşitlik esasından ayrılmış, füru dışındaki mirasçıları birbirine karşı iade borcundan kurtarmıştır. (MK. 603/1).
Şu halde MK.nun 603. maddesinin 2. fıkrası sadece fer'iler arasındaki ilişki ve davalarda söz konusu olup,.603. maddenin 1. fıkrası ise aralarında füru bulunmayan mirasçıları kapsamına almaktadır. Zaten aksi düşünülemez. Esasen füru, eş dışındaki herhangi bir mirasçı ile birlikte mirasçı olamaz. O halde kanun koyucu, MK.nun 603. maddenin 1. bendine füruu dahi almak istese idi "kanuni mirasçılar" dan söz etmeye gerek yoktur. Eş ile füruun birbirine karşı iade borcu ile yükümlü olacaklarına işaret etmek yeterdi. Oysa madde de karşılıklı olarak iade ile yükümle mirasçılar diye genel bir ifade kullanılmıştır. Bunun amacı, füru dışında kalan mirasçıların birbirine karşı iade borcundan kurtulmalarını sağlamaktır. Maddenin metni açık olup, bilim alanında da kapsamı bakımından söz birliği vardır(Prof. Ahmet Samim Gönensay - Prof. Zahit İmre, Türk Miras Hukuku, 1968, Sh. 736 - 738, Dr. Fikret Eren, Mirasta İade, Adalet Dergisi 1963, Sh. 346 - 349, Prof. Nuşin Ayiter. Miras Hukuku, 1971, Sh. 235. Prof. Kocayusufpaşaoğlu, Age, Sh. 451 - 454).
MK. nun 603. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında iade borçları bakımından konulan iki aykırı kuralın tabii sonucu olarak kanun yapıcı, işle füruu birbirine karşı alacaklı ve borçlu yapmak istememiştir. Amaç, birbirine böylesine yakın bağlarla bağlı kişileri bir teberru yüzünden karşı karşıya getirmemek, kırgınlıklara yol açmamaktır. Şayet saklı payı zedeleme sözkonusu olursa zaten tenkis davası açmak hakkı saklıdır (MK. 502). Doktrinde hakim olan görüş de bu doğrultudadır. Yani, füru ile eş birbirine karşı iade alacaklısı olmadığı gibi, iade borçlusu da değildir, (Eren, Age, Sh. 348, Kocayusufpaşaoğlu, Age. Sh. 451. İmre Age. Sh. 738, Ayiter Ege. Sh. 235).
Yukarda yazılı gereklere karşısında davanın reddi gerekirken uyuşmazlığın esasının incelenmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, duruşma için takdir olunan 3.000 lira vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine, 3.4.1980 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.