 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1980/6192
K: 1980/6561
T: 13.05.1980
DAVA : 6.7.1971 tarih ve 3 nolu tapu kaydına dayanan davacı davalının haklı bir neden olmaksızın uyuşmazlık konusu taşınmaza elattığını ileri sürerek önlenmesini istemiştir.
Davalı taşınmazı davacının kocasından icar ettiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme davalının dayandığı kira sözleşmesinin geçersiz olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar vermiştir. Karar süresinde davalıca temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacının dava konusu dükkanın kayden maliki olduğu ve davalının bu yeri davacının kocasından 1975 yılında yaptığı sözleşme ile kiraladığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur.
Olayda sağlıklı bir sonuca ulaşabilmek için çözümlenmesi gereken sorun, kocasının davalı ile yaptığı kira bağıtının davacıyı bağlayıp bağlamıyacağının saptanmasıdır.
Diğer bir anlatımla, bu sözleşmede kocasının, davalı karısını temsilinin söz konusu olup olamıyacağıdır. Akdi yaparken mümessil sıfatını bildirmediği takdirde akdin alacak ve borçlarının kendisine ait olacağı B.K.nun 32. maddesinin 2. bendinin ilk cümlesi hükmü gereğidir. Ancak anılan bendin müteakip cümlelerinde, şu kadarki kendisi ile akdi yapan kimse bir temsil ilişkisi olduğunu halden anlar, yahut bunlardan biri veya diğeri ile akit icrası kendisince farksız bulunur ise akdin hakları ve borçları temsil olunan kimseye ait olacağı hükme bağlanmıştır. Olaya açıklanan yasal temsil müessesesini düzenleyen B.K.nun 32 ve takip eden maddelerdeki hükümler çerçevesinde yaklaşıldığında Bozkır gibi küçük bir ilçe merkezinde mevcut dükkanın malikinin kim olduğunun yine o ilçeden olan bir kimse tarafından bilinmesi olasılığının hasıl olması gerekir. Ve Genellikle Anadolunun küçük kasaba ve şerihlerinde kadınların taşınmaz mallarının idaresinin kocaları tarafından yürütüldüğüde bir gerçektir.
Niketim davacınında dava konusu taşınmaz hakkında kocası tarafından davalı ile kira sözleşmesinin 1975 yılında yapılması ve tarihten itibaren davalının dükkanda oturarak kira paralarını ödemesine rağmen temyize konu davasını 4 yıl sonra 1979 yılında açmış olması karşısında artık bu yere ilişkin kocası ile davalı arasında akdedilen kira bağıtına icazet verdiğinin kabulü gerekir.
Hal böyle olunca davalının kiracılık savunmasına itibar ile davanın REDDİ gerekir iken yazılı olduğu üzere benimsenmesine olanak görülmeyen gerekçelerle kabulü isabetsizdir. Temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenle BOZULMASINA, 13.5.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.