 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1980/14278
K: 1980/14045
T: 14.11.1980
DAVA : Davacı, davalılara ait 1130 parsel sayılı taşınmazın kendilerine ait 1129 parselin dayanağı olan 1.11.1963 tarih 1 sıra nolu tapu kapsamında bulunduğundan bahisle 1130 parsel tapusunun iptalini 1129 parsele ilavesi suretiyle adlarına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı dava konusu yeri hüsnüniyetle tapulama tesbitinden sonra satın almış bulunduğunu savunmuştur.
Mahkeme davanın kabulüne karar vermiştir. Hüküm, süresinde davalılar vekili tarafından temyiz olunmakla dosya incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : Davacılar 1129 parselin, davalı ise, 1130 parselin kayden malikidirler; davacılar 1129 parselin tesbitine dayanak olan 1.11.1963 tarih 1 nolu tapu kapsamında kalan bir kısım yerlerinin tapulamaca 1130 parsel numarası altında tesbit edildiğinden bahisle tapulama tesbitinin düzeltilmesini ve davalı üzerindeki 1130 parsele ait kaydın iptaliyle bu yerin kendilerine ait 1129 parsele katılmasını istemişlerdir.
Taraflar, tapulama tesbitinden sonra kayda göre iktisapta bulunmuşlardır. 1129 parselin tesbitine davacıların bayiine ait 1.11.1963 tarih 1 nolu tapu esas alınmıştır. 1130 parsel ise zilyetlikten tesbit görmüştür. Kural olarak davacılar tesbitin dayanağı olan bayilerine ait tapuya dayanamazlar ise de, davacılar 1129 parseli iktisap ederlerken bayilerine ait dava hakkını da devralmışlardır. Bu durumda bayilerine ait tapuya dayanarak iptal isteğinde bulunmaları mümkündür.
Ne varki davalı da tapulamadan sonra kayda göre iktisapta bulunduğuna göre ilke olarak MK. nun 931. maddesinin koruyuculuğu altındadır. Ancak iktisabın kötü niyete dayanması halinde sözü edilen 931. maddeden yararlanamaz. 1.11.1963 tarih ve 1 nolu tapunun dava konusu 1130 parseli de kapsadığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Yerleşmiş yargısal uygulamalara göre kötüniyet iddiası bir def'i olmayıp itirazdır. bu hususun mahkemece re'sen nazara alınması gerekir. Ayrıca davacılar dava dilekçesinde davalının iktisabının kötü niyete dayandığını da ileri sürmüşlerdir.
O halde davalının iktisabının kötü niyete dayanıp dayanmadığının etraflı biçimde incelenmesi, davacıların bu yönde gösterdikleri tanıkların dinlenmesi davalı delilleriyle birlikte değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi zorunludur.
Tüm bu yönler düşünülmeden noksan incelemeyle yetinilerek yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK. nun 428. maddesi gereğince peşin harcın iadesine BOZULMASINA, 14.11.1980 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.