 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1980/304
K: 1980/615
T: 12.03.1980
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Adana Asliye 3. Hukuk Hakimliğince görülerek ödetmeye ilişkin olarak verilen 5.12.1979 tarih ve 79/861 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar avukatı tarafından istenmiş olmakla işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : 1) Dava, dava dilekçesine ekli sözleşme gereğince inşaatın süresinde belirtilmemesi nedeniyle, belirlenen günlük 700 lira üzerinden 273.000 lira gecikme cezasının davalıdan alınmasına ilişkindir.
Davacılar arsa sahibidir ve davalılarla arsa payı karşılığında kat yapımı ve belirlenen dairelerin kendilerine teslimi konusunda noterlikçe re'sen düzenlenen 14.4.1972 günlü sözleşmeyi yapmışlardır. Anılan bu sözleşmenin 9 uncu maddesinde davalıların geç teslimi halinde günde 700 lira gecikme cezası ödeyecekleri yazılıdır. Ancak davada dayanılan sözleşme, bu değildir. Taraflar arasında noterlikçe düzenleme biçiminde geçerli olarak kurulmuş olan 14.4.1972 günlü sözleşme, davalı yüklenicilerin aradan geçen 9 aylık süreye rağmen inşaata gereken önemi vermedikleri iddiasıyla, davacılar tarafından 28.12.1972 günlü ihtarname ile fesih edilmiştir. Davacıların yaptırdığı 27.12.1972 günlü delil tesbiti raporuna göre, feshe kadar arsada davalıların yaptığı işlerin değeri 19.500 liradan ibarettir. Sözleşmeden dönme tarihinde henüz eserin bitirilmesi gereken vade gelmediğinden ve esasen arsa sahipleri sözleşmeden dönme yolunu seçtiklerinden, davacıların bu sözleşmeye dayanarak gecikme cezası istemeleri söz konusu olamaz. Tarafların sonradan inşaatın davalılarca yapılması konusunda uyuştukları ve bunun sonucu davacıların davalılara 25.11.1975 tarihli satışa izin vekaletnamesini verdiği ve binanın davalılarca tamamlandığı çekişmesizdir. Sorun, 14.4.1972 günlü sözleşmenin feshinden sonraki evrede, tarafların dava dilekçesine ekli sözleşmeyi düzenleyip düzenlemedikleri, başka ifade ile son safhada geç teslim için günde 700 lira ceza koşulu kararlaştırıp kararlaştırmadıkları noktasındadır.
Davalılar vekili, davada dayanılan sözleşmede davacıların imzası ve tanzim tarihinin bulunmadığını, ortada tarafları bağlayan yazılı vesika olmadığını savunmuştur.
Gerçekten sözkonusu sözleşmede davalılar veya vekillerinin imzası yoktur. Bu sözleşme ile davacılar da borç altına girdiklerinden, sözleşmenin yazılı biçimde kurulmuş olduğunun kabulü, yüklenicilerle birlikte arsa sahipleri veya vekillerinin bunu imzalamış olmalarına bağlıdır. Dilekçeye ekli sözleşmede tanzim tarihi de bulunmamaktadır. Münderecatı itibariyle, inşaat süresine ilişkin 9. madde hariç, fesih olunan sözleşme hükümleri aynen tekrarlanmıştır. İlk sözleşmeden sonra cereyan etmiş olaylardan, özellikle daha önce inşaata başlandığından, önceki sözleşmenin fesih edildiğinden söz edilmemiştir. Öte yandan olayda davada dayanılan sözleşmenin 14.4.1972 günlü noterce düzenlenen sözleşmeden önce mi, yoksa 28.12.1972 tarihli fesihnameden sonra mı düzenlendiği hukuken önem taşımaktadır.
Bu nedenlerle mahkemece davacılara sözleşmenin aslı ibraz ettirilmek, davacılar tarafından imzalanmış ikinci nüsha varsa istenmek, sözleşmenin imza tarihine ilişkin diğer deliller toplanmak ve bu suretle meydana çıkacak uygun sonuç çevresinde karar verilmek gerekirken, taraflar arasında, iddia edildiği gibi, günde 700 lira ceza koşulu kararlaştırıldığı sabit sayılmak suretiyle ödetme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Kararın bu nedenlerle bozulması gerekir.
2) Davalılar,, kaba inşaatı 30.10.1973 tarihinde tamamen ikmal ettiklerini ve sözleşme gereğince davacılara satışa yetki için başvurmalarına rağmen, bu konudaki vekaletnamenin ancak 25.11.1975 tarihinde verildiğini ve inşaatın bu nedenlerle geç ikmal edildiğini savunmuşlardır. Gerçekten sözleşmenin 2 nci maddesine göre yüklenici, kendisine ait olan bağımsız bölümleri, apartmanın kaba inşaatı bittikten sonra arsa sahiplerinin vereceği vekaletle dilediği kimselere satabilecek veya kendi uhdesine geçirebilecektir. Davalılar, kendilerinden kat satın alan kimselerle yapmış olduğu sözleşme fotokopilerini ibraz etmiştir. Bu durumda davacılar, davalıların müracaatına rağmen satış için vekaletnameyi vermekten haksız olarak kaçındıkları sürece, geç teslim nedeniyle ceza koşulu isteme hakkına sahip değildirler.
Şu halde mahkemece, sözleşmenin 2 nci maddesinin uygulanabilmesi için şart koşulan kaba inşaatın tamamlandığı tarihin ve vekaletname konusunda davalıların başvurusu olup olmadığının ve tarihinin tesbiti için davalıların gösterdiği tanıklar dinlenmeli, iki tarafça bu konudaki sair delilleri toplanmalı ve bunların sonucuna göre bir karar verilmelidir. Davalıların bu konudaki savunmalarının incelenmemesi ve kararda bu hususta herhangi bir sonuca varılmaması usul ve yasaya aykırıdır. Kararın bu nedenle de bozulması gerekir.
SONUÇ : Yukarıda 1 inci ve 2 nci bentlerde yazılı nedenlerden kararın BOZULMASINA, 12.3.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.