 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1980/2789
K: 1981/59
T: 21.01.1981
ÖZET: Davacı tarafından davalıların mülkiyetinde bulunan arsa üzerinde yaptığı yapımlar [imalat], hazırlıklar [ihzarat) ve giderler bilirkişiye hesap ettirilmeli, ilk yüklenicinin [müteahhidin] davalarla olan ibralaşması da gözönünde tutularak haksız zenginleşme hükümleri çerçevesinde alacağı saptanmalıdır.
(818 s. BK m. 61)
Taraflar arasındaki 'davanın (izmir 6. Asliye Hukuk Hakimliği)nce görülerek davanın reddine dair verilen 11.9.1980 tarih ve 509-512 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :
Davacı vekili mülkiyeti davalılara ait arsa üzerinde ilk müteahhit Mümtaz'dan devir aldığı inşaatta 'ilki katın tuğla duvarlarını tamamladığının, iki katın da kaba sıvalarını bitirdiğini ileri sürerek birinci müteahhide fatura karşılığında ödediği (250.000) lira yaptığı işler 'karşılığı (90.000) lira, inşaat yerinde bıraktığı kereste bedeli (50.000) lira ve inşaata bağlanan su için ESHOT. İdaresi'ne ödenen (5.305) lira ki toplam (395.305) liranın tahsilini dava etmiştir.
Davalılar vekili uyuşmazlığın çözümü için taraflar arasında tahkim sözleşmesi yapıldığını ileri sürmüş, son oturumda davanın yerinde olmadığını savunmuştur.
Mahkemece ilk müteahhit Müntaz'ın işi devir yetkisi bulunmadığı, davalıların da devir işlemini kabul ettiklerine dair bir belge ibraz edilmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz olunmuş Davalılar ile dava dışı Mümtaz arasında 29.5.1975 ve 13.6. 1975 tarihli sözleşmeler ve eki özel ferini şartname ile 30.6.1977 tarihli protokol hükümleri dairesinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi kurulmuştur. ilk müteahhit Mümtaz 9.2.1978 tarihinde inşaatı davacıya devir ettikten bir gün sonra 10.2.1978 tarihinde imzaları retarde tasdik edilen fesihnameleri imza ederek davalılarla ayrı ayrı ibralaşmıştır.
Ne vaki taraflar arasında ayrıca 9.2.1978 tarihinde yapılan diğer bir sözleşme ile davacı inşaatı tamamlamayı üstlenmiş, davalılar ise İzmir 1. Noterliği'nin 29.5.1975 tarih ve 17518 sayılı sözleşme ile aynı noterliğin 13.6.1975 gün ve 19438 sayılı sözleşme ve aki şartname hükümlerine uymayı kabul etmişlerdir. Davalılardan-Mustafa ile yapılan 29.5.1975 tarihli sözleşmenin 1 ve 9. maddelerinde açıkça inşaatın kat karşılığı yapılacağı yazılıdır. Diğer davalı Nevnihal vekili Namver ile yapılan 13.6.1975 tarihli sözleşmenin 3 ve 8. maddelerinde de üstlenicinin inşaatı kat karşılığında tamamlayacağı belirtilmiştir. Gerek sözü edilen her İki sözleşme gerekse bu sözleşmelere yollamada bulunan ve taraflar arasında kurulmuş olan 9.2.1978 tarihli sözleşmede arsa payının yüklenici veya onun tensip edeceği kişiler adına geçirilmesi öngörülmüştür. Böylece koşullar elverdiğinde belli bağımsız bölümlerin alıcıya temlik edileceği kabul edilmekle, taraflar arasında satış vaadi kurulmuş olmaktadır. Pay mülkiyetinin devri vaadlerinde ise arsa sahibinin edimini yerine getirmesi, ancak resmi bir senedin düzenlenmiş olması ile mümkündür (MK. 634, BK. 213. Noterlik Kanununun 60. maddeleri). Bunun gibi hariçte düzenlen ip sadece imzaları noterce onaylanan sözleşmeler dahi resen vaadi biçiminde yapılmadıklarından geçersizdir.
Sözleşmeler geçerli ve bağlayıcı olmadığı hallerde uyuşmazlığın nedensiz zenginleşme kurallarına göre çözümlenmesi gerekir.
Olayda dayanılan ve taraflar arasında yapılmış olan 9.2.1978 tarihli sözleşme yukarıda belirtilen yasal ve buyurucu hükümlere uyulmadan düzenlenmiş olduğu gibi, yollamada bulunduğu sözleşmeler de haricen düzenlenerek imzaları notere onaylanmış olduğundan geçersizdir.
O halde, davacı tarafından davalıların mülkiyetinde bulunan arsa üzerinde yaptığı imalat, ihzarat ve giderler bilirkişiye hesap ettirilmeli, ilk müteahhidin davalılarla olan ibralaşması da gözönünde tutularak haksız zenginleşme hükümleri çerçevesinde alacağı saptanmalıdır.
Mahkemece bu yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yukarıda yazılı olduğu şekilde davanın tümünün reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 21.1.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.