 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1980/2642
K: 1981/158
T: 29.01.1981
- YARGI KARARLARININ İÇERİĞİ
- YARGI KARARLARININ NİTELİĞİ
ÖZET: Yargı kararları bağsız ve koşulsuz, yerine getirmede kuşku uyandırmayacak derecede açık ve kesin olmalıdır. Yargı kararının yerine getirilmesi bazı önkoşullarla sınırlandırılamaz, bir takım koşulların gerçekleşmesine bağlı tutulmamalıdır.
(1086 s. HUMK m. 388, 389)
Taraflar arasındaki davanın (Bursa 4. Asliye Hukuk Hakimliği)nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 14.5.1980 tarih ve 546/481 sayılı hükmün temyizen tetkiki taraflarca istenmiş ve ayrıca davalı avukatının duruşma talebine binaen duruşma için tayin edilen günde davacı asil mahcur Mahmut vasisi Nefise ile davalı avukatı gelip temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı yüklenici vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddine.
2- Davacı tarafın temyizine gelince; davacı vekili 23.5.1958 gönlü dava dilekçesinde, müvekkili annesi müteveffa Rukiş ile davalı yüklenici arasında düzenlenen 14.2.1975 günlü sözleşmeye göre, murise ait arsa ile davalıya ait arsayı tevhit ederek, yapacağı apartmanın zemin dairesi dahil üst üste 3 daireyi ve eklentilerini noksansız olarak mirasçılara tahsis edeceğini bilhassa bunlardan zemin daireyi ve eklem fiilerini de davacıya vereceğini kabul ve taahhüt ettiğini, fiil hakikat davalının daireleri inşa ederek teslim etmek istemekte ise de, ancak zemin kat daireye ait olan bir odayı daireden bir duvarla tefrik edip kendisine dükkan yapacağını ve bu odayı vermiyeceğini ileri sürerek müdahale ve muarazada bulunduğunu beyanla, davalının zemin kattan tefrik ettiği ve dükkan haline getirdiği bir odanın bu daireye ait olduğunun tesbitine, tazminat haklarının mahfuz tutulmasına be şekilde vaki müdahale muarazasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ise 30.6.1978 günlü karşılık dilekçesinde, davacılara ait yalnız zemin kat olduğunu, belediyeden tastikli proje ne ise onu yaptığını, keşif yapıldığı takdirde hakikatin meydana çıkacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında kurulan 142.1975 gönlü sözleşmenin 3. maddesi gereğince arsa sahiplerinden davacı Mahmut'a (...zemin dairenin tamamının verileceği) kararlaştırıldığına ve bilirkişilerin raporlarında, (zemin katla mevcut 9 veya 8 veya 7 numaralı dükkanların arka kısımlarından birinden davacıya verilen bağımsız bölüme eklenmesi gerektiği) bildirilmesine göre (9) numaralı dükkanın arka kısımlarından münasip bir bölümün bu daireye ait olduğunun tespitine, vaki muaraza ve müdahalenin men'ine karar verilmiştir.
Bu karar, her iki tarafça da temyiz olunmuştur.
Mahkeme kararın in hüküm fıkrasında, (9) numaralı dükkanın arka kısımlarından münasip bir bölümünün bu daireye ait olduğunun tespitine, vaki muraza ve müdahalenin men'ine) denilmiştir.
Oysa, HUMK.nunun 389. maddesine göre, mahkemece verilen bu kararla, iki tarafa tekmil olunan ve bahşedilen vazife ve hakların şüphe ve tereddüdü gerektirmiyecek şekilde açık ve kesin olarak yazılması icap eder.
Kararın hüküm fıkrasının ise, davacıya tanınan haklar ve davalıya yüklenen görevler yönünden, zammı ve duraksamayı gerektirmiyecek biçimde açık ve 'kesin olmadığından, infazının da mümkün olamıyacağı anlaşılmaktadır.
Nitekim, davacı vekili de bunu anlayacak, hüküm fıkrasındaki şüphe ve tereddüdün ortadan kaldırılması için, mahkemeden, Usulün 455. maddesine dayanarak tevzih isteminde bulunmuş ve fakat mahkemece bu istek doğrultusunda bir karar verilmemiştir. Bu husus, belirtilen nedenle kararın bozulmasını gerektirmiştir.
Kaldıki, dosyada bulunan 14.2.1975 günlü eser sözleşmesinin 3. maddesi hükmüne göre zemin katın tek girişti olan kısmındaki bir daire ile bu zemin katın üstündeki birinci ve ikinci katlardaki iki daireli toplam olarak üç dairenin davacıya ait olduğu ön görülmüştür.
Mahallinde bilirkişi aracılığı ile yapılan inceleme sonucu verilen 8.4.1979 günlü bilirkişi kurulu raporundan, tek girişli zemin kattaki bağımsız bölümün 2 oda, bir bol, banyo ve (WC) olarak kullanılan bir banyodan ibaret olduğu, mutfağının ise bulunmadığı anlaşılmış ve belediyeden tasdikli inşaat projesinde ise bu dairenin, daire olarak değil, 2 adet muayenehane odası ve müşterek şekilde kullanılan bir bol ve banyodan ibaret olarak tasdik ettirildiği görülmüş olduğu, bu durumda da yapılan inşaatın ve tastik ettirilen inşaat projesinin, sözleşmeye uygun olmadığı açık olarak anlaşılmıştır.
Bu durumda, bilirkişilerin düşünceleri doğrultusunda, davacının iddiası gibi, bu bağımsız bölüme mutfak olarak kullanılmak üzere, belli bir alanın kazandırılması yani ilave edilmesi gerekmiştir.
Bunun içinde, bilirkişi aracılığı ile mahallinde yeniden inceleme yaptırılarak 9 veya 8 veya 7 numaralı dükkanlardan hangisi daha elverişli ise, bu dükkanlardan birinin arka kısımdan davacıya sözleşme ile verilmesi gereken noksan bölüm oranında belli bir bölümün tespiti ve bu bölümün düzenlenecek krokide yeri ve yüz ölçümünün de gösterilmesi suretiyle, bu kısmın davacıya aidiyetine ve belli edilecek bölüme davalının vaki muaraza ve müdahalesinin men'ine karar verilmesi icap eder.
Mahkemece belirtilen yönlerin gözden kaçırılması suretiyle yerine getirilmesi mümkün olmayacak şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının (REDDİNE) kararın ikinci bentde belirtilen nedenlerle davacı yararına (BOZULMASINA), ve davacı vekili duruşmaya gelmediğinden yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına ve bakiye 2985,00 lira onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, davacının ödediği peşin harcın istek halinde iadesine 29.1.1981 gününde oybirliği ile karar verildi.