 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1980/1689
K: 1980/2123
T: 15.10.1980
DAVA : Taraflar arasındaki davanın (Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Hakimliği) nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekcelere binaen verilen 14.12.1979 tarih ve 912/925 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalılar avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Taraflar arasında 29.3.1973 günlü sözleşme ile arsa payı karşılığında bina yapımı konusunda bir ilişki kurulmuştur. Davacılar, yüklenicidir ve sözleşme gereği arsa sahibine düşen zemin kat ve birinci kattaki daireyi, inşaatı tamamlamak suretiyle teslim etmiş olmalarına rağmen, davalının zemin dahil üçüncü kattaki yüklenicilere ait daireyi tapuda devir ve temlik etmediğini öne sürerek, bu dairenin tapuda kendi adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı savunmasında, dava konusu daireyi davacı tarafından arsanın teslimi sırasında 10.5.1973 günlü senetle 140.000 lira bedel karşılığında satın alarak bedelini tamamen ödediğini ve beş yıldan beri dairede oturduğunu öne sürmüştür.
Mahkeme, haricen satış geçersiz olduğu, belgelerin sıhhatide şüpheli görüldüğü gerekçesi ile savunmayı red ile istek gibi karar vermiştir.
İddia ve savunmaya göre uyuşmazlığın çözümü, esas inşaat sözleşmesi ile yüklenci tarafa bırakılan zemin dahil üçüncü katta bulunan dairenin, sonradan arsa sahibi davalıya satılıp satılmadığının ve bu satımın hukuken geçerli olup olmadığının tesbitine bağlıdır. Binanın yapıldığı arsa payı temellük edeceklerdir. Fakat arsa paylarının üzerlerine istikalinden önce, bir dairenin davalıya satılmış olduğu ileri sürülmektedir. MK. nun 634, Tapu Kanununun 26 ve BK. nun 123. maddeleri gereğince gayrimenkul mülkiyetinin nakil borcunu doğuran aktilerin resmi şekilde yapılması gereklidir. Ne var ki satımın yapıldığı iddia olunan tarihte ve daha sonra kat irtifaklarının kurulmasında, satışa konu zemin dahil üçüncü kattaki daireye isabet eden arsa payının tapuda davalı adına yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda bu dairenin davalıya satımı dolayısıyla, arsa payının mülkiyetini tapuda tescil yaptırma borcunu yükleyecek olan resmi şekilde yapılmış bir sözleşmeye ihtiyaç yoktur. Olayda ileride yapılacak bu daireye ilişkin taşınmaz payının arsa sahibi davacıya satımı, resmi şeklide uyulmaksızın hukuken geçerli kabul edilmelidir.
Öte yandan mahkemenin satıma ilişkin olarak ibraz olunan belgeler üzerinde bir inceleme yapmaksızın, bunların sıhhatinin şüpheli görüldüğünün benimsenmesi de doğru değildir.
Bu nedenlerle burada mahkemece yapılacak iş dava konusu dairenin davalıya satımı ile ilgili belgeler, banka yazıları, bonolarda ve ödemeye ilişkin diğer vesikalar üzerinde durmak ve gerekli incelem ve soruşturmayı yapmak suretiyle dairenin davalıya satılıp satılmadığını belirlemek ve ortaya çıkacak sonuç çevresinde bir karara varmaktır.
Yazılı nedenlerle istek gibi yükleniciler yararına tescil kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle kararın BOZULMASINA, 15.10.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.