 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1980/100
K: 1980/847
T: 02.04.1980
DAVA : (İ.K.) ile (M.K.) arasında çıkan davadan dolayı Denizli As. 2. Hukuk Hakimliğince verilen hükmü bozan dairesinin 13.9.1979 gün 1806/1743 sayılı ilamı aleyhinde davacı avukatı tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Davacı (İ.K.) tarafından bir kısım dairelerin ve arsa paylarının adına tescili için açılan dava üzerine mahkeme, bodrum katın tamamı ile 10 ve 11 sayılı bağımsız bölümlerin davacı adına tesciline ve bu kısımlar üzerinde davalı yararına 113.000 liralık hapis hakkı alınmasına karar vermiş, ancak mahkemenin bu kararı Dairemizin 13.9.1979 günlü kararı ile 7.2.1973 günlü istisna sözleşmesinin tarafları (M.K.) ile (İ.K.) olduğu ve (İ.K.)'un anılan sözleşmeye dayanılarak dava açamıyacağı nedeniyle dava bozulmuştur.
Davacı tarafından istenen karar düzeltme üzerine, dosyanın dairemizce bu kez incelenmesinde, sözleşmenin akidi (İ.K.)'un 14.1.1975'de öldüğü, davanının ölümden sonra, 28.6.1976 gününde açıldığı ve davacı (İ.K.)'un müteveffa (İ.)in tek mirasçısı olduğu Gaziantep Nüfus Müdürlüğünün mahkemeye gönderdiği 26.6.1978 günlü nüfus kayıt örneği ve Denizli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin esas 1979/804 karar 1979/728 sayılı ve 26.11.1979 günlü veraset belgesi münderecatı ile anlaşıldığından, Medeni Kanunun 539. maddesi gereğince müteveffanın alacakları ve bircümle hakları ve zilyet bulunduğu mallarının (İ.K.)'a intikal ettiğini ve bu mirasçısı müteveffanın borçlarından şahsen sorumlu olduğunu kabul zorunludur. Bu nedenle mirasçı (İ.K.), (İ.K.) adına yapılan istisna akdi sözleşmesine dayanarak, kendi adına dava açma hak ve yetkisine sahiptir. Davacının karar düzeltme isteği bu yönden yerinde görüldüğünden kabulü ile Dairemizin bozma kararının kaldırılması ve davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesi gerekir.
2 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davalının aşağıdaki 3. ve 4. bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temiz nedenlerinin reddi gerekir.
3 - 7.2.1973 günlü sözleşmenin 14. maddesi gereğince arsa sahibi (M.K.) 3. katın arsa payı hariç, diğer katların müteahhit firma adına tapuda intikalini yaptırmak veya gösterilecek üçüncü kişiler adına ferağı vermekle yükümlüdür. Kuşkusuz yüklenicinin veya mirasçısının davalıdan bu yükümlülüğünü yerine getirmesini isteyebilmesi için, kendi edimini teşkil eden binayı yapma borcunu eksiksiz yerine getirmiş olması gerekir. İddia ve savunmaya ve toplanan delillere göre, davacı taraf büyük kısmı itibariyle inşaatı yapmış, davalı arsa sahibi de 3 daire hariç, diğer bağımsız bölümlere ilişkin arsa paylarını yüklenicinin alıcılarına geçirmiştir. Dava açıldıktan sonra, davacı tarafından istenen delil tesbiti üzerine 23.6.1976 tarihinde yerinde yapılan inceleme sonucu verilen 3 kişilik bilirkişi raporuna göre, davacı tarafın noksan bıraktığı işler değeri 278.000 liradan oluşmaktadır. Mahkemenin de kabul ettiği gibi bu miktarın 165.000 lirası, yükleniciye isabet eden 4 numaralı dairenin (H.D.) adındaki üçüncü bir kişiye davalı tarafından satılması ve satış bedelinin alınması ile karşılanmıştır.
Şu halde davacının sorumlu olduğu noksan iş bedeli 113.000 lira kalmaktadır. Bu durumda davalı arsa sahibinin Borçlar Kanununun 81. maddesine dayanarak arsa payları yönünden ifa isteyen davacı tarafın henüz kendi borcunu tamamen yerine getirmediğini ileri sürmek suretiyle davanın reddini isteyebileceği iddia edilebilirse de, davacı büyük kısım itibariyle edimini yerine getirmiş olduğundan, mahkemenin davanın reddi yerine davacının kalan borcunu karşılıklı olarak ve aynı zamanda ödemesi kaydı ile davalıyı ifaya zorunlu kılması başka ifade ile yükleniciye düşen ve geriye kalan 10 ve 11 sayılı dairelerin davacı adına tesciline karar vermesi, Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen objektif iyi niyet kuralı gereğidir. Mahkemenin bu yönleri gözden uzak tutması, sözleşme dışı davalı üzerinde kalan 2 daire için doğrudan doğruya tescil kararı vermesi ve fakat 113.000 lira için davalıya hapis hakkı tanıması yasaya uygun görülmemiştir.
Mahkemece, davalı tarafından 113.000 lira karşılıklı olarak ve aynı zamanda ödenmesi kaydiyle 10 ve 11 numaralı bağımsız bölümlerin kaydının davacı adına tesciline karar verilmek gerekir.
4 - Sözleşme gereğince, 3. kat hariç diğer katlardaki dairelerin yüklenici adına tescil edilmesi gerekmektedir. Mahkeme, bodrum katın tamamının da yüklenici mirasçısı davacı adına tesciline hüküm vermiştir. Oysa fotokopisi mübrez kat irtifakı listesinde ve tapu kaydında, bodrumda daire ve buraya ayrılmış bir arsa payı yoktur. Bu durumda bodrum, binanın ortak yerlerini oluşturmaktadır. Ve buranın hukuken herhangi bir kimse veya paydaş adına tesciline olanak mevcut değildir. Mahkemenin belediyece onanan projeyi de getirtmek ve tapu kayıtlarını birlikte gözönünde bulundurmak suretiyle, bodrumda ortay yer dışında davacı adına tescili mümkün bir bölüm veya eklenti olup olmadığını araştırması ve ortaya çıkacak sonuç çevresinde karar vermesi gerekirken yazılı biçimde bodrum katın tescile konu yapılması yasaya aykırıdır. Kararın bu nedenle de bozulması gerekir.
SONUÇ : 1 - Yukarıda 1 inci bentte açıklanan nedenlerden davacının karar düzeltme isteğinin kabulü ile dairemizin Esas 1979/1806 Karar 1979/1743 sayılı ve 13.9.1979 günlü bozma kararının kaldırılmasına, 2 - Davalının sair temyiz itirazlarının reddiyle, temyiz olunan kararın yukarıda 3 ve 4. bentlerde yazılı nedenlerden davalı yararına BOZULMASINA, 2.4.1980 gününde oybirliği ile karar verildi.