 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1980/6350
K: 1981/2123
T: 20.03.1981
DAVA : Davacılar vekili tarafından, davalılar Hazinea aleyhine 19.10.1978 gününde verilen dilekçe ile çekişmeli voli mahallerinde balık avlama yönünden yararlanma hakkının tesbiti istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan muhakeme sonunda davanın kabulüne dair verilen 17.10.1980 günlü hükmün Yargıtay'ca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava; tapuda kayıtlı voli mahallerindeki yararlanma hakkının tesbit ve tanınmasına ilişkindir.
Sahilden sulara yayılıp iki kolundan karaya çekilen balık ağlarına voli ve bu ağaların su üzerine çevrelediği yere ise voli mahalli denilir. 1380 sayılı Yasanın 2. maddesinde bu (deniz ve iç sularda su ürenleri istihsaline elverişli, sahile bitişik ve sınırları belli su sahalarıdır) biçiminde tanımlanmıştır.
Voli ve voli mahalleri deniz, göl ve nehir suları üzerinde de olabilirler. Bu itibarla MK. nun 641. maddesine göre umuma ait sular üzerinde olup yürürlükteki hukuk düzenimize göre tahdit ve tapuya tescil edilmeleri kabil olmayan haklardır. Ancak bu günkü günde var olan voli mahalleri; 864 sayılı Kanunu Medeninin Sureti Mer'iyet ve Şekli Tatbiki Hakkındaki Yasanın 18 ve 22. maddeleri gereğince kazanılmış hak olarak saklı tutulmaktadırlar. Voli ve voli mahallerinin yeniden meydana getirilmesi olanağı olmadığı gibi bu mahallerdeki tasarruflar belirli ve sınırlıdır. Voli mahali sahiplerini kamuya ait suların zemini üzerinde hiçbir mülkiyet hakları olmayıp sadece su ürünlerinden yararlanma hakları vardır (Cevat Abdurrahim Gücün; Nazari Ve Ameli Hukuk Davaları 1944 - sh. 105). (Ali Himmet Berki; Adalet Dergisi Kasım/1971 sayı 11, sh. 685).
1.10.1971 tarihinde yürürlüğe giren 1380 sayılı Yasa ile;volilerden söz edilmiş ve su ürünlerinden ne biçimde yararlanılacağı hükme bağlanmıştır.
Davaya konu olan voli ve voli mahalleri Sultan Mahmudusani Vakfı'ndan olarak balık avlama hakkında 1249 tarihinde temessük kaydı ile şahsa verilişi ve tedavül eden tapu kaytılarında hak sahibi görünenlerin isteği üzerine 14 voli mahalli krokiye bağlanarak 27.12.1931 gün ve 50 sayılı tapuya yazılmış sonradan ölümler sebebi ile veraset ilamlarına göre tedavül etmiş ve kadastro gelmesi ile kadastro komisyonunca 24.5.1973 günlü kararla 10 voli mahalli deniz olarak hazine adına tesciline ve balık avlama hakkının tapu kaydı ve veraset senetlerine göre davacıların adlarına müstakil ve daimi hak olarak kütüğe işlenmesine karar verilmiştir. Komisyon kararı iki aylık askı ilanına çıkarılmış ve süre dolmasına üç gün kala Hazine'ni düşüncelerini bildirmek üzere müzekkere yazılarak askı ilanından indirilmiştir.
Hazine'yi ilgilendiren bir konuda, Hazine temsilcilerinin düşüncelerini alınacağına ve karşı çıkmaları halinde tahdit işleminin duracağı ya da bekletileceği yolunda 26113 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri Yasasında bir hüküm bulunmamaktadır. Hazine'nin de ilgili diğer tüzel ve gerçek kişiler gibi kadastro komsiyon kararı aleyhine kadastro mahkemesine başvurma hakkı vardır. Bu nedenle kadastro komisyonunun askı ilanı bitimine üç gün kala yaptığı işlem 2613 sayılı Yasanın 25. maddesi hükmüne aykırıdır. Nitekim davacılar anılan Yasanın 26. maddesi uyarınca bu davayı açmış ve yararlanma haklarını tesbitini istemişlerdir.
Kadastro komisyonunun kendisini incelemeye yetkili görmediği ya da çözümleyemiyeceği bir soru karşısında beyannamenin malik hanesini veya geometrik biçimini açık bırakması hallerinde bunun kadastro mahkemesince yerine getirilmesi ve tamamlanması için başvurulabileceği 2613 sayılı Yasanın 47. ve kadastro ve Tapu Tahriri Tüzüğünün 21. maddesi ve yargısal kararlarla kabul edilmiştir.
Dava konusu voli ve voli mahallerinde 1380 sayılı Su Ürünleri Yasasının aradığı anlamda bir ara verme olmadığı, tapu kaytılarının düzenli bir biçimde tedavül etiği ve Voli yerlerini davacıların murisleri ve davacılar tarafından bizzat ve kiraya verilmek suretiyle çalıştırıldığı saptanmış olmasına göre yerinde keşif yapılmamış olması sonuca etkili görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle; Hazine vekilin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 2613 sayılı Yasanın 38. maddesi gereğince harç alınmasına mahal olmadığına, 20.3.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.