 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1980/6261
K: 1981/279
T: 20.01.1981
- TAŞINMAZ SATIŞ VAADİ SÖZVERİSİ
ÖZET: Olayda, taraflar arasında düzenlenen taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi biçim ve esas bakımından yasalara uygundur. Satış bedelinin ödendiği ve dava konusu dairelerde kat irtifakı kurulduğu anlaşılmaktadır.
Sözleşmenin, önceden alınan borcun teminatı olarak düzenlendiğine ilişkin savunma, esasa verilen cevaptan çok sonra ileri sürüldü günden ve davacının da savunmanın genişletilmesine onamı bulunmadığından söz edilerek incelenmesinde usule aykırı bir yön yoktur.
(818 s. Bk m. 213)
Davacı Hüseyin vekili tarafından, davalı Nadire aleyhine 3.10.1979 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayanılarak pay tescili istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.9.1980 günlü hükümün Yargıtay'ca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Taraflar arasında düzenlenen 31.8.1978 gün 24754 sayılı satış vaadi sözleşmesi biçim ve esas bakımından yasalara uygundur. Satış bedelinin ödendiği ve dava konusu dairelerde kat irtifakı kurulduğu anlaşılmaktadır.
Boşanmaya dair daha önce verilen kararda çocukları Rahime ve Vildan'ın velayeti kendisine bırakılan baba Mahmut 1.5.1975 gününde öldüğüne göre, ayrıca bir karara lüzum olmadan velayet hakkı doğrudan anneleri Nadire'ye geçmiş bulunmaktadır. Zira velayetin nezi sözkonusu değildir ki mahkemeden 'bu konuda bir karar alınması gereksin. Bu itibarla davalı vekilinin tedbir kabilinden velayetin Nadire'ye tevdiine dair mahkemece verilen karara yönelik itirazları hukuki dayanaktan yoksundur. Esasen bu kararın sonuca olumlu veya olumsuz bir etkisi de yoktur.
Bundan başka satış vaadi konusu taşınmazlar Rahime ve Vildana başka kişilerden satış süretiyle intikal etmiş olup babaları Mahmut'un hakimlikçe idare edilen terekesine dahil değildir.
Sözleşmenin, önceden alınan borcun teminatı olarak düzenlendiğine dair savunma esasa verilen cevaptan çok sonra ileri sürüldüğünden ve davacı nın da savunmanın genişletilmesine muvafakatı olmadığını bildirdiğinden söz edilerek, incelenmemesinde usule aykırı bir yön yoktur. Tartışılan delillerin sonucuna uygun takdir ile davanın kabulüne dair verilen karar doğrudur.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün (ONANMASINA), onama harcının temyiz edene yükletilme. sine, dava tarihinde yürürlükte olan ücret tarifesine göre 3000 lira duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine 20.1.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.