 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1980/398
K: 1980/1710
T: 27.03.1980
DAVA : Davacı köy vekili tarafından davalılar aleyhine 19.07.1960 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda davanın reddine dair verilen 28.09.1979 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Bir mahkeme kendi yargı çevresi dışında yapılması gereken işlemler için istinabe yoluna başvurabilir.
İstinabe eden mahkeme istinabe olunan mahkemeye bir talimat (istinabe talebi) gönderir. Bu talimatta yapılması istenen işler açıkça gösterilir. İstinabe olunan mahkeme kendisinden istenen işleri yapmak zorundadır.
Genel olarak istinabe, tarafların istiçvabı, şahit dinlenmesi, bilirkişi incelemesi, yemin ve keşif konumlarını içerir. İstinabe olunan mahkeme talimat doğrultusunda işi yaparken davaya bakan mahkemeden bir izin ve karar almaya lüzum olmadan yasanın verdiği tüm yetkileri kullanabilir.
Bu dava, taraf köyler arasındaki mera uyuşmazlığı ve davalı Cemal'in tapuya dayanan mülkiyet iddiası nedeniyle mevcut muaraza ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece HUMK'nun 163. maddesinde yazılı koşullar gerçekleştiğinden sözedilerek davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Yasal nedenlerden ötürü merci tayin edilen Zara Asliye Hukuk Mahkemesi çekişmeli yerin bulunduğu İmranlı Asliye Hukuk Mahkemesi'ne bir istinabe talimatı yazarak; mahallinde keşif yapılmasını istemiş ve Yargıtay bozma ilamında belirtilen hususlara da işaret edilerek yapılacak işlem, ayrıntıları ile gösterilmiş ve dosyası anılan mahkemeye gönderilmiştir.
İstinabe olunan mahkemece; önce tayin edilen ve zorunlu sebeplerle üçüncü kere ertelenen keşfin, 31.08.1979 günü saat 10'da yapılmasına karar verildiği ve istinabe talimatı ile yasa hükümlerine uygun biçimde tüm ön hazırlıklar tamamlandığı halde davacı; vekili hazır bulunmadığından ve adli tatilde yapılamayacağından bahis ile mahkeme heyetine keşfe götürmemiştir.
Bu kez, davalı tarafından isteği gözönünde tutularak keşfin 15-16.09.1979 günlerinde saat 9'da yapılması için davacı tarafa kesin mehil verilmiş ve yine tüm hazırlıkların varlığına rağmen keşfin yaptırılmadığı görülmüştür. Bu durum ile davacı vekilinin: "önceki keşfin adli tatilde yapılmasına ilişkin karar nedeniyle kusurlu olamayacağını, istinabe olunan mahkemenin kesin mehil veremeyeceğine deyinen itirazlarını ve keşfin Zara Asliye Hukuk Mahkemesi'nce yapılmasına dair isteğini" kapsayan bir tutanak düzenlenerek dava dosyası mahalline iade edilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, taraflar keşfin adli tatilde yapılmasına daha evvel rıza göstermişlerdir. İstinabe olunan mahkeme kesin mehil de verebilir. Bu engelleyici bir kural yoktur. Kaldı ki kesin sözcüğü olmadan verilecek ikinci mehil de "kesin önelin" hukuki sonuçlarını doğurur. Bundan başka, keşfin davaya bakan mahkemece yapılması da zorunlu değildir.
Bu itibarla; yapılan bütün işlemlerin sonucuna uygun, takdir ve kabul ile verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün (ONANMASINA), onama harcının temyiz edenen yükletilmesine, 1.000 lira duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine 27.03.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.