 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1980/7134
K: 1981/692
T: 03.02.1981
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı 100.000 liranın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı (K.A.) tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Davacı, kiraladığı işyerini davalının teslim etmediğini ileri sürerek peşin ödenen 12.000 lira kira parası ile uğranılan zarar tutarı 88.000 liranın ödetilmesi için istemde bulunmuştur. Davalı, dükkanı davalıya teslim ettiğini savunmuş ve davanın rreddini dilemiştir. Yerel mahkemece, istem doğrultusunda ödetmeye karar verilmiştir.
2 - Dava, hukuksal nitelikçe, yapılan kira sözleşmesi uyarınca dükkanın teslim edilmemesi nedeniyle, peşin verilen 12.000 lira kira parasının ve ayrıca yoksun kalınan gelir (kar) için 88.000 liranın ödetilmesi dileğine ilişkindir. Yanlar arasında, kira sözleşmesi ilişkisi kurulduğunda ise bir uyuşmazlık yoktur.
Davacı, bu hukuksal ilişki çevresinde davalıya peşin ödediği 12.000 liranın geri verilmesini istemiştir. Davada apaçık, kiralayan davalının, sözleşme ile yüklendiği dükkanın kullanılmasını davacıya bırakmak üzere teslim etme borcu (BK. md. 249/I) yönünden temerrüde düştüğü olgusuna dayanılmıştır. Öyleyse, peşin ödenen 12.000 lira kira parasının geri verilmesi istemini taşıyan dava dilekçesiyle davacının davalıya yönelttiği iradesi ve bunun sonuçları üzerinde durulmak, uyuşmazlığa bu açıdan yaklaşılarak bir çözüme ulaşılmak gerekir.
Tam iki yanlı (karşılıklı) sözleşmelerde, yanlardan her biri hem alacaklı ve hem de borçlu durumundadır. Bu nitelikteki bir sözleşmede, borçlu temerrüdünden sözedebilmek için, BK. md. 81'e göre, bir yanın kendisine düşen borcu yerine getirmiş olması ya da yerine getirmeye hazır olduğunu öteki yana bildirmiş bulunması gerekir. Böyle bir durumda, edimini yerine getirmiş olan ya da getirmeye hazır olduğunu öteki yana bildiren yana, alacaklı ve henüz edimini yerine getirmeyen yana da borçlu denir. İşte, tam iki yanlı (karşılıklı) sözleşmelerde borçlu temerrüdü durumunda, alacaklıya BK. md. 106 ile şu olanaklardan birini seçmek yetkisi tanınmıştır:
a) Edimin (borcun) aynen yerine getirilmesi ve gecikmeden ötürü uğradığı zarar giderimini istemek, b) Edimin aynen yerine getirilmesini reddederek, uğradığı olumlu (müsbet) zarar giderimini istemek, ya da c) Edimin aynen yerine getirilmesini reddederek sözleşmedene dönmek (akdi fesh ettmek) ve olumsuz (meni) zarar için giderim istemek kira sözleşmesinin, tam iki yanlı bir sözleşme olduğunda da, duraksama söz konusu değildir. Önemle vurgulayalım ki, kiraya veren teslime ilişkin borç yükümünü zamanında yerine getirmez ise, burada, BK. md. 106 vd. uygulama alanı budur. (Bkz. Prof. Dr. Haluk TANDOĞAN, Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, C. I, Yıl: 1974, sh. 354).
İşte, dava konusu olayda, davacı, peşin ödenen 12.000 lira kira parasının geri verilmesine ilişkin iradesini davalıya yöneltmekle, BK. md. 106'da ki seçimlik hakkını (yetkisini) sözleşmeden dönme yolunda kullandığının kabulü gerekir. Öyleyse, davacı kiracı, sözleşmeden dönmekle, bu sözleşme ilişkisi, geçmişe etkili olarak ortadan kalkmıştır. Dönme hakkı, bozucu yenilik doğuran haklardandır. Gerçekten, bu hakkın (yetkinin) kullanılması, var olan bir hukuksal ilişkiyi ortadan kaldırır. Dönme ile sona eren sözleşme ilişkisi artık bir sonuç doğurmayacağı gibi önceden doğmuş borçlar da son bulacağından yanların, bozmadan önce birbirlerine verdikleri şeyler var idiyse, bunların karşılıklı olarak geri verilmesi gerekir. Bu duruma göre, davacının döndüğü kira sözleşmesine dayanarak davalıya peşin ödediği 12.000 lira kira parasının geri verilmesini istemekte haklı ve ödetmeye ilişkin kararın bu kesimi doğrudur.
Ne var ki, davacı, kira sözleşmesinden dönmekte bu ilişki geçmişe etkili olarak ortadan kalktığı için olumlu (müsbet) zararın kapsamında yer alan gelirden (kazançtan) yoksunlukk istenemez. Gerçekte de, davacı BK. md. 106'da ki edimin aynen yerine getirilmesini reddederek, uğradığı olumlu zarar giderimi konusundaki hakkını yeğlememiştir. Eş deyişle seçimlilik hakkını bu yolda kullanmamıştır. Bu durumda ise, sözleşme ortadan kalkmış olmaz; asıl edimin yerini giderim borcu alır. Oysa, yukarıda da belirtildiği üzere, davacı, sözleşmeden dönmüş, ödediği peşin 12.000 lira kira parasını istemiş, mahkemece de bu istem doğrultusunda ödetmeye karar verilmiştir. Durum böyle olunca, davacı, artık, 88.000 lira tutarındaki gelirden (kazançtan) yoksunluk için istemde bulunamaz.
Yerel mahkemece, tüm bu yönlerin gözden kaçırılması usul ve yasaya aykırı olup hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
3 - Davacı, çalışamadığı için uğradığı zarar karşılığı, yanı gelirden (kazançtan) yoksunluk olarak 88.000 liranın ödetilmesini istemesine, davalının kira sözleşmesinin konusunu oluşturan dükkanın kullanılmasını davacıya, sağlamaması (temerrüd) olgusuna dayanılmasına, böyle bir gelirin elde edilebilmesi için dükkanın tüm kira parasının davalıya ödenmesinin söz konusu olmasına göre; davacının kira parasından ödemediği arta kalanın, 88.000 liradan indirilmemesi de, kabul biçimi bakımından hükmün bozulmasını gerektirir.
SONUÇ : Bu duruma göre, peşin ödenen 12.000 lira kira parasının ödetilmesine ilişkin karara yöneltilen temyiz itirazlarının reddiyle 88.000 lira hakkındaki hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, 3.2.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.