 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E:1980/5538
K:1980/6178
T:24.11.1980
ÖZET: Vekil, işçi gibi işi özenle yerine getirme borcu altındadır. Tersi durumda, özenle yerine getirmemeden ötürü giderimle [tazminatla] sorumlu tutulur.
(818 s. BK m. 390, 321, 98/1)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı 6.710 liranın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, çoğa ilişkin isteği n reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
1 - Davacı, paydaş olduğu üç taşınmazı vekil niteliği ile ve m2 si 650 liradan satan davalının payına düşeni ödemediğini ileri sürerek 62.140 lira için istemde bulunmuştur. davalı ise, satış parasından, davalının payına 6.710 lira düştüğünü, bundan sorumlu olduğunu savunmuştur. Yerel mahkeme de, bu savunma doğrultusunda ödetmeye karar vermiştir.
2 - Yanlar arasında, BKm. 386 anlamında vekillik ilişkisi kurulduğunda ve davacının üç taşınmazda 1/5 oranında paydaş bulunduğunda ve davalının yetkili vekil olarak (BKm. 388/ili) taşınmazları sattığında, ve de davacıya bir ödeme yapmadığında mahkemece çözümü gereken bir uyuşmazlık yoktur.
Vekilin genel olarak özenle yerine getirme borcunu düzenleyen BKm. 390'a göre "Vekilin mesuliyeti, umumi surette işçinin mesuliyetine ait hükümlere tabidir. Vekil, müvekkile karşı vekaleti iyi bir suretle ifa ile mükelleftir." Böylelikle BKm. 321'e yollama yapılmıştır. Anılan bu yasa hükmüne göre "İşçi, taahhüt ettiği şeyi İhtimam ile ifaya mecburdur, Kasıt veya ihmal ve dikkatsizlik ile iş sahibine iras ettiği zarardan mesuldur." Demek ki, vekil işçi gibi işi özenle yerine getirme borcu altında olup tersi durumda ise, özenle yerine getirmemeden ötürü tazminatla sorumlu tutulmuştur ki, burada, BKm. 98/I'in uygulaması da söz konusu olmaktadır. Her ne kadar, akit tablosunda. satım paraları, davalının savunmasına uygun düşmekte ise de yerinde yapılan keşif sonunda düzenlenen bilirkişi raporuna göre, üç taşınmazın, satış günündeki gerçek sürüm değerinin toplam 176.050 olduğu saptanmıştır. Bu tutar ise, tapuda gösterilen satış paraları toplamından, aşırı ölçüde çoktur. Öyleyse, davalının yüklendiği satım işini özenle yerine getirmediği, kesinlikle ortaya çıkmaktadır. Bu duruma göre davalı, özenle yerine getirme (ifa) borcuna aykırı davranmasından ötürü sorumlu olup bilirkişi raporunda belirlenen gerçek sürüm değeri toplamı 176.050 liradan davacının taşınmazlardaki 1/5 payına düşen tutarı ödemesi gerekir.
Yerel mahkemece tüm bu yönlerin gözden kaçırılması usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), istek olursa, temyiz peşin harcının davacıya iadesine 24.11.1980 gününde oybirliği İle karar verildi.