 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1980/4074
K: 1980/5355
T: 13.10.1980
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 900.000 liranın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine çoğa isteğin reddine yönelik hükmün davacılar avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - ........
2 - Yanlar arasında, geçerli ve bağışlayıcı sonuçlar doğurmaya elverişli ve kamusal biçimde (resmi şekilde) yapılmış bir taşınmaz satım sözeşmesi bulunmadığından, yerel mahkemece çözümü gereken, bir uyuşmazlık yoktur. Gerçersiz ve hukuksal yönden sonuç doğurmayan bir sözleşmeye dayanılarak verilen hiçbir işleme gerek olmadan geri istenebileceği ise tartışma dışıdır. Yerel mahkemec de benimsendiği üzere, kütük dışı satış nedeniyle davacıların davalıa kalma ödemesinin 900.000 lira oldğu, dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Gerçekten de, sözleşmenin geçersizliğine daanılarak 900.000
liranın faiziyle birlite ödetilmesine karar verilmiş ve davalı yan ise temyiz ouna da başvurmamıştır. Ne var ki davanın açılmasına davalını neden olmadğı belirtilerek davacılar yararına avukatlık ücreti takdir edilmemiş ve yargılama giderleri de üzerlerinde bırakılmıştır.
Oysa, davanı açılmasına neden olup olmama, davanın kabulü durumunda davacı yararına avukatlık ücretinin takdir edilip edilmemesinde başvurulacağı bir ölçüt bulunduğu, HUMK. m. 94/II'de apaçık belirtilmiştir. Gelgelelim dava konus uolada, az önce anılan Yasanın 92. maddesi anlamında, kesin hükmün tüm sonuçlarını doğurabilecek biçimde davanı kabulü sz konusu değildir. Öyle ki, davalı vekili, 11.7.1973 günlü yanıt dilekçesinde (m. 6), davanı yetersiz ve haksız açılmış bulunduğunu duraksamaya yer vermiyecek yolda ileri sürdüğü gibi sonuç bölümünde de apaçık "varit omayan davanın reddine, masraf ve ücreti vekaletin davacılara tahmiline" demiştir. Öyleyse bu yanıtın, HUMK. m. 92 anlamında davanın kabul edilmediğinin kesin kanıtını oluşturduğu çok belirgindir. Tutanaklarda da davanı kabul edildiği asla yazılı bulunmamaktadır. Durum böyle olunca, davacılar ararına, hükmedilen tutar üzerinde tarifesi uyarınca avukatlık ücretini takdiri ve HUMK. m. 417. gözetilerek davacıların yargılama giderlerinden bir bölümünün ödetilmesine karar verilmesi gerekir.
Yerel mahkemece, tüm bu yönlerin gözden kaçırılması usul ve yasaya ayırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Bu duruma göre, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün, iki numaralı bent uyarınca davacılar yararına BOZULMASINA ve davacılar yararına takdir edilen 3000 lira duruşma avukatlık ücretini davalıdan alınmasına, istek oludrsa temyiz peşin harcının kendilerine iadesine 13.10.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.