 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E: 1980/9745
K: 1981/1261
T: 11.02.1981
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mercii kararı alacaklı vekili tarafından temyiz olunması üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 29.12.1980 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Sözleşmedeki esikliklerin tamamlanması için teminat olarak verilecek senedin tahsili gerekip gerekmediğinin ve eksikliklerin tamamlanıp tamamlanmadığının tesbitinin yargılamayı gerektirmesine ve tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun mercii kararının İİK. 366 ve HUMK. 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 11.2.1981 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Takip TTK.nun 688. maddesinde gösterilen koşulları içeren bonoya dayanmaktadır. Borçlu bononun 25.3.1980 tarihli sözleşme gereğince (teminat olarak) verildiğini beyanla itiraz etmiş, tetkik mercii uyuşmazlığın çözümlenmesinin muhakemeyi gerektirdiğinden bahisle itirazın kabulüne karar vermiştir.
Şu duruma göre anlaşmazlık teminatın düzenlenen bonoya dayanılarak takip yapılıp yapılamayacağına ilişkindir.
Bono bir para borcu kabulü senedidir. Bir başka deyimle bonoda meblağ (borç kabulü) niteliğindedir ve bu meblağ bağsız ve koşulsuzdur. Gerek uygulamada ve gerekse öğretide teminat için bono düzenlenebileceği hususunda görüş birliği vardır ve bu ola (borçluyu ortaklık sözleşmesine uymaya zorlamak için) başvurulmaktadır. Bono ister teminat için, ister mal karşılığı ister karz için düzenlenmiş olsun, ödeme, önel verildiği veya bedelin herhangi bir nedenle istenemeyeceği hususlarının keşideci (borçlu) tarafından kanıtlanması gerekir.
Borçlu tarafından ileri sürülen kanıtların incelenmesi görevi tetkik merciinin görevi dışına çıktığı takdirde borçulunun genel mahkemelere başvurması gerekir. Borçlunun genel mahkemeye başvurması takibi kendiğiliğinden etkilemez ve tetkik mercii de takibin geri bırakılmasına veya iptaline karar veremez. Bu durumda İİK.nun 72. maddesi hükmü uygulanır.
Aksi görüşün kabulü halinde teminat için bono düzenlenmesinin bir hükmü ve amacı kalmayacaktır. Şöyle ki, sözleşmeye uymama halinde açılacak dava tesbiti de içeren bir eda davası olacaktır. Bu davada öncelikle borçlunun sözleşmeye uyup uymadığı, uymama sonucu alacaklının zarar görüp görmediği saptanarak eda hakkında karar verilecektir. Borçlunun önceden teminat senedi verip vermediğinin verilecek karara bir etkisi olmayacaktır. Gerek bu durum ve gerekse teminat bonosunun bir taşınmaza veya taşınır rehni olmadığı hususunu gözönünde tuttuğumuzda şu sonuca varırız. Teminat için bono düzenleyen kişi lehtara sözleşmeye uyulmadığının tesbitinden önce bonoya dayanarak takip yapma hakkı tanımış olur.
Açıklanan nedenlerle itirazın reddine karar vermek gerekirken, kabulü isabetiz olduğundan mercii kararının bozulması gerektiğinden onama şeklinde olan ekseriyetin görüşüne katılmamaktayız.