 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1980/895
K: 1980/943
T: 28.02.1980
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolaylı (Edremit Asliye Hukuk Hakimliği)nce verilen 13.9.1979 tarih ve 94/341 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR: Davacı vekili, dava dışı kimselerin müvekkilini içkili oluduğu sırada kandırarak kendisine bir belge imzalattığını, sonradan bu belgenin bono olarak ve davalı lehine düzenlenmiş olarak müvekkili aleyhine içra takibine konulduğunu ileri sürerek (36.800) liralık bonodan dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tesbitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili iddiayı kabul etmeyerek davanın reddine savunmuştur.
Mahkemece, toplanılan delillere göre davacının tanık dinletme istemi bozularak ve hatırlatılan yemin hakkını da kullanmadığı gerekçesiyle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı vekili, müvekkilinin içkili oluduğu bir sırada davalı ve dava dışı kimselerin davacının iştirak edeceği askeri bir ihaleye kendilerinin katılmama vaadi ile müvekkiline dava konusu bonoyu imzalattırdıklarını ileri sürmektedir. Davacının bu iddiası, BK.nun 28. maddesinde açıklanan (hile) kapsamına girmiyorsa da bu bononun TCK.nun 366/1. maddesi hükmüne göre suç olarak kabul edilen (ihaleye fesat karıştırma) amacına yönelik olarak düzenlendiği iddia edilmiş olmasına göre, bu işlemin BK.nun 19/2. maddesi hükmü gereğince (kanunun kati surette menettiği) bir hususun yapılması konusunda bir tasarruf olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının bu iddiası mahkemece araştırılmalı bu meyanda ihale işleminin yapıldığı askeri makamlardan ilgili ihale dosyası celbedilmeli şayet davacı gerçekten böyle bir ihaleye iştirak etmiş ise o zaman fesat karıştırma iddiasının tahkiki için HUMK.nun 293/2. maddesi hükmü gereğince davacının göstereceği tanıklar dinlenilmek suretiyle elde edilecek sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirdi. Mahkemece bu iddia üzerinde hiçbir araştırma yapılmadan ve tanık dinlenemeyeceğinden bahisle noksan inlecemeye dayanılarak davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle mümeyyiz davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 28.2.1980 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.