 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1980/86
K: 1980/386
T: 29.01.1980
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara As. 3. Ticaret Mahkemesince verilen 19.9.1979 tarih ve 145/244 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 29.1.1980 tarihinde davacı avukatı Selahattin Toker ile davalı avukatı Bülent Sözer gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerinden Erdal Elver Oslo'da Ateşe olarak bulunduğu sırada kendisi ile eş ve çocuklarının ihtiyacı olan bir takım eşyalar olduğunu davalı ile yapılan taşıma anlaşması sonucu üç parca halinde yurda dönen diğer davacı Ülkü Elver adına davalı işletme kanalıyla gönderildiğini, üç parçadan iki parça teslim ile bir büyük karton kutudan ibaret olan üçüncü parçanın teslim edilmediğini ve teslimi zımmında davalıya çekilen ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını ve müvekkillerinin zevklerine göre seçtikleri eşyaların zeytinden dolayı uğradıkları üzüntü ve şahsi menfaatlerini haleldar olmasından dolayı manevi zararları bulunduğunu iddia ederek 18.620 lira maddi ve 50.000 lira manevi olmak üzere toplam 68.620 liranın yasal faizile beraber davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde ilk defa müvekkili şirketin merkezinin İstanbulda olduğunu ileri sürerek davanın Ankarada açılamayacağını belirterek selahiyet itirazında bulunmuş ise de, daha sonra verdiği dilekçesiyle bu yoldaki itirazından sarfınazar etmiş ve esasa verdiği cevapta da davacıların eşyayı teslim ederken kıymet bildiriminde bulunmadıkları gibi 3 parça için 35 kg. kaydedildiği ve teslim edilen iki parçanın 49,5 kg.geldiğini davacının samimi davranmadığını, üstelik kargo manifestosunda eşyanın 2 parçadan ibaret olduğunun yazıldığını, eşyaların cinsine göre karton kutuda gönderilmesinin tedbirsiz davranış bulunduğunu, müvekkilinin sınırlı sorumluluğunun olduğunu, manevi tazminat istenemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacıların davalı Havayolları şirketine taşınmak üzere teslim ettikleri 3 paket eşyadan 2 paketini herhangi bir kaydı itirazi ileri sürmeksizin teslim almış olmaları ve TTK.nun 788/b2 hükmü gereğnice de 8 gün içerisinde bilirkişi marifetiyle tazminini istedikleri eşyaların muayenesini talep etmemiş olmaları nedeniyle davalı taşıyıcı aleyhine dava haklarını kaybettiklerini kabul ederek dava reddolmuş bulunmaktadır.
Mahkemece, davacıların davalı Havayolları şirketine taşınmaz üzere teslim ettikleri 3 paket eşyadan 2 paketini herhangibir kaydı ihtirazi ileri sürmeksizin teslim almış olmaları ve TTK.nun 788/b.2 hükmü gereğince de 8 gün içerisinde bilirkişi marifetiyle tazminini istedikleri eşyaların muayenesini talep etmemiş olmaları nedeniyle davalı taşıyıcı aleyhine dava haklarını kaybettiklerini kabul ederek dava reddolmuş bulunmaktadır.
Hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taşıma konusu olan ve davacılar tarafından ankarada teslim olmak üzere davalı Havayolları şirketine Almanyanın (Münih) şehrinde bagaj fişi karşılığı olarak teslim edildiği anlaşılan 3 parça eşyadan birisinin yolda kaybolması nedeniyle davacılara teslim edilemediği hususunda taraflar arasında herhangibir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacılar 27.4.1977 tarihli dilekçe ile davalı işletmeye cins, miktar ve vasıfları bu dilekçede belirtilen eşyaları taşıyan uçağın uğradığ muhtelif yerlerden araştırdıklarını, bulunması halinde teslim edeceklerini beyanla birlikte tazmini istenen eşyaların bulunması halinde sorumluluklarının sadece (beynelminel Varşova Andlaşması) ile sınırlı bulunduğunu ve bunun dışında herhangi bir talebe hakları olmadığını savunmuş bulunmaktadırlar.
Olayda mahkemece hükme dayanak yapılan TTK.nun 788/b.2 hükmünün uygulanabilmesi için eşyanın gönderen veya gönderilene teslim edilmiş bulunması ve fakat teslim edilen bu eşyanın taşıma sırasında hasara uğramak suretiyle bir zararın meydana gelmesi gerekir. Halbuki davalı taşıyıcıya Almanyanın (Münih) şehrinde teslim edilen 3 parça eşyadan bir parçası hiç teslim edilmemiş bulunmasına göre eşya sahibi davacıların 8 gün içinde bilirkişi marifetiyle teslim edilmemesi nedeniyle mevcut bulunmayan zarar ziyan miktarını tetkik ve muayene ettirmeleri mümkün değildir. Eşya sahibi davacılardan böyle bir şeyi beklemek hayatın olağan akışı ve iddianın mahiyetine aykırı düşer. TTK.nun 788. maddesine göre dava hakkının düşmesi için eşyanın gönderen veya gönderilene hasarlı bir şekilde teslim edilmiş olması gerekir. Halbuki olayımızda 3 ayrı ve mustakil bagajdan 2'si teslim edilerek 1 tanesi hiç teslim edilmemiş bulunmaktadır. Kaldıki davacılar vekili 8.11.1978 tarihli dilekçesinin 5. bendinde davalının olayda (ağır) kusuru bulunduğunu ileri sürmesine ve davalı taraf vekili de süresi içerisinde HUMK.nun 202. maddesine uygun olarak tevsii definde de bulunmamış olmasına göre bu iddianın subutu halinde TTK.nun 788. son fıkrası hükmünün de mahkemece gözönünde bulundurması gerekir.
Davalı taşıyıcının sorumluluktan kurtulabilmesi için TTK.nun 781. maddesindeki 3 şarttan birinin gerçekleşmiş olması gerekir. Olayımızda, davalı taraf bu yolda herhangi bir savunmada bulunmayarak 22 Mayıs 1978 tarihli dilekçelerinde de açıkça belirttikleri veçhile istenen maddi tazminatın fahiş ve sorumlulukların sadece 8250 liradan ibaret olduğunu ileri sürmüş bulunmaktadır.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş şudur;
Davacının dava dilekçesine eklediği listede vasıf ve miktarları yazılı zayi eşyaların kaybolan bagaj içerisinde olduğunun ıspatı olanağı davacıya tanındıktan sonra TTK.nun 785 ve 786. maddeleri hükmü ile davalının savunduğu (Beynelminel Varşova Andlaşması) hükümleri de gözönünde tutularak zarar ziyanın tesbit ve takdiri gerekir. Davacıların zayi olduğunu iddia ettikleri eşyaların vasıf ve mahiyetleri ile bu eşyaların zayinden dolayı olayda BK.nun 49. maddesinin unsurları gerçekleştiği takdirde, TTK.nun 1. maddesi hükmünün atfı nedeniyle BK.nun 49. maddesi hükmünün de uygulama olanağı mevcuttur. Mahkemece bütün bu yönler gözönünde bulundurulmadan TTK.nun 788. maddesi hükmüne yanlış mana verilerek yazılı şekilde ve eksik tahkikatla davanın reddi isabetsiz ve hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan hükmün davacılar yararına BOZULMASINA ve 3000 lira duruşma vekillik ücretinin davalı taraftan alınmasına ve ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 29.1.1980 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.